• Rekabet Hukuku / Yayınlarımız

  • Türkiye'de Telekomünikasyon Zirvesi

    • Sayfa : 5/6
      <1...3456>

     



    Pazara sonradan giren ve yurtiçi roaming anlaşması imzalayan firma, yaptığı altyapı yatırımının kendini kurtarmasına yetecek bir zaman zarfında pazara ilk giren firmaların altyapısından yararlanma hakkına sahiptir. Ancak burada önemli olan söz konusu sürenin makul olması gerekliliğidir. Pazara sonradan giren teşebbüsün kendini idame ettirecek duruma gelmesinden sonra ise anlaşmaya taraf iki şirket arasında yurtiçi roaming anlaşması artık zorunlu olarak değil ama istenirse sürdürülebilir. 



    Sonuç olarak; yurtiçi roaming anlaşmaları birbirinin rakibi olan ya da rakibi olabilecek mobil telefon operatörlerinin karşılıklı bir anlaşma sonucu aralarında rekabet etmemeyi taahhüt etmesi açısından Rekabet Kanunu'na aykırıdır. Ancak, gereksiz yatırımların önlenmesi ve iletişim ağının genişleyerek yurt sathına yayılması sureti ile kamu yararının gözetilmesi açısından gerekli bir uygulama olarak algılanmalıdır. Bu şartlar altında, yurtiçi roaming anlaşmaları 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun'un 5. Maddesi kapsamında bireysel muafiyet alabilecek özelliklere sahiptir. Diğer bir deyişle, her ne kadar yapılan anlaşma niteliği itibarı ile rekabete aykırı ise de, hizmetlerin sunulmasını iyileştirdiği ve tüketicilerin yararına olduğu için Rekabet Kurulu'ndan izin alınabilir. 



    Ãœlkemizde faaliyet gösteren iki mobil telefon operatörü mevcuttur. Bunlara yakın zamanda iki tane daha eklenecektir. İş Bankası ile Italia Telecom'un kazandığı GSM 1800 ihalesinde Ulaştırma Bakanlığı bildiğiniz üzere şartnameye nüfusu 10.000'in üstünde olan yerlerde iki yıl süreyle yurtiçi roaming yapılamayacaktır hükmü koymuştu, bunun üzerine ihaleye giren firmalar tekliflerini düşÃ¼k bir düzeyde tutmuşlardı. Ancak hazırlanan sözleşmedeki bu yasak Rekabet Kurulu tarafından makul görülse de, Danıştay, Rekabet Kurulu'nun verdiği yanlış karardan dönerek sözkonusu hükmün hatalı olduğu doğrultusunda görüş bildirdi. Ulaştırma Bakanlığı'nın da bu tavsiyeyi dinlemesi hem İş-TİM'i hem de bu fırsattan kendi GSM 1800 operatöründe yararlanacak olan Türk Telekom'u sevindirdi. İhaleyi kaybeden taraflar ise böyle bir gelişme olacağını bilselerdi ihaleye daha yüksek teklif vereceklerini kaydettiler, haksız da sayılamazlar. Yapılan iş her ne kadar bir yanlıştan dönme de olsa, ortada bir haksızlık olduğu doğrudur. Telekomünikasyon Kurulu Başkanımız da asıl yanlış olanın şartname olduğunu beyan etmiştir. 



