• Rekabet Hukuku / Yayınlarımız

  • Avrupa Birliği Rekabet Hukuku Grup Muafiyet Rejimi'nde Son GelişmelerProf. Dr. Arif ESİN

    • Sayfa : 4/9
      <123456...9>



    Pazar payı iki yerde önümüze geliyor. Bir tanesi; yüzde 30 pazar payını geçtiği andan itibaren grup muafiyeti kapsamına giremiyorsunuz. Bu yüzde 30, bunu fazla dillendirmek istemiyorum ben, Türkiye'de bunu tartışmak istemiyor. Çünkü bu öyle bir şey ki, Türkiye'deki tüm sektörlerde büyük işletmeler bu yüzde 30'u geçiyordur.



    Bu işi nasıl yaparsınız.. O bakımdan sektör bazında Rekabet Kurulu'nun bu tebliği çıkartmadan önce mesleki dairelerinin de çok iyi bu işi araştırması lâzım. Zaten Kurum'da yapılanmada sektör bazında yapılmadı mı Dolayısıyla bu konuyu çok iyi düşÃ¼nmesi lâzım; çünkü öyle sektörler var ki hemen anında geçer. Öyle sektörler var ki, yüzde 5'i bile bulamazsınız.



    Yeni Muafiyet Tüzüğü, Antlaşma'nın 81 (1) maddesi hükümlerinin uygulanmasına muafiyet kazandıran düzenlemesinde, rekabetin muafiyet marifetiyle kısıtlanmasını önleme amacını taşıyan bir tedbir çemberi oluşturmayı hedeflemiştir. Bu tedbir çemberi ise azami pazar payı sınırları ile belirlenmektedir. Mal ve hizmetlerin satımına yönelik dikey anlaşmalarda sağlayıcı ve bağlı teşebbüslerinin ilgili ürünlerde pazar payının % 30'u geçtiği durumlarda muafiyetten yararlanması mümkün değildir. 



    Öte yandan muafiyetten yararlanması sözkonusu olan ve münhasır tedarik zorunluluğunun bulunduğu anlaşmalarda, sağlayıcının değil, ama yeniden satıcının veya kullanıcının pazar payının % 30'un altında olması gerekmektedir. 



    Sonuç olarak anlaşma tedarik ile ilgili ise sağlayıcının pazar payına; münhasır tedarik anlaşması sözkonusu olduğunda da yeniden satıcının pazar payına bakılmaktadır. Bu husus bir anlamda % 30 üzerinde pazar payı bulunan tedarikçi teşebbüslerin muafiyetten yararlanamayacağını; öte yandan da % 30 pazar payı üzerinde bulunan münhasır tedarik anlaşması isteyen yeniden satıcıların veya kullanıcıların muafiyetten yararlanamayacağını anlatmaktadır.



    Pazar payı hesaplarında kullanılan temel esaslar Komisyon'un pazar tanımlarına ilişkin Duyurusu'nda belirlediği esaslardır. Ancak Yeni Tüzük içerisinde bazı özel durumları da tanımlayan maddeler mevcuttur. Her şeyden önce pazar payı hesaplamalarında ilgili pazarın tespiti önem arz etmektedir. İlgili pazar kavramının unsurlarını birbirlerinden ayırarak ilgili ürün ve ilgili coğrafi pazar olarak tanımlamak gerekmektedir. İlgili ürün pazarı, tüketici tarafından nitelikleri, fiyatı, kullanım amacı bakımından eş sayılan ve yüksek seviyede ikame edilebilirlikleri bulunan mal veya hizmetleri ifade ederken; ilgili coğrafi pazar, teşebbüslerin ilgili mal ve hizmetleri arz ettikleri, rekabet şartlarının makul bir ölçüde benzer bulunduğu ve rekabet şartlarının komşu pazarlardan belirli bir biçimde değişiklik gösterdiği ölçüde homojenlik arz eden pazarlar olarak tanımlanmaktadır.



