• Devlet Yardımları Hukuku / Yayınlarımız

  • TÜRKİYE İÇİN DTÖ ve AB ile UYUMLU DEVLET YARDIMLARI (Teşvik) SİSTEMİ ÖNERİSİ

    • Sayfa : 9/9
      <1...789

    4. İhracat Teşvikleri


    Avrupa Birliği'nda ihracat kredi ve sigortasında uygulanan esaslar Konsey'in 1973 ( 73/391/CEE )ve 1976 ( 76/64/CEE ) yillarında çıkarttığı kararlar uyarınca düzenlenmektedir.


    Söz konusu kararlar Birlik'ta ihracat kredileri, garantiler ve sigorta-kredi mekanizmalarına üç yöntem vasıtasıyla düzenleme getirmiştir.


    Birinci yöntem Ãœye devletlerin ihracat öncesi birbirlerini işlemlerden haberdar etmeleri prensibi üzerine kurulmuştur.


    Buna göre bir üye Devlet ihraç edilecek bir mala veya hizmete vereceği krediyi ve/veya garantiyi ve/veya sıgorta sübvansiyonu üzerine ayrıntılı bilgileri diğer Birlik üye Devletlerine, Komisyon'a ve Konsey sekreteryasına işlemlere başlamadan önce bildirir.


    Bu kuralın uygulanması için yapılan ihracat sübvansiyonunun kabul kredisi ve satıcı kredisi, üzerine olması gerekmektedir. Öte yandan kredi yoluyla teşvik edilen ihracat bir işletmenin rekabete girdiği özel dış pazarı için bulduğu serbest kredilere Devlet desteği olabileceği gibi genel ihracatı teşvik eden kamu fonları da olabilmektedir.


    Sözkonusu önceden bilgilendirme yönteminin yukarıdaki esaslar doğrultusunda işletilebilmesi için verilen kredilerin 5 yıl vadeden fazla bir dönemi içermesi gerekmektedir.


    Prosedür aşağıdaki şekilde betimlenebilir:


    İhracatını kredi yoluyla desteklemek isteyen ülke diğer üye ülkelere, Komisyon ve Konsey sekreteryasına konuya ilişkin belgeleri gönderir. Sözkonusu karşı-taraflar itirazda bulunabilirler veya bir konsültasyon toplantısı isteyebilirler veya teşvik şartlarını aynen kabul edebilirler. Sonuç olarak yapılan teşvik "makul" ve kabul edilebilir düzeydedir ve diğer Birlik üye Devletlerinin ihracatı bozacak rekabet güçlerini kaybettirecek öğeler taşımamaktadır. Veya bunun tersi bir durum sözkonusu olmaktadır. Bu durumda 7 gün süre içinde teşvik veren ülkeye itirazlar iletilir. İtirazla karşılaşan ülke ise gerekli ek bilgi ve belgeleri 5 gün içinde bildirir. İtiraz sahibi taraflar ise 3 gün içinde bu ek bilgiler üzerine görüşlerini bildirmek zorundadırlar.


    Yukarıda betimlenen prosedürün çalışması ve konsültasyon toplantısının toplanabilmesi için en az beş ülkenin itirazda bulunması gerekmektedir. İtiraz yapıldığı andan itibaren de ihracat teşviği veren ülke uygulamayı durdurmak zorundadır.


    İkinci yöntem ise bilgi isteme işlemidir.


    Bu durumda bir üye Devlet diğer bir üye Devletin ihracat kredi ve sigortaları yoluyla ihracatını teşvik ettiğini öğrenmiş bulunmaktadır; ancak birinci yöntemdeki konsültasyon toplantısı için gerekli beş itiraz henüz oluşmamıştır. Zira teşvik veren ülke üzerine diğer ülkelerin ciddi şÃ¼pheleri yoktur veya onların ihraç pazarlarında pozisyonlarını henüz bozucu bir durum hasıl olmamıştır. İkinci yöntem esas itibariyle kuşkuları giderici ve her ihracat teşviki için ülkeler arasında kamuoyu oluşturmak suretiyle tüm işlemlere itiraz edilerek işlerin aksamasına mani olmak için düşÃ¼nülmüş bir prosedürdür.


    Üçüncü yöntem taşaron işlemlere ait ihracat ürünlerinde esas ihracatçı firmanın elde ettiği teşviğin taşaron konumundaki işletmeleri kapsam içine alması üzerinedir. Gerçekte burada ihracat kredilerinin kontrolünden çok tanınan Teşvik edici mekanizmaların yaygınlaştırılması sözkonusu olmaktadır. Sözkonusu uygulama 1982 Kasım ayında Konsey kararından bu yana yürürlüktedir. Karara göre taşaron işlemlerin bir üye ülkede olabileceği gibi birden fazla Birlik ülkesinin de kapsama alınmasına imkan tanımaktadır.


    Ancak burada bir dizi şart aramaktadır. Kredi sigorta teşvikinin sınırları çizilmiştir.


    Buna göre 7.500.000 ECU'nün altındaki kontratların % 40'ı; 7.500.000 ECU 10.000.000 ECU arası kontratların için 3.000.000 ECU ve 10.000.000. ECU'nün üstündeki işlemlerin % 30'u kredi-sigorta ihracat teşvikleri kapsamına alınmıştır.


    Ayrıca yapılacak işlemin arzettiği risklerin ciddiyeti karşısında bir çok kredi-sigorta kurumunun konuya ortaklaşa üstlenmesi, hatta bir reasüransa başvurmaları mümkün olabilmektedir. Ancak burada Birlik üye Devletleriyle birlikte Birlik dışı ülkelerin, yani, üçüncü ülkelerin, taşaron işlere girmesi durumunda kredi-sigorta garanti ve teşviklerinin ne şekilde değerlendirileceği veya böyle bir imkanın mümkün olup olamayacağı sorusu önem kazanmaktadır.


