5.4. Rekabet Kanunu'nun 6.Maddesi'nin "d" bendi ise, belirli bir piyasadaki hakimiyetin yaratmış olduğu finansal,
teknolojik ve ticari avantajlardan yararlanarak başka bir mal veya hizmet piyasasındaki rekabet koşullarını bozmayı
amaçlayan/bozan eylemlerin kanuna aykırı ve yasak olduğunu ifade etmektedir.
İlgili madde yatay piyasa entegrasyonu içerisinde, hakim durumdaki işletmelerin rakiplerine karşı mevcut konumlarının sağladığı
avantajları kötüye kullanarak haksız rekabet yapmalarını yasaklamaktadır.Â
Bu madde, KOBİ niteliğindeki bir çok üretici firmanın en önemli dezavantajı olarak değerlendirilen ölçek sorunlarının hakim
işletmelerce koz olarak değerlendirilerek piyasa dışına atılmalarını yasaklamaktadır.
Hakim durumdaki yabancı sermayeli bir deterjan firmasının KOBİ karakterli bir firmaya uyguladığı haksız rekabet fiili, ilgili
maddenin pratikteki uygulamasının anlaşılması için iyi bir örnek oluşturabilecektir. Büyük ölçekli firma teknoloji ve
sermaye yoğun bir ürünün imalatını yaptığı gibi göreceli olarak düşÃ¼k sermaye ve teknoloji yoğun bir diğer temizlik
ürününün de üretimini gerçekleştirmektedir. Büyük işletme, birinci sınıf üründe hakim durumdadır ve çok büyük kar
marjı ile ürününü ticarileştirmektedir. İkinci sınıf üründe ise yine pazar lideridir fakat hakim konumda bulunmamaktadır.
Zira ürün fiyat esnekliği yüksek olan, birçok işletme tarafından üretilmekte olan bir üründür. Büyük işletme bu rekabet
ortamında ilgili üründe yüksek kar marjları ile çalışamamaktadır.Â
Bu şartlar altında ikinci sınıf ürünün üreticisi konumunda bir küçük işletme, gerekli sermaye yatırımları ile ilgili
mamulde üretim kapasitesini arttırmış ve orta ölçekli bir işletme büyüklüğüne erişmiştir. Doğru tutundurma programları ve
küçük kar marjları ile piyasa payını sürekli olarak yükseltmektedir. Yeterli sermaye birikimine ulaşan işletme, yeni
yatırımlarla birinci sınıf ürünü üretmeyi hedeflemektedir. Bu pazar segmentindeki çok yüksek kar marjları, KOBİ
niteliğindeki işletme için yeterli bir pazar fırsatıdır.Â
İleri teknolojilerle üretilecek bu ürün için yatırım programını yapar. Önceki üründe olduğu gibi kar marjını sınırlı
tutarak pazar payını yükseltmeyi hedeflemektedir. İkinci sınıf ürününden elde ettiği fonu, yeni yatırımının kredi ödemeleri
için yeterli olduğunun tespit edilmesi ile finansman sorununu çözer ve yatırıma fiilen başlar.
Aynı dönemde büyük işletme ikinci sınıf ürününün fiyatını % 25 mertebesinde düşÃ¼rmeye karar verir. Artık her sattığı
üründe % 10 seviyelerinde zarar etmektedir. Tek hedefi, büyüyen ve yüksek karlar elde ettiği faaliyet alanına girmeyi
hedefleyen rakibini, büyük sermaye gücü elde ettiği ve hakim durumda bulunduğu piyasadan sağladığı ticari ve teknolojik
avantajları hakim durumda bulunmadığı diğer piyasada kullanarak safdışı etmektir.