    İlgili pazar tespitlerinde bazı özel durumlardan da söz etmek mümkündür: Sağlayıcı ve yeniden satıcı arasındaki dikey bir anlaşmanın pazarda etkisi olabileceği gibi, bir alt ürün pazarında da etkisi olabilmektedir. Belirli bir kısıtlamanın etkisinin anlaşılabilmesi için ilgili pazarlarda her seviyedeki etkiye bakılması gerekmektedir. Bu noktada üç karmaşık ilgili pazar örneğinden söz etmek mümkündür: Ara mal ve hizmetler pazarı, nihai mallar ve hizmetler pazarı ve satış sonrası hizmetler pazarı.



    Ara mal ve hizmet pazarında yeniden satıcının sağladığı malları veya hizmetleri kendi ürettiği mal ya da hizmetlerde kullandığı durumlarda rekabetin sadece sağlayıcı ve yeniden satıcı arasında kısıtlandığı düşÃ¼nülmektedir. Örneğin yeniden satıcının sağlayıcı tarafından diğer sağlayıcılardan mal tedarik etmeme yasağına tabi olduğu bir dikey kısıtlamada bir alt ürün pazarının (nihai mal pazarı) etkilendiği söylenemez. Buna karşılık yeniden satıcının sağlayıcıyı münhasır tedarik anlaşması ile bağladığı durumda; yeniden satıcının bir alt pazardaki durumu önem arz etmektedir. Nitekim yeniden satıcının bir alt pazarı rakiplerine kapatabilme kabiliyeti doğrudan o alt pazardaki pazar payı ile ilgili bir konudur.



    Nihai ürün pazarında durum biraz daha değişiktir. Bu pazarda yeniden satış aşamasında marka-içi ve markalar-arası rekabetin kısıtlanması sözkonusu olabilmektedir. Bu noktada ise ilgili pazar nihai tüketicinin yer aldığı pazar olarak kabul edilmektedir. Örneğin münhasır distribütörlük sistemi sağlayıcı ve yeniden satıcıların bulunduğu pazara giriş olanaklarını fevkalade zorlamakta ve distribütörün bölgesinde marka-içi rekabeti önemli ölçüde ortadan kaldırmaktadır.



    Satış sonrası hizmet pazarlarına ilişkin olarak, ana mamül ve yedek parça pazarları duruma göre ilgili pazar olarak kabul edilmekle beraber; ana mamül pazarındaki gelişmelere bakılarak rekabet kısıtlamalarının bir alt pazar kabul edilen yedek parça pazarını etkilediği kabul edilmektedir. 



    Pazar payı hesaplarında ve ilgili pazar saptamasında dikkat edilmesi gereken diğer bir konu da teşebbüslerin iç üretimidir. Bir teşebbüs nihai mamül üretimini hedefiyle ara mamüller üretebilir ve ürettiği bu ara mamüllerin nihai ürün pazarının rekabet yapısının araştırıldığı durumlarda büyük önemi olabilir. Hatta nihai ürün pazarındaki dengeleri etkileyebilecek bir güç sözkonusu olabilir. Bir teşebbüsün kendi tüketimi için ürettiği ara malların nihai ürün piyasasındaki rekabet analizine bir etkisi bulunmamakta ve buna bakılmamaktadır. Buna karşılık kendi nihai mamül üretimi için ara mamül üreten bir teşebbüsün ara mamüllerinin de distribütörlüğünü yaptığı ve yeniden satıcılarının bulunduğu bir pazarda ilgili ürün pazarının tanımı ve pazar payı hesaplarında ara mamül üretimindeki gücü ve konumu elbetteki nihai ürün pazarını etkilemektedir.



    Yukarıda sözü edilen % 30 oranındaki pazar payı hesaplanırken, tedarikçinin sözleşme konusu mal veya hizmetlerinin ilgili pazardaki satış değerleri esas alınmaktadır. Teşebbüsler pazarda satış değerlerine ilişkin bilgi temin edemiyorlar ise, bu piyasalara ilişkin başka teşebbüslerin yaptığı ya da yaptırdığı çalışmalar veya araştırmalar esas alınmaktadır. Münhasır tedarik zorunluluğun getirildiği sözleşmelerde ise yeniden satıcının veya kullanıcının ilgili ürün pazarındaki satışlarına bakılmaktadır.


      Sayfa : 4/9
      <123456...9>