• Rekabet Hukuku / Rekabet Bülteni

  • Sayı : 14 / Yıl : 2010

  • AB Rekabet Hukuku’na Aykırı Davranışlardan Doğan Tazminat Davalarına İlişkin YEŞİL RAPOR

  • AB Rekabet Hukuku’na Aykırı Davranışlardan Doğan
    Tazminat Davalarına İlişkin YEŞİL RAPOR


    Av.Alp BEYAZ
    ESC Hukuk Bürosu

    A. Genel Olarak

    Avrupa Birliği kurucu Antlaşması’nın rekabete ilişkin 81inci ve 82nci maddelerinin uygulanması kamusal ve özel olmak üzere iki şekilde gerçekleşmektedir. Kamusal uygulama, rekabet otoriteleri tarafından yürütülmekte, bireysel uygulama ise rekabet ihlalinden zarar gören bireylerin ulusal mahkemeler önünde hakkını aramasıyla şekil bulmaktadır. Aslında her iki uygulama da aynı amaçlara hizmet etmektedir. Bir başka deyişle, hem kamusal hem de bireysel uygulama, rekabet hukuku tarafından yasaklanmış eylemleri engellemek ve bu eylemlerin sebep olduğu zararlardan teşebbüsleri ve tüketicileri korumak amacındadır. Yakın zamana kadar, Avrupa Birliği rekabet kurallarının uygulaması, daha çok Komisyon kararlarıyla sınırlıydı. Bu gerçek, Komisyon’u, rekabet ihlali mağdurlarının öncelikli olarak başvurdukları merci konumuna getirmiştir. Ancak sözkonusu durum beraberinde bazı sakıncalar getirmektedir. Öncelikle Komisyon, fazla iş yükü sebebiyle sınırlı sayıda davaya bakabildiğinden kendisine yapılan başvuruların hepsini takip edememektedir. Dahası, Komisyon bozulan rekabetin yeniden tesisi için sadece 1/2003 sayılı tüzükte öngörülen araçlara sahiptir.

    Bu sakıncaları gidermek amacıyla Komisyon 2000 yılında bir öneride bulundu. Sözkonusu öneri ile, Komisyon’un rekabet kurallarının uygulanması bakımından ulusal mahkemeler ve ulusal rekabet otoriteleriyle birlikte taşıdığı müşterek sorumluluğuna yeni bir şekil vermek amaçlanmıştı. Nitekim bu öneri sonucunda düzenlenen 1/2003 Sayılı Tüzük, sözkonusu müşterek sorumluluğu açıkça vurgulamakla birlikte, AB rekabet kurallarının daha gelişmiş ve tutarlı bir şekilde uygulanması hedefini gerçekleştirebilmek için gerekli argümanları da sunmaktadır. Bu sebeple şu an kamusal uygulamada, Komisyon ve ulusal rekabet otoriteleri, Avrupa Rekabet Ağı (ECN) kapsamında yakın işbirliği içinde çalışmaktalardır. Bireysel uygulamada ise, sözkonusu Tüzük, Komisyon tekeline son vererek ulusal mahkemeleri AB rekabet kurallarını ‘tam anlamıyla uygulayabilme’ konusunda yetkili kılmış ve böylece 81inci ve 82nci maddelerin ulusal mahkemeler tarafından bir bütün olarak uygulanabilmesi imkanını tanımıştır. Bu yeni düzenlemeyle birlikte rekabet ihlali mağdurlarının başvurabileceği üç merci sözkonusu olmaktadır. Bu merciler; Komisyon, Ulusal rekabet otoriteleri ve Ulusal mahkemeler’dir. Ancak rekabet ihlallerinden zarar görenler, sözkonusu dava için uygun olduğunu düşÃ¼ndükleri merciye başvurabilmekle birlikte tazminat konusunda ulusal mahkemelerin özel bir yetkiye sahip olduğunu unutmamalıdırlar.

