• Rekabet Hukuku / Yayınlarımız

  • Rekabet Ortamı ve Rekabet Kurulu Kararları İsmet CANTÜRK Rekabet Kurulu Üyesi

    • Sayfa : 6/15
      <1...45678...15>

    2. REKABETİN KORUNMASI HAKKINDAKİ YASANIN SAĞLADIĞI KAZANIMLAR 



    2.1. 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ile idari yapıda, idari ve mali özerkliği olan yeni ve çağdaş bir kurumun kazanılması 


    4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un üçüncü kısmı, Kurumun örgütlenme yapısını düzenlemiştir. Rekabet Kurumu'nun oluşumuna ilişkin 20. maddeyle mal ve hizmet piyasalarının serbest ve sağlıklı bir rekabet ortamı içinde teşekkülünün ve gelişmesinin temini ile bu kanunun uygulanmasını gözetmek ve Kanun'un kendisine verdiği görevleri yerine getirmek üzere kamu tüzel kişiliğini haiz idari ve mali özerkliğe sahip Rekabet Kurumu teşkil edilmiştir. 



    Kurum görevini yaparken bağımsızdır. Hiçbir organ, makam, merci ve kişi Kurumun nihai kararını etkilemek amacıyla emir ve talimat veremez. 



    Yasanın 21. maddesiyle de Kurumun örgüt yapısı belirlenmiştir. Buna göre Kurum'un örgütü: 



    a) Rekabet Kurulu 



    b) Başkanlık 



    c) Hizmet Birimlerinden oluşmaktadır. 



    Görüldüğü gibi, Rekabet Kurulu, Kurumun temel organıdır. Kurumun işleyişinden, mesleki kararların alınmasına, rekabetin korunmasına, rekabet politikalarının belirlenmesine değin bir dizi görevle yükümlü kılınmıştır. 



    Rekabet Kurumu'nun idari ve mali özerkliği olan statüye kavuşturulmasının temel amacı, Kurul'un üzerinde herhangi bir siyasal baskının oluşturulmaması ve özel işletmelerin Kurulu siyasal irade eliyle etkilemesinin önlenmesidir. 



    Yasa Koyucu, gerek idari, gerek mali özerkliğe sahip bir kamu tüzel kişiliğinin, her türlü etki ve baskıdan uzak bir güvence içinde çalışmasına özel bir önem verdiği için, mali kaynaklarını da, genel idari yapının dışında tutmuştur. 



    Gerçekten, gerek 4054 sayılı yasanın 39, gerek 4077 sayılı yasanın 29. maddeleri ile sağlanan olanaklar, Kurumun mali özerkliğinin güvence altına alındığını göstermektedir. 



    Özerklik soyut bir kavram değildir. Sağlanan olanaklar ve güvence altına alınan yasal düzenlemelerle her türlü etki ve baskıdan uzak, sağlıklı hizmet üreten kurumları öngörür. 



    Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun ile Kurumun idari ve mali özerkliği güvence altına alınmıştır. Örneğin yasanın 20, 24, 27, 34 ve 39. maddeleri ile Kurumun idari ve mali özerkliğinin, somut bir yapıya kavuşturulduğunu görmekteyiz. 



    Ãœzülerek belirtelim ki, geleneksel merkeziyetçi bürokratik yapımız, özerk kuruluşları benimsemeye, içine sindirmeye elverişli değildir. Özerk statüdeki kuruluşlara karşı akıl almaz bir bürokrasi bağnazlığı ve şovenizmine dayalı etki ve baskıların her fırsatta uygulamaya konulduğuna tanık olmaktayız. Ãœlkemizde, geçmişi, uygulaması, birikimi ve geleneği olmamasına karşın kısa sürede çağdaş bir kurum yaratma çabalarımız, zaman zaman engellemelere uğramıştır. 



    Günümüzde, hukukun üstünlüğünü benimsemiş ülkelerde merkeziyetçi ve vesayet anlayışına dayalı sistemler, yerini kurumsal özerkliği ve kurumsal çoğulculuğu esas alan yapılanmalara bırakmıştır. 



    T.C. Anayasası, hukuka bağlı Devlet yapısı içinde bu tür çağdaşlaşmalara ve yapılanmalara kapalı değildir. Anayasanın 123. maddesinin son fıkrası hükmü, kamu tüzel kişiliği niteliğinde özerk kuruluşların oluşumuna olanak vermektedir. 



    Hukukun üstünlüğünün benimsendiği toplumlarda, özerk kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları çok önemli görevler üstlenmişlerdir. 



    Bu kurum ve kuruluşların yaygınlaştırabildiği ve hepsinin idarenin bütünlüğü içinde yer aldığı ortamlarda, çağdaşlık, demokratik yapı ve hukukun üstünlüğünden söz edilebilir. Ancak, bu yapı içinde idari vesayet ve merkezi idarenin katı ve olumsuz uygulamalardan ve etkilerinden soyutlanmak olasıdır. 



    Devletin her yerde her an var olduğu bir sistemde, hukuk da, rekabet de baskı ve etkileşim içindedir. Toplum ve hukuk, vesayet baskısından kurtulmadıkça, kurumsal özerkliğin ve sivil toplum örgütlerinin gelişme ve yaşama ortamı bulması güçtür. Bu nedenle, kurumsal çoğulculuk ve özerklik, toplumu ve Devleti hukukun üstünlüğüne götüren ana yoldur. 



    Ãœlkemizi, 21.yüzyıla, idari ve mali vesayetin uygulayıcısı olan hantallaşmış kuruluşlarla değil, girişim gücünü ve rekabet kültürünü geliştirmiş özerk kurumlarla taşıyabiliriz. Sistemi ve yapıyı çağdaşlaştırmanın başkaca çıkar yolu yoktur. Bu konuda, Cumhuriyet'in ilk yıllarında başlatılan uygulamaları, daha sonraki yıllarda özerk statüdeki. kurumlarla ve sivil toplum örgütleri ile yaygınlaştırabilseydik içinde bulunduğumuz sıkıntıları yaşamayacaktık. 



    2.2. 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun Amacı, İçeriği ve Uygulanması ile Ekonomik Yapının Daha Tutarlı ve Çağdaş Bir Boyut Kazanması



    2.2.1. Yasa'nın Amacı (Md.l) 

    Yasanın amacı birinci madde hükmü ile belirlenmiştir. Buna göre; 



    mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları ve piyasaya hakim olan teşebbüslerin bu hakimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek, bunun için gerekli düzenleme ve denetlemeleri yaparak rekabetin korunmasını sağlamaktır. 



    Yasanın öngördüğü bu düzenlemeden de anlaşıldığı gibi rekabet başlıca şu üç durumda sınırlanmakta ve ihlal edilmektedir: 



    a) İki yada daha fazla işletmenin aralarında yapacakları anlaşmalarla rekabeti sınırlamaları yasaklanmıştır. 



    b) Piyasaya egemen olan teşebbüslerin bu egemenliklerini kötüye kullanmaları hukuka aykırı ve yasaktır. 



    c) İşletmelerin, pazarda egemen güç yaratacak şekilde yada var olan bir egemen gücü güçlendirecek biçimde birleşmeleri yasaktır.



    içindekiler


      Sayfa : 6/15
      <1...45678...15>