Büyük işletme hedefinde başarılı olur. %10 zararla piyasaya sunduğu ürün ile yeni yatırım içerisinde bulunan rakip işletmenin
pazar talebini kapmış, KOBİ konumundaki işletme büyük işletmeye göre önemli sermaye gücüne sahip olmaması nedeniyle, ikinci
sınıf ürün pazarından kar sağlayamamış ve birinci sınıf ürün üretimi için gereken kredi ödemelerini yerine getirememiş ve
her iki üründe de piyasalardan çekilmek zorunda kalmıştır.
Bu vaka, Rekabet Kanunu'nun ilgili maddesi ile hangi fiillerin yasaklandığını izah eder niteliktedir. İlgili Kanun çerçevesinde
yukarıdakine benzer bir fiili yapan işletmelerden küçük olanı değil, hakim durumunu kötüye kullanan büyük olanı terkin ile
baş başa kalacaktır.
İlgili madde küçük ve orta büyüklükteki sanayi işletmeleri için çok önemli avantajları beraberinde getirmektedir. Kanun
öncelikle, küçük ve orta büyüklükteki teşebbüslerin pazar fırsatları tespit etmeleri ile büyük işletmelerin kontrolunda
bulunan piyasalara girişlerine olanak tanımakta, özendirmekte ve büyük işletmelerin bu faaliyetleri zorlaştırmalarını
yasaklamaktadır.Â
5.5. Yasanın 6. Maddesi'nin "e" bendi, tüketicinin zararına olarak, üretimin, pazarlamanın ya da teknik gelişmenin
kısıtlanmasının kanuna aykırı ve yasak olduğunu ifade etmektedir.
Rekabet Kanunları'nın piyasalardaki serbest rekabet şartlarının muhafaza edilmesi için ulusal mevzuatlara aktarıldığı açıktır.
Bu noktadaki anahtar sözcük "serbest rekabettir". Serbest rekabet, mal ve hizmet piyasalarındaki teşebbüsler arasında özgürce
ekonomik kararlar verilebilmesini sağlayan yarışı ifade etmektedir. Bu yarış neticesinde daima tüketicinin yarar sağlayacağı
açıkça görülmektedir. Bir diğer ifade ile, rekabet mevzuatları tüketici leyhine piyasa mekanizmalarının denetlenmesidir.
Rekabet Kanunu, bir mal veya hizmet üretimine ilişkin hammadde ve sair girdiler dahil olmak üzere başlayan, üretim, dağıtım,
yeniden satış ile perakende noktasına intikal etmesi dahil olmak üzere sona eren sürecin kurallarını belirlemektedir. Bu
süreçte tüm yatay ve dikey örgütlenme ve davranışlar Kanun'un konusudur. Perakende noktasından ürünün tüketiciye intikal
etmesi (mülkiyetin tüketiciye geçmesi) ile Tüketici Kanunu devreye girer. Tüketici Kanunu ürünün mülkiyeti tüketicide
kaldığı sürece, kendisine ürünün intikal etmesinden önceki üretici, satıcı gibi tüm piyasa aktörlerinin sahip olduğu mala
karşı sorumluluklarını düzenlemektedir. Rekabet Kanunu'ndan Tüketici Kanunu'nun ayrıldığı nokta, perakende satış aşamasıdır.
Fakat bilinmelidir ki, Rekabet Kanunu da, bizzat tüketici yararı ve kamu çıkarı hedeflerine ulaşılması için alınan piyasa
önlemleri bütünüdür.
İlgili maddede ifade edilen, hakim durumdaki işletmelerin "talep eksi bir eşittir üretim hedefi" gibi denklemlerle, arz
miktarının kontrol edilmesi ile oluşturulan kar maksimizasyonu ile tüketici aleyhine faaliyetlerde bulunulmasının
yasaklanmasıdır. Bu tip mekanizmaların teknolojik gelişmeyi de kontrol altında tutarak sınırlandırdığı bilinmektedir. Öte yandan
arzın kontrol altında tutulması ile üretilen mal ve hizmetlerin Türkiye sathında penetrasyon olanakları kısıtlanabilmektedir. Bu
da bölgesel kalkınma ve kamu çıkarına aykırıdır.