    B.Yeşil Rapor:

    19 Aralık 2005 tarihinde Komisyon tarafından kabul edilen ‘Yeşil Rapor’ yalnızca rekabet ihlalinden doğan tazminat davalarını konu almaktadır. Bu belge Komisyon’un, rekabet ihlallerinden doğan tazminat davalarını her bakımdan kolaylaştırma amacını yansıtmaktadır. Sözkonusu davaların iki farklı amaca hizmet etmesinin, bu amacın oluşmasında katkısı büyüktür. Öncelikle, tazminat davaları rekabet ihlali mağdurlarının zararlarının karşılanmasını sağlamaktadır. Öte yandan bu davalar rekabet kurallarına uyma konusunda teşebbüsler üzerinde teşvik edici bir baskı yaratmaktadır. Bu sebeple tazminat davalarını, rekabet ihlali mağdurlarının elinde bulunan özerk bir yaptırım aracı olarak görmek, bir başka deyişle, AB Antlaşması’nın 81inci ve 82nci maddelerinin uygulama alanını genişleten araçlar olarak kabul etmek gerekir. Bununla birlikte tazminat davalarında, teşebbüsler ve tüketiciler mahkeme önünde etkin şekilde hak talep etmekle, rekabet kurallarının uygulanması faaliyetine doğrudan katılmış olmaktadırlar. Bu davaların önemi Adalet Divanı’nın 2001 yılında verdiği bir kararda da belirtilmektedir. Sözkonusu kararda Yüce Divan, rekabet ihlali mağdurlarının uğradıkları zarar için tazmin talebinde bulunma hakkına sahip olduklarını, bununla birlikte üye ülkelerin etkin tazmin sistemi içeren bir prosedür yapısı oluşturmaları gerektiğini kabul etmiştir.

    Ancak rekabet ihlali sebebiyle açılan tazminat davaları çok az sayıdadır ve buna bağlı olarak tazmin konusunda verilen kararlar yol gösterici etkiye sahip olacak sayıya ulaşamamıştır. Gerçekten de mağdurların çoğu, tazminat davası açmaktan imtina etmektedir. Dava açanlar ise pek çok sebepten ötürü açtıkları davada başarılı olamamaktadır. Bu sebeple Komisyon, rekabet ihlalinden doğan tazminat davaları hakkında bir Yeşil Rapor oluşturmayı uygun görmüştür. Sözkonusu rapor tazmin taleplerinin daha etkin şekilde ileri sürülebilmesini sağlayacak sistemin önündeki engelleri belirlemekte ve bu engellerin aşılması veya azaltılması için farklı seçenekler sunmaktadır.

    Yeşil Rapor’da ayrı başlıklar halinde sıralanmış olan ana meseleler şunlardır. Delillere ulaşma, Kusurun varlığı, Tazminat, Yansıtma Savunması ve Dolaylı Alıcının Tazminat Talebi, Tüketici Çıkarlarının Korunması, Dava Masrafları, Yargı Yetkisi ve Uygulanacak Hukuk, Teknik Meseleler.

    a. Delillere Ulaşma:

    Bilindiği gibi tazminat davaları geniş çaplı ve karmaşık bir maddi delil sunumunu gerektirmektedir. Bu tür davalardaki zorluk, delillerin genellikle zarar gören tarafta bulunmamasından kaynaklanmaktadır. Delil ya zarar veren tarafta ya da üçüncü şahıslardadır. Yeşil Rapor, zarar gören tarafın delile ulaşma sorununu, zarar taleplerinin daha etkin olmasında bir kilit nokta olarak görmektedir. Bu sebeple, delile ulaşmayı kolaylaştıracak veya alternatif olarak, talep sahibinin ihlal edici davranış konusundaki ispat yükünü hafifletmeyi sağlayacak seçenekler sunmaktadır.

    b. Kusur :

    Ãœye ülkelerin çoğunda haksız fiilden kaynaklanan zararın tazmini taleplerinde, kusurun ispatı aranmaktadır. Bu ülkelerin bazılarında rekabete aykırı davranışın varlığı kusur için yeterli kabul edilmektedir. Diğer ülkelerde ise böyle bir ön kabul yoktur.

