• Devlet Yardımları Hukuku / Yayınlarımız

  • TÜRKİYE ve AVRUPA BİRLİĞİ’nde DEVLET YARDIMLARININ İZLENMESİ VE DENETLENMESİ HAKKINDA KANUNLAR ÜZERİNE GÖRÜŞ VE ÖNERİLER

    • Sayfa : 2/8
      <1234...8>

    1.2.2. Usulün Başlatılması

    Komisyon’un, iki aylık önaraştırma süresi içinde yardım projesinin AET Kurucu Antlaşması ile bağdaşırlığı hakkında şÃ¼pheleri doğarsa, doğal olarak 88 nci maddenin 2 nci paragrafında öngörülen işlemleri başlatmakta ve ilgili üye devletle müzakereye girmekle yükümlüdür. Bir prosedürün açılması AT Resmi Gazetesi’nde usulün açıldığının yayınlanması ile başlamaktadır.

    Ãœye devletler ve ilgili bütün üçüncü şahıslar (teşebbüsler ve teşebbüs birlikleri), Komisyon tarafından tasarı halindeki yardım projesi ile ilgili görüşlerini bildirmeye davet edilirler. Prosedürün kapatılması kararı alınmadığı sürece, prosedürün tarafı konumundaki üye devlet yardım projesini yürürlüğe koyamaz.

    Antlaşma’nın 88 nci maddesinin 2 nci paragrafı anlamında bir prosedürün açılması, üye devletler tarafından çoğunlukla, gerçek bir ihtilaf konusu olarak algılanmaktadır. Bu tür algılamanın gerekçesi prosedürün ATRG’de yayınlanması ve üçüncü tarafların görüşlerini bildirmeye davet edilmeleridir.

    Bu gerekçeyle, Komisyon çoğunlukla 88 nci madde 2 nci paragraf anlamında bir prosedür açmadan önce, ilgili üye devletle müzakere yoluna gitmeyi yeğlemekteydi. Ancak bu durum ATAD tarafından kabul edilmemiş ve her halükarda şÃ¼pheli bir durum söz konusu olduğunda Komisyon’un prosedürü başlatma yükümlülüğü olduğu vurgulanmıştır. Yüce Divan’ın konuya ilişkin Almanya hakkında bir kararı mevcuttur.

     

    1.2.3. Komisyon’a Başvuru ve Re’sen Soruşturma

    Ãœye devletlerin çoğunlukla yardım projelerini bildirimde bulunmaktan kaçındıkları gerekçesiyle, Komisyon genel olarak devlet yardımı konularını re’sen ele almakta ya da diğer üye devletlerin veya yardımı gören teşebbüsün rakiplerinin ve teşebbüs birliklerinin şikayetleri üzerine soruşturma başlatmaktadır.

    Komisyon sürekli olarak yaptığı günlük basın, resmi gazete, ulusal bütçe takipleri sayesinde, teşebbüslere yardım etme gayesi ile kamu kaynaklarından yararlanarak kurulan finansman kuruluşlarının teşkilini çok kısa bir süre zarfında öğrenmekte, yine aynı şekilde güçlüğe düşen sektörler ve teşebbüsler hakkında bilgi sahibi olmakta, bu sektör ve teşebbüslere yardım konusunda ulusal ya da mahalli seviyedeki önemli tartışmaları benzer yayınlardan takip ederek haberdar olabilmektedir. Anlaşılan odur ki; Komisyon ihbar ve şikayetler dışında kendisi rekabeti engelleyici devlet yardımlarını takip eden birimlere sahip bir örgütlenmeye sahiptir.

    Bu bilgilerin ışığı altında, Komisyon kendisine bildirimde bulunulmayan durumlardan haberdar olarak, üye devletler nezdinde kendiliğinden girişimde bulunmaktadır. Bu şekilde kendisine bildirimde bulunulmayan bir devlet yardımını tespit ettiği taktirde, Komisyon ilgili üye devlete gerekli bilgileri talep edebilir ve gerek gördüğü taktirde de 88 nci madde 2 nci paragrafta öngörülen usulü başlatabilir. Komisyon’un re’sen başlattığı girişiminin yanı sıra, yapılacak şikayet, ihbar ve bir üye devletin başvurusu üzerine mezkur maddede sözü edilen usulü başlatma olanağı da vardır. Bu çerçevede gerek bir üye devlet, gerekse yardımdan yararlanan teşebbüsün rakibi konumundaki bir üçüncü taraf Komisyon’a şikayette bulunabilir. Bu başvuru ilgili taraflara açık bir yol olmakla birlikte, Komisyon usulü başlatmaya mahal olmadığı görüşÃ¼nü de savunabilir. Bu durumda Komisyon’un prosedürü başlatmasını sağlamak için ATAD’a başvuru imkanı mevcuttur.