    Öte yandan sektördeki teknik gelişmeler de rekabetin artmasına yaramaktadır. Buna bir örnek vermek gerekirse Avrapa'da çok yakın bir zamanda herkesin ömür boyu kullanabileceği bir numarası olacak ve istediği aramayı istediği operatör üzerinden yapabilecektir. Telefon numaralarının bir standart haline getirilip herkese bir defa verilmesi bir çok Avrupa ülkesinde uygulamaya konuluyor. Bu sayede tüketiciler telefon numaralarının değişmesinden korkup operatör değiştirmemezlik yapmayacaklar; Türkiye'de de Türk Telekom'un sabit hatları ve yenileriyle birlikte sayıları dördü bulan GSM operatörleri arasında bu sabit numara sistemi getirilebilir. Avrupa'da tüm bu çalışmalar Avrupa Komisyonu'nun çıkardığı yönergeler doğrultusunda yürütülüyor. Bu gelişmenin yarattığı rekabetin çok önemli kazançlara yol açtığı belirtiliyor; belki de devletin bir GSM ihalesinden kazandığı meblağa yakın. Komisyon daha önce 2003 olarak belirlediği son uygulamaya tarihini 2000'e çekmeye çalışıyordu, sonucunu bilemiyorum. Telefon numaralarının sabit kalmasının rekabete etkisi bir yana bir de operatörler arasında seçim yapabilme imkanı getiren bir sistem var. Mobil ya da sabit telefonlar arasında kullanılan bu uygulamada ya önceden mesela tüm şehir içi telefon görüşmelerimi şu şirketten yapacağım diyorsunuz, ya da numarayı çevirmeden önce bir kod çeviriyorsunuz ve görüşme, istediğiniz operatör üzerinden yapılıyor. Türkiye'de sabit hatlarda yalnızca Türk Telekom faaaliyet gösterdiği için rekabet söz konusu değil ama piyasada birden çok GSM operatörünün bulunduğu düşÃ¼nülürse bu teknik gelişme ülkemizde özellikle de mobil telefonlar için kullanılabilir özellikler içeriyor, uzun vadede, tam rekabetin yerleşmesinden sonra sabit telefonlar için de uygulanmasını umabiliriz. Avrupa'da Komisyon'un etkin çalışması ve tüketici derneklerinin de baskısı ile yeni çıkan lisanslarda bu iki imkanı tanıma zorunluluğu getirilmesi isteniyor. Teknik olarak zor olan aynı numaranın hem mobil hem de sabit telefonlarda geçmesi olayı da eninde sonunda gerçekleşecektir ve herkesin tüm dünyada geçerli sabit telefon numaraları olacaktır; kişisel numara, iş numarası, vb. Türkiye'de de operatörler arasında seçim yapabilme ve istediğin konuşmayı istediğin operatörden yapabilme özelliği getirilirse rekabet inanılmaz artar ve tüketicinin buradan kazancı büyük olur. Artık, Türkiye'ye bu rekabeti son derece artırıcı ve tüketici dostu olan uygulamaların getirilmesi ve yeni çıkarılacak olan lisansların şartnamelerine konulması gerekmektedir. 



    Türkiye'nin önünde bir de internet altyapısı sorunu vardır. Özel sektörün bu alana hızla el atması yanında tekelci yapıların gerekli altyapı yatırımlarını gerçekleştirmekte yavaş kalması ve bir takım rekabete aykırı tutumları tepkilere neden olmuştur. Oysa servis sağlayıcıları ve içerik sağlayıcı şirketler tarafından yapılan milyonlarca dolarlık reklam harcamaları ile Türk Telekom'un tekelinde olan internet bağlantılarının kalitesi ve gerçekleştirilen altyapı yatırımları arasında garip bir çelişki mevcuttur. Bunların başlıca sebebi sektörün rekabete açılamamış olmasıdır. Türk Telekom'a yöneltilen şikayetler arasında yeni teknolojilerin kullanılmasına fırsat vermemek ve bu suretle servis sağlayıcıların hizmet kalitesini düşÃ¼rmek, servis sağlayıcıları kendi altyapısını kullanmaya mecbur etmek, sektör içi işbirliklerini sözleşmeler yoluyla engellemek, ayrımcılık yapmak, kendi gösterdiği firmalardan mal tedarik edilmesini şart koşmak, kendi kurmuş olduğu şirkete avantaj sağlamak, servis sağlayıcılarla yaptığı sözleşmeleri koşulsuz olarak değiştirebilmek gibi birçok ciddi rekabet ihlali sayılabilecek iddialar bulunmaktadır. 



    Telekomünikasyon Kurulu'nun ve Rekabet Kurulu'nun bu iddiaları büyük bir ciddiyetle değerlendirmesi gerekmektedir. Türk Telekom hala bir tekel mantığı ile hareket etmekte ve kendini rekabet kurallarından muaf varsaymaktadır. 

     

      Sayfa : 5/6
      <1...3456>