    Yeşil Rapor bu konuda üç seçeneği tartışmaya açmaktadır. Bunlardan ilki, ihlalin ispatının yeterli olmasıdır. Böylece kusursuz sorumluluğa paralel bir yaklaşım önerilmektedir. Diğer seçenek ise, ihlalin ispatının sadece çok önemli rekabet ihlallerinde yeterli olması gerekliliğini içerir. Belge, kusur bölümünde son olarak ‘affedilebilir hata savunması’ kavramını getirmektedir. Buna göre, hukuken veya maddi olarak affedilebilecek bir davranış sonucu rekabeti ihlal eden kişi, bu hatayı bir savunma olarak ileri sürebilmelidir. Bu şartlar altında, kişi, zarar sebebiyle sorumlu tutulmamalıdır.

    Tazminat :

    Yeşil Rapor’a göre tazminat konusunda bir çok meselenin açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Öncelikle üzerinde durulması gereken konu tazminat kavramını oluşturan unsurların belirlenmesidir. Haksız değer artışının geri alınması veya zararın tazminini esas alan düşÃ¼nce başta olmak üzere bu konuda çeşitli belirlemeler yapmak mümkündür. Belgede belirtilen diğer mesele ise tazminat hükmünün faizi içermesi gerekip gerekmediği ve bu faizin nasıl hesaplanacağıdır. Belge ayrıca, özellikle yatay anlaşmalar sonucu oluşan rekabet ihalalerinde, tazminat miktarının otomatik veya şarta bağlı olarak iki misli olabileceği konusunda bir seçenek de sunmaktadır. Son olarak, tazminatın hesaplanması, bu konuda bir diğer kilit nokta olarak ele alınmaktadır. Bu sebeple belge, özellikle karmaşık konularda yapılacak tazminat hesaplamalarında kullanılabilecek bir kaç iktisadi model sunmaktadır.

    c. Yansıtma Savunması (Passing-On Defence) ve Dolaylı Alıcının Tazminat Talebi:

    Rekabete aykırı davranışta bulunan bir sağlayıcıdan (Örneğin hakim durumdaki bir teşebbüs) satın alma işlemini gerçekleştiren alıcı (Örneğin toptancı), işlem sebebiyle uğradığı ekonomik kaybı hafifletmek için ödemeye maruz kaldığı fazla fiyatı kendi müşterilerine (Örneğin perakendeci) yansıtablir. Böylece rekabete aykırı davranış sonucu oluşan zarar, tedarik zincirinden aşağı doğru yayılarak nihayet tüketiciye ulaşır. Yeşil Rapor, sözkonusu yansıtma politikasının, alıcı tarafından bir savunma aracı olarak kullanılmasının mümkün olup olmadığı üzerinde durmaktadır. Benzer şekilde, dolaylı alıcıların da bu konuda bir talep yetkisinin mümkün olup olmadığı dikkate alınmaktadır.

    Ancak belge, yansıtma savunmasının ispat konusunda güçlük içerdiğini de kabul etmektedir. Belge bu konudaki ispat meselesini vurgularken, bu tür durumlarda tedarik zincirini oluşturanların, yansıtma politikası sebebiyle uğradıkları zararları ispat konusunda güçlük yaşayacaklarını belirtmektedir. Aynı güçlüğün, dolaylı alıcıların tazminat kapsamının belirlenmesinde veya rekabeti ihlal eden davranışla aradaki nedensellik bağını ispat etmede yaşanacağı da belirtilmektedir.

    d. Tüketici Haklarının Korunması:

    Yeşil Rapor, özellikle tüketiciler olmak üzere küçük miktar içeren talep sahiplerinin durumuna da işaret etmektedir. Bu açıdan Küçük Miktarlı Talepler Prosedürüne İlişkin Komisyon Teklifi’ nin küçük miktarlı talep sahiplerinin tazminat davası açması konusunda yeterli olup olmadığı sorgulmaktadır. Belge ayrıca, alternatif olarak, sözkonusu tüketicilerin çıkarlarının kollektif davalarla daha iyi korunabilecek olmasına işaret etmektedir. Kollektif davalar yoluyla küçük miktarlı talepler birleştirilecek böylece zaman ve para tasarrufu sağlanmış olacaktır.

    e. Dava Masrafları:

