Â
Pazara sonradan giren ve yurtiçi roaming anlaşması imzalayan firma, yaptığı altyapı yatırımının kendini kurtarmasına yetecek bir
zaman zarfında pazara ilk giren firmaların altyapısından yararlanma hakkına sahiptir. Ancak burada önemli olan söz konusu
sürenin makul olması gerekliliğidir. Pazara sonradan giren teşebbüsün kendini idame ettirecek duruma gelmesinden sonra ise
anlaşmaya taraf iki şirket arasında yurtiçi roaming anlaşması artık zorunlu olarak değil ama istenirse sürdürülebilir.Â
Sonuç olarak; yurtiçi roaming anlaşmaları birbirinin rakibi olan ya da rakibi olabilecek mobil telefon operatörlerinin
karşılıklı bir anlaşma sonucu aralarında rekabet etmemeyi taahhüt etmesi açısından Rekabet Kanunu'na aykırıdır. Ancak, gereksiz
yatırımların önlenmesi ve iletişim ağının genişleyerek yurt sathına yayılması sureti ile kamu yararının gözetilmesi açısından
gerekli bir uygulama olarak algılanmalıdır. Bu şartlar altında, yurtiçi roaming anlaşmaları 4054 Sayılı Rekabetin Korunması
Hakkındaki Kanun'un 5. Maddesi kapsamında bireysel muafiyet alabilecek özelliklere sahiptir. Diğer bir deyişle, her ne kadar
yapılan anlaşma niteliği itibarı ile rekabete aykırı ise de, hizmetlerin sunulmasını iyileştirdiği ve tüketicilerin yararına
olduğu için Rekabet Kurulu'ndan izin alınabilir.Â
Ãœlkemizde faaliyet gösteren iki mobil telefon operatörü mevcuttur. Bunlara yakın zamanda iki tane daha eklenecektir. İş
Bankası ile Italia Telecom'un kazandığı GSM 1800 ihalesinde Ulaştırma Bakanlığı bildiğiniz üzere şartnameye nüfusu 10.000'in
üstünde olan yerlerde iki yıl süreyle yurtiçi roaming yapılamayacaktır hükmü koymuştu, bunun üzerine ihaleye giren firmalar
tekliflerini düşÃ¼k bir düzeyde tutmuşlardı. Ancak hazırlanan sözleşmedeki bu yasak Rekabet Kurulu tarafından makul görülse
de, Danıştay, Rekabet Kurulu'nun verdiği yanlış karardan dönerek sözkonusu hükmün hatalı olduğu doğrultusunda görüş
bildirdi. Ulaştırma Bakanlığı'nın da bu tavsiyeyi dinlemesi hem İş-TİM'i hem de bu fırsattan kendi GSM 1800 operatöründe
yararlanacak olan Türk Telekom'u sevindirdi. İhaleyi kaybeden taraflar ise böyle bir gelişme olacağını bilselerdi ihaleye daha
yüksek teklif vereceklerini kaydettiler, haksız da sayılamazlar. Yapılan iş her ne kadar bir yanlıştan dönme de olsa, ortada bir
haksızlık olduğu doğrudur. Telekomünikasyon Kurulu Başkanımız da asıl yanlış olanın şartname olduğunu beyan etmiştir.Â
Öte yandan sektördeki teknik gelişmeler de rekabetin artmasına yaramaktadır. Buna bir örnek vermek gerekirse Avrapa'da çok
yakın bir zamanda herkesin ömür boyu kullanabileceği bir numarası olacak ve istediği aramayı istediği operatör üzerinden
yapabilecektir. Telefon numaralarının bir standart haline getirilip herkese bir defa verilmesi bir çok Avrupa ülkesinde
uygulamaya konuluyor. Bu sayede tüketiciler telefon numaralarının değişmesinden korkup operatör değiştirmemezlik yapmayacaklar;
Türkiye'de de Türk Telekom'un sabit hatları ve yenileriyle birlikte sayıları dördü bulan GSM operatörleri arasında bu sabit
numara sistemi getirilebilir. Avrupa'da tüm bu çalışmalar Avrupa Komisyonu'nun çıkardığı yönergeler doğrultusunda
