5.1. Yasa'nın 6. Maddesinin "a" bendi, hakim durumdaki işletme(ler)'nin hakim olduğu
piyasaya (ticari faaliyet alanına) bir diğer teşebbüsün ya da teşebbüslerin girmesini doğrudan veya dolaylı olarak
engellemesinin, rakip faaliyetlerinin zorlaştırılmasını hedefleyen eylemlerde bulunulmasının kanuna aykırı ve yasak olduğunu
belirlemektedir.
İlgili madde KOBİ nitelikli işletmeler açısından değerlendirildiğinde, küçük ve orta boy işletmelerin önünde bulunan en
önemli sınırlayıcı faktör niteliğindeki büyük işletmelerce "pazar dışına atılma" fiilinin yasaklanması, ve böylece KOBİ'ler
açısından yeni bir rekabet fırsatının doğması olarak ifade edilebilir.Â
Aynı madde büyük ölçekli işletmeler açısından değerlendirildiğinde, yeni bir rekabet ortamına girildiği ve alıştıkları piyasa
davranışları ve sermaye ve pazar güçlerinin sağladığı pazarlama politikaları ve sair önlemlerle, kolaylıkla saf dışı
bıraktıkları küçük ölçekli önemsiz rakiplerinin artık önemli bir rakip olarak hakim oldukları iş kollarında faaliyet
gösterebilecekleri ve büyüyerek daha önemli sınai faaliyetlere aday olabilecekleri anlamını taşımaktadır.
Sermeyenin ve pazar fırsatlarının tabana yayılmasında ve hür teşebbüsün yeşereceği serbest (yasal) rekabet ortamının
sağlanmasında ilgili madde, KOBİ nitelikli işletmeler açısından çok büyük önem arz etmektedir.
5.2. Yasa'nın 6. Maddesinin "b" bendinde ise hakim durumdaki işletmelerin dikey yapılanmalarında, aynı özellikleri ve
iktisadi değerler ve önemi taşıyan yeniden satıcılarına (bayi) karşı, farklı şartlar uygulamaları yasaklanmaktadır.
Bu maddenin açık ifadesi, performans ve teminat gibi kriterlerde eşit konumdaki işletmelere karşı hakim durumdaki tedarikçi
firmaların eşit fiyat ve satış şartları uygulamalarını zorunlu hale getirmesi, iktisadi olarak geçerli kabul edilmeyen sübjektif
kriterlerle eş edimlerdeki alıcılara karşı farklı iskonto ve vade uygulamaları, ya da teminat şartları uygulamaları gibi şartları
farklı uygulamaların yasaklanmış olmasıdır.
İlgili madde hakim durumdaki işletmelerin rakip firmalara karşı sergileyebileceği haksız rekabet fiilini değil, tedarikçisi
bulunduğu işletmelere karşı, dikey yapılanma (dağıtım sistemi) içerisinde farklı uygulamalar yaparak yeniden satıcıları
(bayileri-müşterileri) arasında haksız rekabete yol açmalarını yasaklamaktadır.
Özellikle dayanıklı tüketim malları, kuru gıda ve temizlik müstahzarları ticaretinde dikey yapılanmanın dağıtım sistemleri ve
penetrasyon/distribüsyon faaliyetleri açısından oynadığı kritik rolün ülkemizde ne denli önemli olduğu bilinmektedir. Ayrıca
ana firmaların da ilgili iş kollarında en önemli rekabet avantajlarının dikey yapılanmalarındaki faaliyetleri olduğu
bilinmektedir. Ana firmalar özellikle söz konusu sektörlerde yaygın dağıtım ile değil, bölgesel dağıtım programları ile
Türkiye geneline ulaşabilmektedirler.
