• Rekabet Hukuku / Yayınlarımız

  • Avrupa Birliği Rekabet Hukuku Grup Muafiyet Rejimi'nde Son GelişmelerProf. Dr. Arif ESİN

    • Sayfa : 7/9
      <1...56789>

    Kimse alınmasın, bizim geleneğimiz bu; işadamı zannediyor ki, gidip idareye anlatacak, idare bilmez; o bilir çünkü. Onun için böyle bir şey yok, aynısını çıkartmakla çıkartmamak arasında o bir hukuk tartışmasıdır. Biz aynısını çıkartmak zorunda mıyız, değil miyiz Acaba o benim yorumladığım anlamda mı 39'uncu maddeyi yorumlamak lâzım. Çünkü, AT ile ticari ilişkilerin etkilendiği ölçüde mevzuat yakınlaştırması var; burada iki tane ekol var. Ben burada her şeyin etkilendiğini ispat ederim. Geçen hafta Tuğrul Hoca buradaymış, o meselâ öbür ekoldendir. Fazla yakınlaştırma, ben de uyum diyorum, o hep yakınlaştırma der. Burada ekoller çarpışıyor. 



    Meselâ ben, Türkiye ile AT arasındaki Gümrük Birliği alanını tek alan kabul ederim, onlar iki alan kabul ederler, köprü mevzuatları yapmaya kalkarlar. Bu hangi tarafta olduğuna bağlı, bunlar bizim aramızdaki ideolojik çatışmalar. Özetle; bana kalırsa kimseden fikir almaya falan ihtiyacı yok, Rekabet Kurumu'nun. Bir gerekçeli kararı geldi, Rekabet Kurulu, gaz tanklarının devir alınmasındaki ortak girişimi reddediyor o arada "British" petrolün, artık nihai kararı tebellü ettiğimiz için gizlilik kalmadı açık açık konuşabiliriz. "British" petrolün avukatının tekelden dağıtım anlaşmalarına ilişkin grup muafiyetlerinden haberi yok, biz de onu şirket sözleşmesine koymuşuz böyle yapacağız diyoruz. Anlaşılmaz bir tekel anlaşması yapacaklarmış, iyice rekabet bitti diyor ve Rekabet Kurulu bunu dinliyor. Seviye bu, onu yazan da bir avukat onu da tanıyorum. Rekabet Kurulu tebliğlerinden haberi olmayan bir avukat bile varken bu ülkede, bir de iş alemi bu tip işlere bulaşırsa hiçbir şey yapamazsınız.



    Zaten bu istesen de, istemesen de tartışılıyor. Bugün TÃœSİAD'da toplantı yapıyorlar. Öğleden sonrada orada bunu anlatacaktım, eski tebliğleri tartışmaya kalkınca bana burası daha cazip geldi, İsmail Hakkı Beyi de kıramadım ve buraya geldim. Orada bu tartışılacak, adamlar zaten tartışıyorlar. Birde başka bir olay var; Rekabet Kurulu bunu yapar, yanlış bir uygulama varsa da bunu değiştirir. Bu değişmez bir şey değil ki, baktık ki uygulama rahatsızlık veriyor, tepkiler geliyor, o zaman değiştirirler.



    Tabii bu benim şahsi görüşÃ¼m, Yüce Kurul buna nasıl karar verir bizim işimiz değil. Bunu kimseyle tartışmadan Rekabet Kurumunun önce, hızlı bir biçimde meslekî dairelerinde, oradaki bir iki kritik nokta var onlar iyice araştırılır. Eskiden adam yoktu, şimdi var, eskiden biz dışarıdan geliyorduk ve dökme su ile değirmen dönüyordu. Şimdi öyle bir şey yok. Süre de var, rahat da bir durumunuz var ve dört dörtlük çıkar bu. Aynısını da çıkartacaksınız diye bir şey de yok. 



    OTURUM BAŞKANI- İkinci soruya geçmeden önce bir saptama yapmak istiyorum. Demin Arif Hoca örnek verirken, Dış Ticaret Müsteşarlığı'ndan bahsetti. Biz Yavuz Eğe Hocamızı burada Rekabet Kurulu üyesi olarak görüyoruz, Dış Ticaret Müsteşarı olarak değil, bunu da belirtmek istiyoruz. 



    SİNAN GÖKDEMİR- Rekabet Uzman Yardımcısı.



    İki sorum olacak. Birincisi; bu eşiklerle ilgili olarak, ilgili ürün pazarı üzerinden değerlendirelim. ŞÃ¶yle bir problem çıkabilir: Aynı firma 7-8, hatta daha fazla sayıda ürünü üretiyor ve aynı marka altında, o ürünlerin dağıtımı için dağıtım anlaşması yapıyor ve söz konusu firma diyelim ki; aynı firmanın yoğurt üretiminde pazar payı yüzde 35-40 iken, marazi olarak söylüyorum, çok daha fazla sayıda üreten firmalar söz konusu, bu konuda ne yapacağız



    PROF.DR. ARİF ESİN- Bu gayet basit; Sözleşme Konusu Mallar diye bir kavram var, Rekabet Hukukunda. Diyelim ki; bir beyaz eşya üreticisi kendisi asıl buzdolabı ve çamaşır makinesini yapar ve öbür tarafta ufak ev aletlerinde fason yaptırır. Beyaz eşyada pazar payı % 30'un üzerinde, küçük ev aletlerinde % 30'un altındadır. Buzdolabı ve çamaşır makinesinde grup muafiyeti işini unutun. Bayilere o sözleşmede, rekabet kısıtlamalarını getiremeyecek. O ürünleri dışında bırakacak diye düşÃ¼nüyorum. Rekabet Kurulu, bu tebliği çıkarttıktan sonra bana adam gibi pazar payınızı söyleyin, diyecek. Bu ciddi bir olay çünkü. 



    Türkiye'de bir başka sorun daha var; gerçek rakam yok. Bunu hazırlayan uygulamacı, bizlere de bu gerçek rakamlar asla söylenmiyor. Kendilerinde de bu rakamları saklıyorlar, onun için ben bu pazar payı meselesini açtım. Bunları bilançolarını falan açarak, Avrupa'daki gibi gerçek pazar paylarını bulamazsınız, çok zor bir şey bu, dolayısıyla çok iyi düşÃ¼nmek lâzım. 



    Teorik sorunun, teorik cevabı da şu oluyor: O sözleşmenin üzerine, o ilgili ürünleri koymayacak. Kendisi koymayacak, zaten biliyorsunuz bunların bildirim yükümlülüğü yok. Buna uygun yaparsa hiçbir şey bildirmiyor, işte asıl tehlike orada başlıyor. Bence bu tebliği yapmak, bunları yönlendirmek, öğretmek Rekabet Kurulu için peynir ekmek olmuş. Ama bunları takip meselesinde buraya bir iki yüz kişi daha alınması lâzım Kurum'a benim görüşÃ¼m.


      Sayfa : 7/9
      <1...56789>