yürütülüyor. Bu gelişmenin yarattığı rekabetin çok önemli kazançlara yol açtığı belirtiliyor; belki de devletin bir GSM
ihalesinden kazandığı meblağa yakın. Komisyon daha önce 2003 olarak belirlediği son uygulamaya tarihini 2000'e çekmeye
çalışıyordu, sonucunu bilemiyorum. Telefon numaralarının sabit kalmasının rekabete etkisi bir yana bir de operatörler arasında
seçim yapabilme imkanı getiren bir sistem var. Mobil ya da sabit telefonlar arasında kullanılan bu uygulamada ya önceden mesela
tüm şehir içi telefon görüşmelerimi şu şirketten yapacağım diyorsunuz, ya da numarayı çevirmeden önce bir kod
çeviriyorsunuz ve görüşme, istediğiniz operatör üzerinden yapılıyor. Türkiye'de sabit hatlarda yalnızca Türk Telekom
faaaliyet gösterdiği için rekabet söz konusu değil ama piyasada birden çok GSM operatörünün bulunduğu düşÃ¼nülürse bu
teknik gelişme ülkemizde özellikle de mobil telefonlar için kullanılabilir özellikler içeriyor, uzun vadede, tam rekabetin
yerleşmesinden sonra sabit telefonlar için de uygulanmasını umabiliriz. Avrupa'da Komisyon'un etkin çalışması ve tüketici
derneklerinin de baskısı ile yeni çıkan lisanslarda bu iki imkanı tanıma zorunluluğu getirilmesi isteniyor. Teknik olarak zor
olan aynı numaranın hem mobil hem de sabit telefonlarda geçmesi olayı da eninde sonunda gerçekleşecektir ve herkesin tüm
dünyada geçerli sabit telefon numaraları olacaktır; kişisel numara, iş numarası, vb. Türkiye'de de operatörler arasında seçim
yapabilme ve istediğin konuşmayı istediğin operatörden yapabilme özelliği getirilirse rekabet inanılmaz artar ve tüketicinin
buradan kazancı büyük olur. Artık, Türkiye'ye bu rekabeti son derece artırıcı ve tüketici dostu olan uygulamaların getirilmesi
ve yeni çıkarılacak olan lisansların şartnamelerine konulması gerekmektedir.Â
Türkiye'nin önünde bir de internet altyapısı sorunu vardır. Özel sektörün bu alana hızla el atması yanında tekelci yapıların
gerekli altyapı yatırımlarını gerçekleştirmekte yavaş kalması ve bir takım rekabete aykırı tutumları tepkilere neden olmuştur.
Oysa servis sağlayıcıları ve içerik sağlayıcı şirketler tarafından yapılan milyonlarca dolarlık reklam harcamaları ile Türk
Telekom'un tekelinde olan internet bağlantılarının kalitesi ve gerçekleştirilen altyapı yatırımları arasında garip bir çelişki
mevcuttur. Bunların başlıca sebebi sektörün rekabete açılamamış olmasıdır. Türk Telekom'a yöneltilen şikayetler arasında yeni
teknolojilerin kullanılmasına fırsat vermemek ve bu suretle servis sağlayıcıların hizmet kalitesini düşÃ¼rmek, servis
sağlayıcıları kendi altyapısını kullanmaya mecbur etmek, sektör içi işbirliklerini sözleşmeler yoluyla engellemek, ayrımcılık
yapmak, kendi gösterdiği firmalardan mal tedarik edilmesini şart koşmak, kendi kurmuş olduğu şirkete avantaj sağlamak, servis
sağlayıcılarla yaptığı sözleşmeleri koşulsuz olarak değiştirebilmek gibi birçok ciddi rekabet ihlali sayılabilecek iddialar
bulunmaktadır.Â
Telekomünikasyon Kurulu'nun ve Rekabet Kurulu'nun bu iddiaları büyük bir ciddiyetle değerlendirmesi gerekmektedir. Türk
Telekom hala bir tekel mantığı ile hareket etmekte ve kendini rekabet kurallarından muaf varsaymaktadır.Â
Â