Bu durumda ana firmaların tüm dikey yapılanmaları bölgesel-yerel dağıtım sistemleriyle oluşmaktadır. Bu sistemin ise tüm
parçaları bağımsız nitelikteki küçük ve orta ölçekli firmalar tarafından donatılmaktadır. İşte, Rekabet Kanunu'nun ilgili
maddesi, ana firmalarca söz konusu KOBİ karakterli toptancı/toptancı-bayi/ bayi statüsündeki alıcıları arasında sübjektif
kriterler ile farklı uygulamalar yapmalarını ve farklı şartları empoze etmelerini yasaklamaktadır.
Bu şartlar, fiyat, teminat, promosyon nispetleri, iskonto oranları, performans primleri gibi bir dizi iktisadi şartlardır. İlgili
maddenin doğuracağı sonuç, ana firmalar tarafından farklı coğrafi bölgelerde ya da aynı piyasa içerisinde iki alıcısına
(yeniden satıcı) karşı yukarıda sayılan şartlar arasında farklılık yaparak aralarında haksız rekabetin oluşmasına neden olacak
fiilleri uygulamalarını yasaklamaktadır. Doğal olarak farklılık yapılamayacak alıcıların iktisadi açıdan aynı niteliklere sahip
bulunmaları gerekmektedir. Bir diğer deyişle, yıllık performans, teminat gibi konularda birbirlerine benzeyen iki alıcı arasında,
fiyat ve vade dahil olmak üzere satış şartlarında farklı uygulama yapmaları yasaklanmıştır.
Bu durum beraberinde, büyüklük, performans, teminat gibi objektif kriterlerde birbirlerinden farklı konumdaki alıcılar arasında
doğal olarak satış şartlarının farklı olması zorunluluğunu getirmektedir.
Yani, hakim durumdaki bir işletme, ya tüm satışlarını belirli bir fiyat ve şarttan yapar ve alıcı niteliğine bakmaksızın ilgili
şartlarda hiç bir değişiklik yapmaz; ya da alıcılarını performans ve teminat ilişkilerine göre tasnif eder ve eşit konumdaki
işletmelere aynı şartları uygularken, iktisadi açıdan objektif kriterlerle daha küçük işletmelere farklı şartlar uygular.
Fakat "küçük" olarak nitelendirilen işletmelere karşı uygulanan bu şartlar da kendi aralarında eşit olmak zorundadır.
5.3. Yasa'nın 6. Maddesi'nin "c" bendi, yine dikey yapılanma içerisinde hakim konumdaki işletmenin alıcılarına karşı hakim
durumlarını kötüye kullanarak yaratabileceği haksız rekabet unsuru olan iki temel fiili yasaklamaktadır. Bu fiiller, bir mal
veya hizmetin alımını bir başka mal veya hizmetin alınması şartına bağlanması, ya da teşhir ve sair şartlara bağlanması ve bir
malın asgari satış fiyatının yeniden satıcıya (toptancı/toptancı-bayi/bayi) tedarikçi firma tarafından empoze edilmesidir.
Bir önceki maddede vurgulandığı gibi, ana firmaların rekabet güçlerinin Türkiye piyasalarına KOBİ niteliğindeki toptancı ve
bayiler ile yaygınlaşabilmesi ile doğru orantılı olduğu bilinmektedir. Özellikle hakim durumdaki işletmelerin stok seviyelerinin
çok üzerindeki bir stok haddi, söz konusu KOBİ nitelikli dağıtıcı firmaların mülkiyetindedir. Bu durumun temel nedenlerinden
birinin, ana firmalar tarafından satılan ürünlerin alımına, "sallama mal" olarak tabir edilen ve satışa konu olmayan bir malın
da alımının şart koşulması olduğu bilinmektedir. Bu marifetle ana firmaların satış yaptıkları alıcılarına talep edilmeyen malın ya
da lansmanı yapılan bir yeni ürünün satınalımını zorlamaları yasaklanmıştır.