    Komisyon, hakkında kovuşturma yapılan üye devlete, şikayetçinin adını ve şikayetinin içeriğini bildirmeme hakkı mevcuttur. Bu bilgiler Komisyon’da saklı tutulur. Komisyon’un devlet yardımlarının denetimi konusunda karşı karşıya bulunduğu en büyük eksikliklerden birisi de, üye devlet hükümetlerinin gerekli bildirim işlemlerini yapmalarına karşın, çoğunlukla eksik ve ayrıntılara inmeyen bilgi verme durumudur. Ancak 1999 yılında yürürlüğe giren usul Tüzüğü ile soruşturma kararının ATRG’de yayımlanması üzerine, ilgili üye devlete yapılan tebligatta benimsenen yardım biçiminin rekabeti ne yönde kısıtladığı ve yarattığı sorunlar hakkında bilgi verilmektedir.

    Soruşturmaya katılacak taraflar (devlet yardımından dolayı menfaati etkilenen teşebbüs ve teşebbüs birlikleri, vb.) görüşlerini Komisyon’a bildirirler. Bu görüşler ilgili üye devlete bildirilir ve ilgili üye devlet en geç bir ay içerisinde bunlar hakkında görüş ve cevaplarını Komisyon’a bildirmek durumundadır. Öte yandan haklı nedenlerin varlığı durumunda bu süre uzatılabilmektedir. Mezkur Tüzük’de bir hüküm bulunmamasına rağmen Komisyon tarafları dinlemek üzere sözlü savunma toplantısı düzenleyebilmektedir. Tarafların Komisyon’a cevapları ulaştıktan ve gereğinde sözlü savunma toplantısı yapıldıktan sonra ve soruşturmanın açılış tarihinden itibaren 18 ay içerisinde nihai karar açıklanmaktadır. Ancak Komisyon bu süreyi üye devletin kabul etmesi durumunda uzatabilmektedir.

    Nihai karar dört şeklide hasıl olabilmektedir. Bunlar:

    • Bildirim konusunun kapsam dışı bulunması,
    • Bildirim konusunun rekabeti kısıtlamadığı gerekçesiyle izin verilmesi,
    • Bildirim konusuna şartlı izin verilmesi,
    • Bildirim konusunun rekabeti kısıtladığı gerekçesiyle izin verilmemesi,

    Ancak bir beşinci halden -nihai karar olamamakla birlikte- söz etmek mümkündür. Bildirim konusunun rekabeti kısıtladığı gerekçesiyle soruşturma kapsamı içerisinde bulunması ve süre aşımına uğraması da mümkündür. Bu durumda uygulama tüzüğü bir önlem getirmemiştir. Ãœye devlet Komisyon’a başvurarak kararını açıklamasını ister. Komisyon nihai kararını açıklamamakta ısrar ederse, üye devletin ATAD’a başvurarak hareketsizlik davası açmasından başka çare kalmamaktadır.

    1.2.4. Yaptırımlar

    Eğer üye devletlerden birisi Komisyon kararını beklemeksizin ya da Komisyon’a bildirimde bulunmaksızın bir devlet yardımını tesis eder ya da mevcut bir yardımın niteliği ya da niceliğini değiştirirse, Komisyon konuyu ATAD’a götürebilir.

    Bu durumda iki prosedürün izlenmesi söz konusudur. Bunlardan birincisi Amsterdam Antlaşması’nın 88 nci maddesinin 2 nci paragrafı uyarınca önceden gerekçelendirmeye gerek olmaksızın ATAD’a doğrudan başvuru, ikincisi ise 226 ıncı maddenin işletilmesidir.

    Bildirim eksikliği, geç bildirim ya da karar öncesinde yardımın ödenmesi hallerinin giderek arttığını ve ortak pazarla bağdaşmayan bir yardımın kaldırılması talebinin etkisiz kaldığını ve rekabetin bozulduğunu tespit eden Komisyon, hukuka aykırı olarak ödenen yardımların geri alınması için üye devletleri görevli kılacak şekilde bir Divan kararı çıkarttırmaktadır.

    Bunun yanı sıra Komisyon gayri nizami olarak gördüğü ulusal yardımlardan yararlanacak olan muhtemel teşebbüslere, bu yardımların hukuka aykırı olduğu konusunda önceden bilgilendirme çabası göstermektedir.

    Komisyon, bir yardımın Birlik hukuku ile bağdaşırlığı hakkında nihai bir karar almadan önce bir yardımın verildiği konusunda bilgilendiği anda, yararlanan teşebbüsün dikkatini çeken bir uyarıyı ATRG’de yayımlar. Ãœye devletler aleyhindeki müeyyide kararları da bunlara iletilir ve yine ATRG’de yayınlanır.