    Konsey'in ihracat teşviklerinin kredi ve sigorta yoluyla düzenlenmesine ilişkin 73/391 ve 76/641 sayılı kararlar böyle bir işlemin yapılmasına imkan tanımaktadır. Böylelikle bir veya birçok üye Devlet işletmesinin bir veya birçok üçüncü ülke işletmeleriyle taşaron iş ve hizmetleri üstlendikleri durumlarda kontrat bedelleri yukarıda belirtilen oranlarda belirtildiği biçimde kredi/sigorta teşviklerinden yararlandırılmaları mümkündür.


    Dördüncü yöntem, üye ülkeler arasındaki dış ticaret teşviklerinde faiz hadlerinin sübvansiyonun yasaklanması üzerinedir. Bunun açık bir anlamı düşÃ¼k faizli kabul kredisinin verilememesi şeklinde kabul edilebilir. Gerçekte bu kural Roma Antlaşması'nın Devlet Yardımlarına ait 92. Maddesinden kaynaklanmaktadır. Sözkonusu madde Ortak Pazarın serbest rekabete dayalı işleyişi ve düzenlenişini bozan her türlü kamu müdahalesini yasaklamaktadır.


    Burada dördüncü yöntem ihracat teşviki düzenlemekten çok ihracatın açık bir biçimde "ucuz" kredilendirmeyle arttırılması ve sonucunda piyasanın bozulmasını önlemeye yöneliktir. Ancak Birlikta düşÃ¼k faizli kredi teşvikleri yapılmaktadır. Bunların faiz sübvansiyon oranları "kabul edilebilir" oranda olmak zorundadır. Bu noktada kesin sınırlar henüz tesbit edilememiştir. Nitekim Komisyon'un ilgili müdürlükler önünde pek çok şikayet dosyası bulunmaktadır. Öte yandan düşÃ¼k faizli kredilere bir örnek verilmek istenirse; Almanya'da normal piyasa koşullarından 2-3 puan düşÃ¼k; Fransa'da 3-4 puan düşÃ¼k faizli kredi imkanları makul limit kabul edilmektedir.


    Komisyon, Birlik içi ticarette verilen ihracat yardımlarının ortak pazarın genel ilkeleri ve özellikle malların serbest dolaşımı ilkesi ile bağdaşmadığı görüşÃ¼ndedir. Zira bu yolla bir üye devlet, diğerlerinin aleyhine olarak, sözkonusu ülke pazarlarında suni bir satış ortamı yaratmaktadır. Bu tür yardımlar hiçbir istisnai koşuldan da yararlanamamaktadırlar. Bir başka değişle yoğunlukları, şekilleri, gerekçeleri ya da son amaçları ne olursa olsun yasak kapsamına girmektedirler.


    Bu nedenle Komisyon, geçmişte Birlik içi ilişkilerde,


    -Fransa ve İtalya'nın ihracat işlemlerine uyguladığı ya da uygulama amacında olduğu fiyat garanti sistemlerinin,

    -Belçika ve Fransız Merkez Bankaları'nın kendi ihracatçıları için tercihli reiskont faiz uygulamalarının,

    -İtalya'nın"Medio Credito İtaliano" aracılığı ile, İtalyan ihracatçıları için orta vadeli ihracat kredilerinin,


    kaldırılması koşulunu getirmiştir.


    1972'den itibaren ise, Komisyon kendisine yapılan şikayetler üstüne, Fransa'nın, yurt dışında yerleşen Fransız işletmeleri için verdiği mali yardımların üstüne eğilmiştir. Fransa'nın kısaca çifte vergi indirimi sağlamaya yönelik bu uygulaması, Fransız işletmelerinin diğer üye devletlerdeki mal ve hizmet ihracı işlemlerini kolaylaştırdığı ölçüde 92. madde 1. paragraf anlamında yasak kapsamına sokulmuş, ayrıca kendi uyruklarının diğer üye devletlerde yerleşimini teşvik ettiği ölçüde bu alandaki hukuk kuralları ile de çelişmiştir. Sonuçta Komisyon sözkonusu rejimin tümüyle yasaklanması kararını almıştır.


    1976 yılında ise, Komisyon bu kez İtalya Hükümeti ile ihtilafa düşmüş, İtalya'nın Instıtute Nazionale per il Commercio Estero (ICE) aracılığı ile bazı İtalyan sanayilerine diğer üye devlet pazarlarında reklam kampanyası yürütebilmeleri için verdiği mali katkıyı, malların serbest dolaşımı ilkeleriyle çelişmesi gerekçesi ile derhal sona erdirtmiştir.


    Bunun dışında, 1979 yılında yine Fransa'da kurulan ve ihracatçı işletmelerin yatırımlarını finanse etmeye yönelik özel bir rejimden yararlanabilme imkanı Komisyon denetimine tabi tutulmuştur. Bu çerçevede verilen kredilerden yararlanılabilmesi için getirilen koşullar şu şekildedir:


    o Bir sektörün ya da sanayi dalının bütününü ilgilendiren programlar kapsamında krediden yararlanılabilmesi için, bu kredi programlarının AET Kurucu Antlaşması'nın 93. maddesinin 3. paragrafı yöntemleri uyarınca Komisyon'a bildirilmeleri gerekecektir;


    o Bir ya da birden çok işletmenin tek başlarına hareketle bu krediden yararlanmak istemeleri halinde, anlam ifade eden değerdeki durumlar Komisyon'a bildirilecektir. Bu çerçevede anlam ifade etmenin kriteri 3 milyon ECU değerinde olan ya da bu değeri aşan yatırım tutarlarıdır.


      Sayfa : 9/9
      <1...789