• Devlet Yardımları Hukuku / Yayınlarımız

  • TÜRKİYE İÇİN DTÖ ve AB ile UYUMLU DEVLET YARDIMLARI (Teşvik) SİSTEMİ ÖNERİSİ

    • Sayfa : 6/9
      <1...456789>

    3.2.3.1.2. Tek Yoğunluk Tavanı Çerçevesinde Yardımların Değerlendirilmesi Ortak Yöntemi


    Bu doğrultuda gerçekleştirilen çalışmalar yardımların ortak bir yöntem uyarınca mukayese edilebilirliklerine imkan tanımak üzere yapılmıştır. Sözkonusu çalışmalar sonucunda ortaya çıkan yöntem, bir mukayese yöntemi niteliğindedir.


    Bu yöntem gerek aynı yardım rejimi içinde gerekse ayrı yardım rejimleri arasında mukayese yapma imkanı veren ve yapılebilecek azami teorik yardımı dikkate alan bir niteliktedir. Bu azami teorik oran, belirli durumlada izin verilen efektif yardım tutarından çok daha farklı olabilmektedir.


    Yöntem tek bir ölçüm kriteri üstünde, yardımın yatırıma oranı ile ilişkilendirilerek bir oranın belirlenmesinden ibarettir. Bu doğrultuda temel yardım şekilleri ve usullerinin üç ana kategoride toplanması mümkün olmuştur. Bunlar şefaf ya da ölçülebilir yardımlar ( bu çerçevede çoğunlukla hesaplarda büyük hata paylarının olabileceği geniş bir marj herzaman için dikkate alınmak durumundadır) ve yöntem uygulanmasına imkan olmayan gizli yardımlardır.

    Hesaplarda kullanılmak üzere ve gizli yardımların dışında, Topluluğun altı kurucu üyesi için aşağıdaki teorik azami yoğunluklar ortaya konmuştur:


    o Belçika % 16,5

    o Lüksemburg % 17,3

    o Almanya % 18,1

    o Hollanda % 19,8

    o Fransa % 24,7

    oİtalya % 26,7


    3.2.3.1.3 Hesaplarda Kullanılan Temel Tanımlar


    Tek yoğunluk tavanı belirlenmesi hesaplarında kullanılan ve lafzen yer verilen temel tanımlar şu şekildedir:


    Tek ölçüm kriteri: Yardım tutarı ile yatırım tutarı arasındaki yüzdelik ilişkidir;


    Şeffaf ya da ölçülebilir yardım: Belirli kalemlerdeki yatırımlara yapılan ve bu yatırım tutarı ile yüzdelik bir ilişki kurulabilen yardımlardır;


    Gözönünde tutulacak temel unsurlur şunlardır:


    Bölgesel yardımlar kapsamında verilebilecek azami yardım tuturı, yaratılan istihdam sayısı ile sabit yatırım maliyetinin işlevi olarak belirlenir. Bu doğrultuda örneğin Topluluğun en fazla sanayileymiş bölgeleri için (merkez bölgeler) tavan sabit yatırım maliyetinin %20'si ya da yaratılan istihdam başına 3500 ECU'dür. Bu istihdamın %20'lik tavanı aşması halinde, en fazla %25'e kadar marjin yükseltilmesine izin verilebilir.


    Bu marja izin verilmesinin gerekçesi, yatırımlarda emek yoğun projelerin daha cazip hale gelmesidir. Bu sayede ayrıca istihdam ile bir ilişkisi olan yardımları koordine edebilme garantisi de tesis edilmektedir.


    Az gelişmiş bölgeler için ise, bu bölgelerde yapılacak yatırımlara bağlı olarak ortak maksimal tavanların saptanması yoluna gidilmektedir. Bu önlem, yeni yatırımları cezbetmek için aşırı değerlendermelerin suistimalini önlemek gayesi ile geliştirilmiştir. Bu maksimal tavanlar, bu bölgelerin kalkınmasını sağlamak üzere yeterince yüksek bir düzeyde saptanmaktadır.


    Bazı yardım türlerinin değerlerini hesaplamak üzere (örneğin borç garantileri, kira yardımları, vs.) ortak teknikler geliştirilmiştir.


    İstihdama bağlı alternatif tavanın, en az gelişmiş bölgeler ortak tavanın, işleyişe yönelik yardımların askıya alınmasının ve yeni tekniklerin geliştirilmesinin bu aradaki etkisi ile bütün bölgesel yardımların bir denetime tabi tutulması imkanı sağlanmaktadır.


    Özellikle zaman içinde işleyişe yönelik yardımlarla ilgili olarak bir ilke kaydının geliştirildiği de görülmektedir.


    Bu çerçevede verilen yardımlar yeni yatırımlara yönelik olmayıp, bir işletmenin normal cari harcamalarını finanse etmek üzere tahsis edilmiştir. Komisyon bu tür yardımlara karşı olduğunu da beyan etmiştir. Bu çerçevede kapsamını değerlendirebilmenin güçlüğüne değindikten sonra, bu yardımların çoğunlukla yardımdan yararlanan işletmenin keyfiyetine tabi durumların yaratıldığı öne sürülmektedir.