    Nihayet, 87 nci maddenin yürürlüğe konması tamamen Komisyon’un münhasır yetki tekelinde olmasına rağmen, bazı hallerde, ulusal yargı mercileri hukuka aykırı olarak verilen devlet yardımlarının aleyhine karar alabilirler. Bu duruma engel bir hal olmadığı ve bu tür ulusal yargı müdahalesinin Komisyon’un işlevini kolaylaştırdığı yönünde genel bir eğilim vardır. Ancak Komisyon’un öngörülen usulü uyguladığı sırada ulusal yargı organları konuyu bekletici mesele yapmak durumundadırlar.

    1.2.5. Komisyon Kararlarına Karşı Açılan Davalar

    Komisyon’un, bir üye devletin verdiği ya da vermek niyetinde olduğu bir yardımı, Birlik kuralları ile bağdaşmadığı kararı aldığında, söz konusu üye devletin bu karara karşı iptal davası açma hakkı doğar.

    Ãœye devletlerin yanı sıra, Philip Morris vakasından bu yana, Komisyon kararından doğrudan etkilenen teşebbüslerin de bu kararı iptal ettirmek istemi ile dava açma hakları olduğu kabul edilmiştir.

    Bunun yanı sıra, Komisyon’un bir yardımın verilmesine izin verdiği kararlarına karşı da dava açılabilmesi söz konusudur. Bu doğrultuda ATAD, izin veren kararlarına karşı gerek bir üye devletin, gerekse bir ilgili bir tarafın açtığı davalar vesilesi ile yargısını oluşturmuştur. Ancak burada üzerinde durulması gereken çok önemli bir nokta mevcuttur. Komisyon’un izin kararını ATAD’ın iptal etmesi durumunda, bu karar yardımın iptal edildiği anlamını taşımamaktadır. Ancak Komisyon’un 88 nci nci maddenin 2 nci paragrafında öngörülen usulü çalıştırmak zorunda olduğunu karara bağlamaktadır.

     

    1.3. Yardımlar Konusunda Konsey’in Yetkileri

    1.3.1. Yasama Yetkisi

    AET Kurucu Antlaşması’nın 94 üncü maddesi, “Konsey’in, Komisyon’un önerisi üzerine, nitelikli çoğunluk esası ile karar alarak, 93 üncü maddenin 3üncü paragrafının uygulanmasını sağlamak için gerekli bütün düzenlemeleri yapar†ibaresini taşımaktadır.

    Bu çerçevede 4 Nisan 1966 tarihinden bu yana devlet yardımları konusunda bir tüzük teklifi Konsey’in kararını beklemekteydi, geçen yaklaşık otuz beş yıllık süre içinde hiçbir karar çıkarılamamıştı. Bir başka deyişle, Konsey Birlik tarihinde hiçbir zaman Kurucu Antlaşma’nın 94. maddesinin kendisine tanıdığı yasama yetkisini kullanmamaktaydı. Ancak Amsterdam Antlaşması’nın yürürlüğe girmesi ve Birliğin genişleme perspektifinin belirginleşmesi üzerine Konsey 22 Mart 1999 tarihinde Kurucu Antlaşma’nın 93 ncü maddesi üzerine bir Tüzük yürürlüğe koydu.

    1.3.2. İzin Verme Yetkisi

    Amsterdam Antlaşması’nın 88 inci maddesinin 2 nci paragrafı uyarınca, Konsey, oybirliği ile karar vererek, bir üye devlet tarafından tesis edilen ya da hedeflenen bir yardımın, ortak pazarla bağdaştığını kabul edebilmektedir. Bu kapsamda, eğer Komisyon, bir üye devletin vermekte olduğu ya da tasarladığı bir yardıma karşı prosedür başlatırsa, söz konusu üye devlet Konsey’e başvurabilir.

    Bu başvuru, Komisyon’un başlattığı prosedürü, Konsey’den karar çıkana kadar askıya alır. Konsey’in üç aylık bir süre içinde karar alması gereklidir. Bu sürenin bitiminde, herhangi bir karar alınmamışsa, son karar 88 inci maddenin ikinci paragrafı doğrultusunda Komisyon tarafından verilir.

    Bunun dışında, AET Kurucu Antlaşması’nın 94 üncü maddesinde (Amsterdam Antlaşması 89 uncu Maddesi) öngörülen usul uyarınca da, Konsey’e yeni yardım gruplarının ortak pazarla bağdaşırlığını ve grup olarak bildirimden muaf tutulmalarını kabul etme imkanı da tanınmıştır.

    Nitekim Avrupa Birliği Konseyi Amsterdam Antlaşması’nın 89 uncu maddesi uyarınca (eski-94) KOBİ’ler , AR-GE, Çevre Koruma ve İstihdam ve Hizmet-içi Eğitim üzerine grup muafiyetleri anlamında düzenlemeleri olanaklı kılan bir Tüzüğü yürürlüğe koymuştur. Bunun üzerine Komisyon devlet yardımlarına ilişkin grup muafiyeti tüzüklerini çıkartmıştır.

      Sayfa : 2/8
      <1234...8>