    Bilindiği gibi dava masrafları, bir davanın açılmasında ya teşvik edici ya da caydırıcı bir etkiye sahiptir. Birlik Hukuku ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin bireysel taleplerin mahkemeye etkin şekilde erişimi (etkin başvuru hakkı, md. 13) konusundaki ısrarı sebebiyle Yeşil Rapor, dava masraflarıyla ilgili kuralların bu erişimi nasıl kolaylaştırabileceği konusunu gözönünde bulundurmaktadır.

    f. Yargı Hakkı ve Uygulanacak Hukuk:

    Yukarıda da belirtildiği gibi, üye ülkelerin usul kuralları arasında farklılık bulunmaktadır. Bu nedenle uygulanacak hukuk ve yargı hakkı konusunda belirli kurallara ihtiyaç doğmaktadır.

    Ãœye ülkelerde yaşayan davalılara karşı açılan davalarda yetkili mahkemenin hangisi olduğu 44/2001 Sayılı Tüzük ile düzenlenmiştir. Davacının tercihine göre bu davalar, davalının ikametgahı mahkemesinde veya zarar doğuran olayın vuku bulduğu yer mahkemesinde açılabilir.

    Haksız fiilden doğan davalarda uygulanacak hukuk ise Komisyon’un Sözleşmesel Olmayan Borçlara ilişkin Tüzük Teklifi’nin konusunu oluşturmaktadır. Sözkonusu Tüzük 21 Şubat 2006 tarihinde Avrupa Parlamentosu ve Konseyi’nde tartışılmıştır. Yeşil Rapor, Komisyon’un bir sonraki tartışmasına yardımcı olmak amacıyla rekabet ihlalinden doğan tazminat davalarında uygulanacak hukukun nasıl yorumlanması gerektiğini kamu görüşÃ¼ne açmaktadır.

    g. Diğer Meseleler:

    Son olarak Yeşil Rapor, tazminat taleplerinin daha etkin şekilde ileri sürülebilmesi için gerekli olduğu düşÃ¼nülen bir kaç teknik meseleye de değinmektedir. Bunlar; mahkemelerde uzmanların kullanılması, zamanaşımı ve illiyet bağıdır. Talep sahibinin ihlali oluşturan davranış ile zarar arasındaki illiyet bağını ispat etmekte yetersiz kalması, tazminat davalarının başarısızlıkla sonuçlanmasına sebep olabilmektedir. Bu sebeple yeşil rapor bu konuyu ayrıca ele almaktadır. Böylelikle yeşil rapor, tazmin talebindeki üç geleneksel unsuru (kusurlu davranış, zarar, ikisi arasındaki illiyet bağı) içine alarak kapsamını genişletmiş olmaktadır.

    Sonuç

    1/2003 sayılı Tüzük’den sonra atılan bir sonraki adım olan Yeşil Rapor, tazminat davalarının kolaylaştırılmasına ilişkindir. Bu adım sayesinde ulusal rekabet otoritelerinin ve ulusal mahkemelerin, Avrupa Birliği rekabet kurallarının uygulanmasına olan katılımı artmış olmaktadır. Ayrıca, bu davaların kolaylaştırılmasıyla tazmin taleplerini etkin şekilde ileri sürebilecek olan bireyler, rekabet kurallarının uygulanmasında daha aktif rol oynayabileceklerdir. Böylece, Avrupa Birliği rekabet kurallarının uygulamadaki etkinliği de artmış olmaktadır. Bunun da ötesinde, kolaylaştırılan tazminat davaları, Avrupa rekabet kurallarına uyma ve etkin bir rekabete ulaşma meselelerine olumlu yönde katkıda bulunacaktır.

    Yeşil Rapor, AB rekabet kurallarının ihlal edilmesinden doğan tazminat davalarında başarı seviyesinin nasıl arttırılabileceğine ilişkin geniş bir yankı/düşÃ¼nce platformu yaratma amacındadır. Komisyon, bu konuda daha ileri adımlar atılmasının mümkün olup olmadığı konusunda, Belge’nin içeriğine yönelik yorumları dikkate alarak gerekli değerlendirmeyi yapacaktır.


    Â