KOBİ niteliğindeki toptancı ve bayilerin ortalama stok miktarlarının yıllık performansa oranla ulaştığı seviyenin ana firmalara
oranla çok yüksek olmasının yanında, bir de stok devir hızlarına göre ürün grupları tasnif edildiğinde, bazı ürünlerin
"çakılı ürün-demirbaş ürün" niteliğinde bulunduğu ve stok devir hızının yıllarla ifade edildiği bilinmektedir. Bu ürünlere
dikkat edildiğinde çoğunluğunun yanlış mübaya ile temin edilmesinin çok ötesinde, ana firmalar tarafından "sallama mal"
niteliğinde, stok devir hızı yüksek olan bir malın satınalımına şart koşulmuş mallar olduğu bilinmektedir. Yaz aylarında artan
küçük ekran televizyon satışlarında "beş adet küçük ekran alanın bir adet büyük ekran satınalımının promosyonlar ile
zorlanması, aksi halde paket dışında tek satış fiyatının daha da yüksek tutulması; ya da yaz aylarında artan klima ve buzdolabı
alımlarına fırın, soba, ocak gibi malların ilavesi yasaklanmaktadır.
Dayanıklı tüketim mallarının yanında, ilaç, kuru gıda, temizlik müstahzarlarında bu haksız rekabet uygulamasının Türkiye'deki
yoğunluğu düşÃ¼nüldüğünde, ilgili maddenin ana firma ve dağıtım şirketlerini doğru bir üretim planlamasına zorlayacağı,
bununla birlikte toptancı ve bayi niteliğindeki yeniden satıcı konumunda bulunan KOBİ'lerin sermaye akışlarını ve finansman
sistemlerini rahatlatacağı düşÃ¼nülmektedir.
İlgili maddenin "c" bendinde yer alan bir diğer önemli hüküm, yeniden satıcı konumundaki işletmelerin satış fiyatlarının ve
diğer satış şartlarının hakim durumdaki ana firmalarca tespit edilmesinin yasaklanmasıdır.Â
Serbest piyasa ekonomisinin serbest rekabet kuralları, kar hadlerinin mülkiyet sahibi tarafından belirlenmesini ön görmektedir.
Rekabet Kanunu da, bir mal veya hizmetin yeniden satış şartlarını, yalnızca o malı satın alan tarafından tespit edilmesini ve
tedarikçi konumundaki işletme tarafından bu şartlara müdahele edilmemesini öngörmektedir. Bu durumun açık ifadesi, hakim
konumdaki işletmenin üretimi ve arz miktarı ile şekillenen piyasalarda, ana firma niteliğindeki teşebbüsün yeniden satıcısı
tarafından uygulanacak satış fiyatlarına, hakim durumunu kötüye kullanarak asgari seviye belirlemesinin yasaklanmasıdır.
Türkiye'de hakim konumda bulundukları düşÃ¼nülen bir çok hammadde üreticisi, ithalatçısı ya da dayanıklı veya dayanıksız mal
üreticisi işletmenin piyasa satış fiyatlarını veya bayi/toptancı kar marjlarını belirlemekte olduğu düşÃ¼nüldüğünde, ilgili
maddenin piyasalara yeni bir yapılanmayı beraberinde getireceği görülmektedir. Özellikle yasaklanan bu fiillerin ana
firma-bayi/toptancı arasında aktedilen sözleşmelerde yer aldığı ve yeniden satıcının belirlenen kar marjı ya da fiyatın altında
toptan veya perakende satış yapmasının cezai şart olarak hükme bağlanmış olduğu düşÃ¼nüldüğünde, kanuna aykırı sözleşmenin
hükümsüzlüğü ve Rekabet Kanunu'nun 56. Maddesi'nin bu yöndeki açık hükmü dahilinde, hakim durumdaki işletmeler ile tüm
yeniden satıcıları arasında akdedilmiş olan sözleşmelerin hükümsüz olduğunu göstermektedir. Ayrıca ilgili yeniden satış
şartlarının ana firmalarca belirlenmesini emreden sözleşmelerin bir delil niteliğinde bulunduğuna ve hakim durumdaki ana
firmaların çok önemli seviyelerde para cezalarına çarptırılmalarına neden olacağına dikkat edilmelidir.