    3.2.2.2. Bir Avrupa Projesine veya Ciddi Bir Ekonomik Güçlüğü Düzeltmeye Yönelik Yardımlar


    Bu kategoride yer alan yardımlar iki tip önlem içermektedir. Bunlardan bir kısmı Avrupa için önemli bir ortak yararı temsil eden bir projenin gerçekleşme koşullarını düzeltmeye yöneliktir ( örneğin üye devletler arası otoyol, baraj, demiryolu, vb. projeler ). Diğerleri ise, bir üye devlette ortaya çıkan önemli bir ekonomik bozulmanın iyileştirilmesine yöneliktir.


    3.2.3.3. Sektörel Amaçlı Yardımlar


    Sektörel amaçlı yardımlar konusunda Komisyon tarafından izlenen politika, AET kurucu Antlaşması kapsamında yer alan ve Ortak Pazar'da rekabetin bozulmaması ilkesini sağlamaya yönelik Antlaşma hükümlerinden hareket ile oluşturulmuştur.


    Bu politikanın temel gerekçelerine bakıldığında aşağıdaki esaslar saptanabilmektedir:


    o Eğer üye devletler tek yanlı olarak yardım verecek olurlar ise, gümrük birliği arzulanan etkilerin hilafına bozulacaktır.

    o Serbset rekabete açık bir sistem düşÃ¼nüldüğünde, üretim faktörlerinin en iyi şekilde dağılımına olanak tanınmak zorunluğu vardır. Bu durumda bu faktörlerin birilerinin lehine bozulmaması gerekmektedir.

    o Topluluğun ekonomik ve sosyal hedeflerinin gerçekleşmesine katkıda bulundukları ölçüde yardımlar rekabetin bozulmamasını sağlayacaktır.


    Sonuç olarak serbest piyasa düzeninin:


    o Birlik hedeflerinde ilerleme kaydetmeyi engellemesi ölçüsünde;

    o Bu hedeflere makul sürelerde ya da ortalama sosyal maliyetlerde gerçekleştirmeye izin vermediği ölçüde;

    o Kende kendisine zarar verecek risk noktasına kadar rekabeti yoğunlaştırması halinde,

    yardımlar yasak kapsamında yer almazlar.


    Sıralanan ekonomik koşullardan bir tanesinin ortaya çıkması durumda, Komisyon yardımlarda ciddi bölgesel dengesizliklerin düzeltilmesi, bazı sanayilerden kaçınılmaz olan yeni uyarlamaların ya da gelişmelerin basitleştirilmesi ya da hızlandırılması, sosyal nedenlerden ötürü bazı faaliyetlerin kaldırılması ya da en azından geçici olarak üçüncü tarafların davranışlarının neden olduğu bazı rekabeti bozucu uygulamaların etkisinin giderilmesi için gerekli olduğunda izin verir.


    Bu tür yardımların hedefleri, şekilleri ve koşulları Birlik alt-yapılarının düzenli gelişmelerine yardımcı olmak gerekçesini taşımalı ve Birlik genel hedeflerinin aksine sonuç doğurmaksızın, rekabeti en az zedeleyecek usülde verilmelidir.


    3.2.3.3.1. Yardım Projelerinin Değerlendirme Kriterleri


    Yukarıda yer verilen genel ilkeler temelinden hareket ile Komisyon kendisine bildirilen her sektörel yardım projesini incelemek üzere bir seri kriter oluşturmuştur. Esasen bu kriterler aşağıdaki şekildedir:


    o Sektörel yardımlar, ilgili sanayinin mevcut durumunun gerekli kıldığı koşullar ile sınırlı olmalıdır.

    o Yardımlar ilgili sanayinin yapısal sorunlarını çözerek, uzun vadedeki yaşama imkanını düzenleyecek nitelikte olmalı ve mevcut durumu muhafaza etmeye ya da kaçınılmaz kararlar ile değişiklikleri geri plana itmeye yönelik olmalıdır.

    o Düzeltmelerin yapılabilmesi için gerekli zamanın tanınması koşulu ve sıkı bir biçimde düzenlenmiş durum ve koşullar kaydı ile yardımların, değişimin sosyal ve ekonomik maliyetini hafifletmeye yönelik olmasına izin verilebilir.

    o Göreceli olarak kısa dönemler için verilenlerin dışında yardımlar gittikçe azalan bir nitelik göstermeli ve açık bir biçimde ilgili sektörün yeniden yapılandırılmasına bağlı olmalıdır.

    o Yardımların yoğunluğu, rekabet olgusunu bozma doğrultusunda yol açılan tahribatı azami seviyeye indirecek nitelikte, çözülen sorun ile orantılı olmalıdır.

    o Sanayi sorunları ile işsizlik bir ülkeden diğerine transfer edilmemelidir.


    Devlet yardımları kapsamında AET kurucu Antlaşması çerçevesinde Komisyon'a verilen rol sadece üye devletler tarafından kabul edilen projelerin denetimi şeklindedir. Komisyon sistematik bir şekilde ve her sanayi sektörü için yardım tipleri belirleme ve bunların lehinde ya da alehinde tavır alma yoluna gitmeyi benimsememiştir. Bu yaklaşımın gerekçesi ise, " a priori " olarak bu tür bir tavır alışın mutlak surette gerekli olmasalar dahi üye devletleri yardım mekanizmasına daha genel bir nitelikte kullanıma iteceğine karşı duyulan kaygıdır.


    Ayrıca bu tür bir yaklaşımın beraberinde getireceği esneklik eksikliği, her üye devletteki ilgili sanayinin kendine özgü bütün karakteristikilerinin yeterince dikkate alınmaması neticesini de doğurabilecektir.

     


      Sayfa : 6/9
      <1...456789>