5. Hakim Durumun Kötüye Kullanılmasının Rekabet Kanunu Çerçevesinde Konumu
Hakim durum, bir teşebbüsün ya da aralarında anlaşma yapmış olan birden fazla teşebbüsün rakipleri ve müşterilerinden
bağımsız kararları ile fiyat, arz, üretim-dağıtım miktarı gibi ekonomik parametreleri Türkiye genelinde ya da belirli bir
piyasada belirleyebilme gücünü ifade etmektedir. Teşebbüslerin rakiplerinden ve müşterilerinden (talepten) bağımsız olarak
tespit edilen üretim miktarı ve/veya satış şartları ile belirli bir piyasa ya da Türkiye genelinde söz konusu mal veya hizmetin
satış şartlarını münferiden belirleyebilme gücü, teşebbüsün ilgili iş kolunda hakim duruma sahip olduğunu ifade
etmektedir.
Hakim durumun tespitine ilişkin matematiksel olarak belirtilebilecek bir denklem, bir formül bulunmamaktadır. Bir işletmenin
hakim durumda bulunduğunu tespit etmek üzere Rekabet Kurumu'nca yapılacak inceleme, ilgili mal ve hizmet piyasasının coğrafi
büyüklüğü, iktisadi büyüklüğü, ilgili piyasada faaliyet gösteren teşebbüslerin sayısı, bu teşebbüslerin ferdi pazar
payları, ilgili teşebbüslerin diğer piyasalardaki faaliyetleri gibi bir dizi ölçütün tespiti neticesinde, ilgili işletmenin
münferit karar ve davranışları ile pazar fiyatını ve diğer şartlarını belirleyebilme gücüne sahip bulunup bulunmadığı tespit
edilecektir. Doğal olarak, her iş kolunda ya da üründe hakim durumda olabilme şartları farklılıklar sergileyecektir.Â
Pazarın arz yönüyle yoğunlaşma oranının değişik imalat sektörlerinde büyük farklılıklar gösterdiği Türkiye'de, dört firma
ile üretimin % 90-100'ünün gerçekleştirildiği tekel-oligopol karakterli sektörler bulunurken, öte yandan dört büyük
işletme yoğunlaşmasının toplam arz içerisinde % 10-15'ler seviyesinde pay aldığı sektörler de mevcuttur.
Doğal olarak yoğunlaşma oranları farklı olan sektörler arasında hakim duruma sahip olan işletmelerin pazar payları da
birbirlerinden farklılık göstermektedir. Bazı sektörlerde bir işletmenin toplam pazar payı % 50'nin üzerinde olmasına rağmen,
ilgili işletme pazarda (Rekabet Hukuku açısından) hakim konuma sahip olmayabilmektedir. Bu hususun ölçütü, ilgili işletmenin
arz ya da fiyat politikasını değiştirmesi durumunda, sahip olduğu pazar payını kaybedeceği ve talebin diğer küçük ve orta
ölçekli rakip teşebbüslere kayacağı bir durumda, büyük işletme hakim konuma sahip olduğu yönünde değerlendirilmeyecektir.
Zira münferit kararları ile piyasa şartlarını değiştirebilme gücüne sahip değildir. Bu durumda pazar payının sağladığı
olanaklar ile haksız rekabet yapması mümkün olmayacaktır. Bu tip durumlara, emek yoğun sektörler ile yeni teknolojilerin hakim
olduğu sektörlerde ya da yeni kurulan iş kollarında raslamak mümkündür.
Bununla birlikte bazı sektörlerde, bir firmanın % 18'lik pazar payına sahip olmasına rağmen Rekabet Hukuku açısından ilgili
işletmenin hakim konumda bulunduğu yönünde değerlendirilebilecektir. Bu sektörler genellikle oligopol nitelikli iş kollarıdır
ve hakim konumda bulunan işletme sayısı birden fazla bulunmaktadır.Â
Rekabet Kanunu'nun 6. Maddesi, yukarıda tanımlanan hakim durumda bulunan işletmelerin, hakim durumlarının sağladığı olanakları
kötüye kullanarak rekabetin aksatılması, bozulmasını yasaklamaktadır.
Göz önünde bulundurulması gereken husus, Rekabet Kanunu çerçevesinde işletmelerin hakim durumda bulunmalarının
yasaklanmasının değil, hakim durumlarını rekabetin sınırlanması veya bozulması yönünde kötüye kullanılmasının
yasaklanmasıdır.
4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un 6.Maddesinde yer alan hakim durumdaki işletmelerin yasaklanan davranışları
özellikle şunlardır: