• Rekabet Hukuku / Yayınlarımız

  • Rekabet Ortamı ve Rekabet Kurulu Kararları İsmet CANTÜRK Rekabet Kurulu Üyesi

    • Sayfa : 4/15
      <123456...15>

    1. REKABET ORTAMI VE REKABET KÜLTÜRÜ 

    Rekabet uygulamaları, sağlıklı işleyen, birikimi ve gelenekleri kökleşmiş demokratik sistemlerde gelişme ortamı bulur. Başka bir deyişle rekabet, siyasal rejimi bütünleştiren, tamamlayan bir olgudur. Rekabetin işlemediği yada korunmadığı yerde demokratik yapılanmadan da söz etme olanağı yoktur. Ekonomik yapının, sağlıklı işleyen bir rekabet ortamı sayesinde demokratik yapıyı ve siyasal sistemi pekiştirmesi söz konusudur. 



    Sağlıklı işleyen bir rekabet düzeninde, ekonomik diktatörlük yaratacak tekel piyasalarının oluşumu engellenir, rekabet sayesinde ekonomide sağlanan dinamizm, topluma yansıyarak, adil bir toplumsal yapının oluşumuna katkıda bulunur. 



    Serbest piyasa sistemini kabul etmiş ülkelerde, piyasaların rekabet kurallarına göre işlemesini sağlamak ve denetimini yapmak Devletin temel görevleri arasında yer almıştır. Bu sistem, klasik kapitalist ekonomik düzenin bir devamı olmakla beraber, bundan çok daha farklı ve sosyalleştirilmiş bir uygulamayı öngörür. Kuşkusuz, klasik sistemin sosyalleşmesinin temel öğelerinin başında da, rekabetin korunmasına ilişkin düzenlemeler yer alır. 



    Rekabetin egemen olduğu ortamlarda, tüketicinin aleyhine olabilecek müdahalelerden kaçınmak esastır. Çünkü, rekabetin bozulması, toplumsal refahı olumsuz yönde etkileyeceği gibi, ticari ve sınai girişim özgürlüğünü de sınırlayıcı sonuçlar yaratır. 



    Sağlıklı bir rekabet ortamının yaratıldığı sistemlerde: 



    Kaynaklar daha etkin ve verimli kullanılır. 



    Fiyatların yükselmesi engellenir, yada rekabeti bozucu etkileri giderilerek düşmesi sağlanır. 



    Maliyetleri düşÃ¼rücü tasarruf önlemleri alınır. 



    Yeni teknolojilerin bulunması ve bunların üretime sokulması sağlanır. 



    Ekonomik yapı, enflasyon gibi olumsuz ve yıkıcı etkilerden arınmış bir disipline kavuşur. 



    Rekabetin, kısıtlanmadan, engellenmeden ve bozulmadan işlediği sistemlerde, hem ekonomik gelişme sağlanır, hem de bunun sonuçlarından tüketiciler yararlanır. 



    Tekellerin istismarı engellenir. 



    Demokratik yapı ve özgürlükler, yaratılan bu ortam sayesinde güvence altına alınmış olur. 



    Rekabet ortamının var olduğu sistemlerde bu örnekler daha da çoğaltılabilir. 



    Rekabet ortamının yaratılmadığı ekonomilerde, yoğun bir tekelleşmenin varlığı söz konusu olur. Tekelleşme ise genellikle, kaynakların savurgan kullanımı, ekonomik genişlemenin yavaşlatılması, fiyat anlaşmaları ve pazar paylaşımı gibi keyfilikleri yaratır. 



    Bu anlatımlardan da anlaşıldığı gibi, rekabet, mal ve hizmet piyasalarındaki teşebbüsler arasında özgürce ekonomik kararlar verilebilmesini, daha kaliteli mal yada hizmeti daha ucuza sunabilmeyi öngören yarışı ifade eder. 





    1.1. Rekabet ve Haksız Rekabet

    Görüldüğü gibi rekabet ve haksız rekabet kavramları, birbirlerinden çok farklı uygulama alanlarını kapsar. Haksız rekabet kişilerin çıkarlarını korumak için getirilmiş kurallardır. Kişileri rekabet hakkının kötüye kullanılmasına karşı korur. Burada, haksızlığın giderilmesi, haksız rekabetin ortadan kaldırılması, yasaklanması öngörülür. Oysa Rekabet yasaları ile korunan kişi değil, doğrudan rekabet düzeninin kendisidir. 



    Haksız Rekabet, TTK.'nun 57. ve izleyen maddelerinde düzenlenmiştir. Haksız Rekabet kavramı, aldatıcı hareket veya iyiniyet kurallarına aykırı diğer yollarla iktisadi rekabetin her türlü kötüye kullanımıdır. 



    Haksız Rekabet'e konu teşkil eden iyi niyet karşıtı davranışların başlıcalar şunlardır: 



    a) Başkalarının malı ya da ahlaki gücü hakkında gerçeğe aykırı bilgi vermek, 



    b) Kendi şahsi durumu, ürettiği mal veya hizmet ile ticari işler hakkında yanlış bilgi vermek veya üçüncü şahıslar için aynı şekilde davranarak onları rakiplerine nazaran üstün konuma getirmek, 



    c) Ödül veya paye almadığı halde, almış gibi davranarak özel bir konumu olduğunu ima eden davranışlarda bulunmak, yanlış unvan ve mesleki adlar kullanmak, 



    d) Başkalarına ait olan isim, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtaları kullanmak, bilerek veya bilmeyerek böyle bir kullanma konu olmuş mallan bulundurmak ve satmak, 



    e) Üçüncü kişilerin yanında çalışan kimselere görevlerini ihlale sevk etmek suretiyle kendisine veya başkalarına menfaat sağlanması amacıyla hakketmedikleri çıkarlar sağlamak ya da vadetmek, 



    f) Üçüncü kişilerin çalışanlarım kandırmak suretiyle ticaret veya üretimle ilgili sırlannı ele geçirmek, 



    g) İyi niyet kurallarına aykırı biçimde öğrendiği imalat sırlarından haksız yere yararlanmak veya başkalarına yaymak, 



    h) İyi niyet sahibi kimseleri kandıracak şekilde kendisi ile ilgili gerçeğe aykırı bilgiler vermek, 



    i) Rakipleri için de geçerli olan yasal yükümlülüklere ve iş hayatı koşullarına uymamak, 



    Bu sayılan iyi niyet karşıtı hareketler sonucunda ortaya çıkan hukuki durumlar " haksız Rekabet" olarak adlandırılır ve Rekabet Kurulunun değil, Adli Yargının (Ticaret Mahkemelerinin) görev ve yetki alanına girer.



    içindekiler


      Sayfa : 4/15
      <123456...15>