• Rekabet Hukuku / Yayınlarımız

  • ÖZELLEŞTİRMENİN TÜRK ESNAF VE SANATKARLARI AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ VE ÖNERİLER

    • Sayfa : 8/10
      <1...678910>


    Son yıllarda özelleştirmenin gündemde olduğu Avrupa ülkelerinin başında Almanya gelmektedir. Almanya'nın Doğu Almanya ile birleşmesinden sonra Doğu Almanya'da kurulu bulunan kamu işletmelerinin ıslahı veya özelleştirilmesi gündeme gelmiştir.



    Tüm eski sosyalist blokta olduğu gibi Doğu Almanya'daki bu işletmelerde de önemli bir gizli işsizlik bulunmaktaydı. Sosyalist hükümetlerin istihdam sorununu kolay yoldan çözmek için başvurdukları bir işe gereğinden fazla kişiyi yerleştirme yöntemi, bu ülkelerdeki etkinlikten uzak üretimlerin başlıca nedeni olmuştur. Bu durumun bilinmesine karşın Almanya'daki özelleştirme uygulamalarında hem teknoloji yenileme hem de istihdamı koruma kuralları getirilmiştir. Kısacası Almanya'da özelleştirilen bir işletmenin yeni sahipleri, Türkiye'de birçok örnekte görüldüğü gibi, yalnızca işgücü fazlasını kıdem tazminatını verip işten çıkartarak sağladıkları maliyet düşÃ¼şÃ¼yle yetinememektedirler. Mutlaka teknoloji yatırımı yaptıkları gibi, bu teknolojik yenilemenin de açığa çıkardığı işgücü fazlasını işletme içinde kullanabilecek şekilde yatırımı büyütmek veya işten çıkarılan her işÃ§i için belirlenmiş bir tür vergiyi ödemekle yükümlüdürler. Burada oluşan kaynağın ise ucuz kredi yoluyla küçük müteşebbislere aktarılarak işlerini büyütmeleri böylelikle de dışarıda kalan işgücüne istihdam alanı açmalarına yardımcı olunması planlanmaktadır.


    Nitekim bir Türk şirketinin böyle bir fabrika satın aldığı ve tüm bu kurallara uyduğu da bilinmektedir. Dolayısıyla Türkiye'deki özelleştirme uygulamasında mutlaka buna benzer kuralların getirilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde işsiz kalacak KİT çalışanlarının yaratacağı sorun yalnızca esnaf ve sanatkar sayısının artmasıyla sınırlı kalmayacak, bu kişilerin aileleri de gözönüne alındığında büyük çapta bir ekonomik ve toplumsal bunalıma neden olabilecektir.



    Bir başka dikkat edilmesi gereken nokta Arjantin özelleştirme örneğidir. Türkiye'ye model olarak önerilmek istenen bu örnekte telekomünikasyon ve petrol sanayileri gibi stratejik sektörlerin deregülasyonu yetkisinin hükümete bırakılması son derece tehlikeli olabilecek ve Avrupa özelleştirme örneklerinde hiç izlenmemiş bir yoldur. Bilindiği gibi özelleştirilen İngiliz Su Şirketi'nin su satış bedelleri halen hükümet ve Kraliçe tarafından denetlenmektedir. Bu da doğrudan halk sağlığı ile ilgili bir mal veya hizmetin, özelleştirmenin en ateşli savunucusu İngiltere'de dahi tek başına özel sektörün kararına bırakılamadığını gösterir. Yine Arjantin örneğine dikkatli yaklaşılmasını gerektiren bir başka nokta ise özelleştirme konusunda tek yetkilinin Başkan olmasıdır. Bu da ülkemizdeki demokrasi anlayışı ve parlamenter sistem ile pek bağdaşmamaktadır.



    Sonuç olarak Türkiye'de uygulamaya konulan özelleştirme programının tüm diğer uluslararası örneklerde görüldüğü biçimde istihdam yapısı üzerinde büyük bir etkisi olacak ve muhtemelen işsizliği körükleyecektir.



    İşini kaybeden çalışanların büyük bir bölümünün eğitim düzeyleri günümüzün Türkiye'si için oldukça düşÃ¼k ve yaş grupları bakımından da yeniden bir mesleki eğitim programına girecek konumda değildir.



    Ayrıca özelleştirilecek işletmelerde karlılığın yeniden sağlanması için  " olmazsa olmaz " kuralı haline gelen bir teknolojik yenileme söz konusu olacaktır. İleri teknoloji kullanımı mevcut işlerin niteliğini değiştirirken, çoğu kez de yeni tip beceri ve bilgileri gündeme getirmektedir. KİT'lerin yeni sahipleri mevcut istihdamı her ne pahasına olursa olsun korumak gibi ekonomik gerçeklerle uyuşmayan bir niyetleri olsa bile söz konusu çalışanlara işletmelerinde yer vermeleri mümkün değildir.



    İşten çıkarılanlar ve/veya gönüllü emeklilik durumunda kalan çalışanlara ödenecek tazminatlar, bu kişilerin ilk küçük sermayelerini oluşturacaktır. Bu ölçekteki bir sermaye ile ancak esnaf veya sanatkarlığın iştigal alanlarında faaliyette bulunmak mümkün olabilmektedir: Bu durumda sanayi ağırlıklı işletmelerden çıkan kesim el becerisi oranında zanaata, hizmet ağırlıklı kesim ise doğrudan ticarete atılmaya kalkışacaktır.



    Özelleştrilen KİT'in coğrafi konumuna göre, üretim sistemi dışında kalan bireyler:



    işletmenin yer aldığı yörenin demografik yapısına doğru orantılı olarak o bölgede faaliyet göstermek isteyecek ve mevcut esnaf/sanatkar mesleki dağılımı bozaraktan yeni müteşebbisler arasına girecektir.



    veya o bölgede ve/veya bölgelerde bulunan KİT'in kapanması sonucu değişen ekonomik doku içerisinde kendisine faaliyet alanı bulamayacağından başka bölgelere göç ederek hısımlarının da yardımıyla ve hısımlarının tuttuğu işlere yönelerek yeni müteşebbisler arasına girecektir.



      Sayfa : 8/10
      <1...678910>