• Gazete Makaleleri / Ekonomik Çözüm Gazetesi

  • Meclis Terkibi üzerine?

  • Geçen yazımızda bu yıl Türkiye'nin iki önemli seçim geçireceğini. Önce Cumhurbaşkanı seçileceğini ardından da TBMM'nin yenileneceğini belirtmiş, sonra da siyasi partilerin pozitif ayırımcılık diye adlandırılan bir prensip ile hak etmediği halde kadın milletvekili adaylarını seçilebilecek sıralardan seçime sokarak yüce meclise yollamasının tartışıldığını yazmıştık. O günden bugüne gelinen nokta 11.Cumburbaşkanı'nın Abdullah Gül olacağının kesinlik kazanması. Bana kalırsa Cumhurbaşkanlığı seçimi işi kapanmıştır. Memnun olmayanlar memnuniyetsizliklerini önümüzdeki genel seçimlerde ifade edebilirler. Seçmenin doğrudan cumhurbaşkanlığı seçimi ile bir ilgisi yoktur. Dolaylı olarak bu seçimin büyük seçmelerini (ki onlar milletcekilleridir, bu seçimde büyük seçmen rolünü oynarlar) seçerek demokratik hakkını kullanır. O bakımdan da TBMM seçimi çok önemlidir. Milletvekillerinin niteliği çok önemlidir. rnrnAçık olarak pozitif ayırımcılığa karşı çıkmıştım, Fransa'dan örnekler vermiştim, ayrıca da vekillerin mesleklerinden de söz ederiz, mesela Fransa meclisinde türkücü var mı Manken var mı İşçi var mı... diye sormuştuk. İşte sorunun cevabı: Fransız Parlementosu'nda hiç manken yok. Bu arada çalgıcı türkücü de yok, balet ya da violonselist de yok. Meclisin 573 vekilinden 115 adedi serbest meslek erbabı, 116 adedi mühendis ve eski yönetici, 81 adedi eski bürokrat, 72 adedi öğretim üyesi, 53 adedi iş sahibi patron, 8 adet gazeteci, 28 adet hizmet sektörü çalışanı, 21 adet köylü ve sadece 3 adet işçi mevcut. Gazeteciler işçilerden çok Meclis'te temsil edilmişler. Şimdi buradan şu anlaşılıyor: Siyasete giren meclise gidebiliyor. İşçilerin, köylülerin bu yönde girişimleri şehirli nüfus kadar yoğun olamıyor, belki de zamanı olamıyor ve demokrasinin bir özelliği siyasete zaman ayırabilen serbest meslek erbabı (çoğunluğu avukat ve doktorlar), yönetici, öğretim üyesi ve iş sahipleri halkı temsil etme hakkını kazanıyor.rnrnŞimdi kadın kotası mantığında gidersek, geleneksel olarak köylü kabul edilen Fransa'da en az 200 köylü milletveki lazımdır, seçmeninin en az % 50'si sol olan bu ülkede bir 200 işçinin de Meclise gitmesi gerekir, geri kalanını da patronlardan, hocalardan, mankenlerden filan kurmak lazımdır. Böyle kotalı motalı seçimlere kast seçimi denir. Her kast kendi temsilcilerini seçer ve yukarıya gönderir. Demokrasilerde bu tür yöntemler yoktur.rnTürkiye'nin ve Fransa'nın Cumhurreisleri belli oldu gibi şimdi sıra meclis seçimlerine geldi. Fransa seçimlerini haziran ayında, Türkiye'de kasım da yapacak. Bakın orası da ilginç. Fransa zaman kaybetmiyor, yeni başkanı ile hemen yeni meclisini kurarak işe koyuluyor. Buna karşı cevap olarak onlar yarı başkanlık sistemi diyebilirsiniz ama boşu boşuna altı ay sallanılmıyor. Türkiye'de de seçimleri eylül ayında yapmak en akıllıca iştir. Ayrıca da bütçenin maraton halinde tartışılmadan hazırlanmaması bakımından da önemlidir. Tabii, siz ne bütçesi onu zaten IMF hazırlıyor derseniz, o zaman Kasıma kadar eğlenebiliriz