• Rekabet Hukuku / Yayınlarımız

  • Rekabet Ortamı ve Rekabet Kurulu Kararları İsmet CANTÜRK Rekabet Kurulu Üyesi

    • Sayfa : 3/15
      <12345...15>

    GirişÂ 

    Ãœlkemizde çağdaş demokratik yapılanmanın temelleri Atatürk devrimleri ile atılmıştır. Bu yapılanma içinde yer alan laik ve sosyal hukuk Devleti olgusu ile ekonomik bünyemizi 77 yıl içinde, öngördüğümüz çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırma çabaları içinde olduk. Bu süre içindeki olumlu gelişmelere karşın, ekonomik ve toplumsal sistemimize ilkeli bir işlerlik ve tutarlılık kazandıramadık. 



    Atatürk ilke ve devrimlerinin esas alınması gereken çağdaş kurumsallaşmanın yerini, çoğu zaman çatışmacılığı öne çıkaran bireysel yaklaşımlara, sloganlara ve yüzeysel değerlendirmelere bıraktık. Özellikle ekonomik yapımızın, bu 77 yıllık süreç içinde kurumsallaştırılmaması, ilkelerinin ve kurallarının belirlenememesinin sonuçları, siyasal ve sosyal yapımızı da olumsuz yönde etkileye gelmiştir. Zira, disiplinden, ilke ve kurallardan ve yaptırımlardan yoksun bir ekonomik yapı, her türlü olumsuzluğu, siyasal ve toplumsal alana da yansıtır. 



    Türkiye, siyasal rejimini, laik ve sosyal hukuk devletinin temel alındığı "Demokratik Cumhuriyet" olarak belirlemiştir. Ekonomik sistemini ise, Cumhuriyetin ilk yıllarında devletçi, sonraki yıllarda karma ekonomi ve 1980'li yıllarda da serbest piyasa ekonomisi olarak uygulamaya koymuştur. 



    Adına ister sosyal piyasa ekonomisi, ister liberal sistem, ister karma ekonomi deyiniz, bunların temelini rekabet olgusu oluşturur. Siyasal rejimimizi koruyucu yasal düzenlemelerin ve güvence niteliğindeki kurumların varlığına karşın, 1994 yılına değin, ekonomik sistemi koruyucu düzenlemelerden yoksun bulunuyorduk. 



    Liberal yada sosyal piyasa ekonomilerinde, devletin müdahalesinin söz konusu olmadığı durumlarda, sistem kendisini yok eder. 0 nedenle piyasa ekonomisinin uygulandığı ülkelerde, devletin ekonomiye müdahalesi, rekabet düzeninin korunması için zorunlu olmuştur. Başka bir anlatımla, devletin ekonomiye müdahalesi, piyasa düzeninin bozulmamasını, rekabetin korunmasını sağlamak için gerekli ve zorunludur. Kuşkusuz, ekonomiye müdahalenin temel amacı rekabetin korunması olduğundan, bu işlevi gerçekleştirecek kurumlar da Rekabet Kurumları olarak oluşturulmuştur. 



    Rekabet düzeninin ve ortamının olmadığı ekonomik sistemlerde, rekabetin yerini yoğun bir tekelleşme alır. Tekelleşme ise, genellikle kaynakların savurgan kullanımını, ekonomik gelişmenin yavaşlatılmasını, pazar paylaşımı ve fiyat belirleme gibi keyfilikleri de beraberinde getirir. Rekabet Kurumları'nın oluşturulması, çağdaş demokrasinin kurumsallaşmasını ve işleyişini gerçekleştirmiş hemen her ülkede, ekonomik yapının olmazsa olmaz koşulu olarak benimsenmiş ve uygulamaya konulmuştur. 



    Rekabet ortamının ve uygulamalarının giderek yaygınlaşması yeni hukuk dallarının doğmasına yol açmıştır. Ekonomi Hukuku ve Rekabet Hukuku, iç içe iki yeni hukuk dalıdır. Rekabet Hukuku, özel ve kamu hukuku alanında uygulama olanağı bulunan kuralları içerir. Günümüzde kıta Avrupası ve Anglo- sakson ülkelerinde hukuk fakültelerinde lisans düzeyinde okutulan zorunlu derslerdendir. Ãœlkemizde, henüz hiçbir hukuk fakültesinde lisans düzeyinde öğretime alınmamıştır. 



    Rekabet Hukuku, ne piyasalara müdahaleye, ne de doğrudan tüketiciyi korumaya yönelik bir hukuktur. Uygulamalarından sonuçta tüketiciler yararlanır. Serbest piyasa ekonomisinin temelini, kurallarını, ilkelerini ve disiplinini Rekabet Hukuku belirler.



    içindekiler


      Sayfa : 3/15
      <12345...15>