• Gazete Makaleleri / Ekonomik Çözüm Gazetesi

  • AB'nin Zorlu İkilemi

  • Avrupa Komisyonu, Türkiye'nin üyelik sürecinde son bir yılda katedilen mesafeye dair değerlendirmelerini geçtiğimiz günlerde açıkladı. Raporda yine ifade özgürlüğü, asker sivil ilişkileri, azınlık hakları ve işkence gibi eleştiriler göze çarparken, reformların yavaşladığı biçiminde son dönemde iyice aşina olduğumuz eleştiriler tekrarlandı. Asıl mesele ise Avrupa Komisyonu'nun geçen yıl Türkiye ile müzakerelere başlarken ortaya koyduğu Kıbrıs ile Gümrük Birliği ya da limanların açılması konusundaki tutumudur. rnrnÖzellikle Kıbrıs konusunda, AB'nin genişlemesini, Doğu Akdeniz'deki güçler dengesini ve Türk-Yunan ilişkilerini bu kadar yakından ilgilendirdiğinden, bu sorunu, ancak topyekün bir paket içinde çözmek mümkün olabilecek gibi görünmektedir. AB genişlemesi ve Türkiye ile Yunanistan üzerinde çok önemli bir etkiye sahip olan Amerika Birleşik Devletleri'nin bu genişlemeyi desteklemekte oluşu, Kıbrıs sorununun çözümü için, Türkiye, Yunanistan, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri'nin topyekün harekete geçmesini sağlayabilir. Bu durumda, bu ülkelerin çıkarlarının bir hedef doğrultusunda birleştirilmesi ve birbiri ile ilişkilendirilmesi gereklidir ki, bu ilişkiyi de yine, Türkiye ve Kıbrıs'ın Avrupa Birliği üyeliği araclığı ile kurabilmek mümkündür. Bu durumda, Kıbrıs ile Türkiye'nin AB üyeliğini eşzamanlı olarak gerçekleştirmek, Türkiye'yi AB üyeliğinin gerektirdiği diğer koşulları yerine getirmek için harekete geçirirken, Kıbrıs sorununun çözümüne de katkıda bulunabilmesi muhtemeldir.rnrnKıbrıs sorununa kalıcı bir düzenleme için ortaya konacak olan herhangi bir çözüm önerisi, iki toplum arasında siyasal eşitliği kurması ve her iki kesiminde ekonomik ve sosyal durumlarında en azından gerileme ve bozulmaya neden olmaması gerekir. Bunların yanı sıra planın taraflara siyasal eşitlik, ekonomik ve sosyal durum gibi konularda ileriye dönük bazı garantileri de içermesi gerekir. Bunlar olmadan atılacak adımlar başarısız olacağı gibi daha büyük sorunları da beraberinde getirir. Kıbrıs, Doğu Akdeniz'de güvenlik ve istikrar açısından önemli bir konumdadır. Öncelikle Türkiye ve Yunanistan'ı ve hatta diğer bölge ülkeleriyle, bölge dışı ülkeleri de içine alacak bir istikrarsızlığın ortaya çıkması hiçbir ülkenin çıkarına değildir. Kıbrıs'ta, Türk ve Rum taraflarının siyasi eşitliğine dayalı bir çözüm olması halinde böyle bir yapıda, eğer bir çözüm bulunamazsa KKTC'nin varlığıyla söz sahibi, Orta Doğu ve Kafkasya enerji kaynaklarının uluslararası pazarlara taşınmasında önemli rol oynayan ve bölgesinde güvenlik üreten Türkiye AB için de stratejik bir değerdir. Böyle bir değer karşısında her iki tarafta kozlarını ve çıkarlarını iyi tayin etmeli bu ona göre kartlarını oynamalıdırlar.rnLimanların açılması konusu ile ilgili olarak, Türkiye'nin ileri sürdüğü gümrük birliğinin yalnızca sermayenin dolaşımını kapsadığı, limanlar ve havaalanları konusunun hizmetler sektörüyle ilgili olduğu ve Ek Protokol'ün söz konusu kısıtlamaların kaldırılması yükümlülüğü getirmediği yönündedir. Ancak bu görüşe iki temel eleştiri getirilebilir. Birincisi, söz konusu Protokol'ü yalnızca Gümrük Birliği Ek Protokolü olarak değerlendirip, tutum belirlemek doğru olmayacaktır. Ayrıca,Gümrük Birliği Rekabet Kuralları çerçevesinde, AB ve GKRY'nin bazı itirazları olabilecektir. Türkiye'nin özellikle uluslararası deniz taşımacılığında önemli bir paya sahip olan GKRY gemilerine uyguladığı kısıtlamaların, GKRY'nin pazarlara ulaşmasını engelleyeceği, bu durumun alış ve satış fiyatlarını GKRY açısından olumsuz etkileyeceği, ticarette diğer taraflarla eşdeğer işlemlere farklı koşullar uygulanması ile rekabet gücünün azalacağı gibi bir çok gerekçeyle Gümrük Birliği'nin iyi işleyişiyle bağdaşmadığı ve yasaklanmış olduğu gündeme getirilebilecektir. Yine AB, bu uygulamaların GKRY'nin çıkarlarını ciddi biçimde zedelediği veya zedeleme tehlikesi taşıdığı ya da dahili sanayiine zarar verdiği veya zarar verme tehlikesi taşıdığı takdirde uygun önlemleri alabilecektir bu da Türkiye ile Birlik arası gerilimlere yol açabileceği gibi ilişkileri de tıkanmasına sebeb olabilecektir.rnTürkiye ile AB'nin arasındaki bu zorlu ve gerilimli ilişki aynı zamanda ikisinin de menfaatine dönüşebilmesi için sorunların ve tıkanıkların her ikisinin de çıkarına göre şekil almasıyla gerçekleşebilir. Bir taraftan stratejik olarak çok önemli bir konuma sahip olan Türkiye diğer yandan uyum sağlama ve sorunların giderilmesi konusunda çok zorlu bir Türkiye bakalım AB bu ikilemden nasıl çıkabilecek...