Gümrük Birliği çerçevesinde devlet yardımları konusunun düzenlendiği temel madde Ortaklık Konseyi Kararı'nın 34 üncü maddesi olup,
bu maddeye göre, normal koşullarda bazı teşebbüslere ya da teşebbüs ayırımı yapılmaksızın bazı ürünlerin desteklenmesi amacıyla
verilen Türkiye ile Birlik arasındaki ticarete yönelik bütün devlet yardımları yasak kategorisine giriyor. Gerçekten de, verilen
yardımlarla rekabet genel prensipleri arasında açık bir çelişki bulunuyor. Şöyle ki, bazı işletmeler normal koşullarda ekonomik
yaşamdan, verimsiz iş görme alışkanlıklarından ötürü çekilmeleri gerekirken, yapılan devlet yardımları gerekçesi ile, suni olarak
ekonomik faaliyetlerini sürdürebilirler. Bu faaliyetler de genellikle , rekabetin temel hedefleri arasında yer alan optimal kaynak
kullanımının gerçekleşememesi ve aynı zamanda rekabetin nihai amaçlarından olan tüketicinin bol ve ucuz mal arasında tercih yapma
imkanını ortadan kaldırması ile sonuçlanır. rnrnAB mevzuatı ile getirilmek istenen de bu tür işletmelerin piyasalardan silinmesine
yönelik. Ancak, AB ile varılan anlaşma neticesi olarak getirilen devlet yardımlarına ilişkin yasak, diğer Birlik üye ülkelerinde
de olduğu gibi bazı istisnalar içeriyor. Örneğin tüketicilere verilen sosyal nitelikli yardımlar, doğal afetlerin ya da diğer
olağanüstü olayların neden olduğu zararları telafi etmeye yönelik yardımlar, Türkiye ile AB arasındaki ticareti etkilememesi
koşuluyla Türkiye'nin en az gelişmiş bölgelerinin ekonomik gelişmesine tahsis edilen yardımlar yasak kapsamının dışında
bırakılıyor. Ancak AB devlet yardımları konusunda oldukça hassas. Bu bağlamda, AB Hukuku, esas olarak devlet yardımlarına,
rekabeti ve ticareti olumsuz yönde etkilemediği ve Birliğin tümünün çıkarına olduğu durumlarda cevaz veren bir yapı arz ediyor.
Dolayısıyla yardım esasta yasak olup, istisnai durumlarda onay alınıyor. Söz konusu istisnai durumlar ise Topluluğu kuran
Antlaşmada sayılmış. Bunun dışında da Komisyon , bir dizi tüzük, direktif ve kararlardan oluşan ikincil mevzuat ile üye
devletlerin yardım uygulamalarını kontrol ediyor. Bu bağlamda Türkiye bir yandan uyguladığı yardımları AB kurallarına uygun hale
getirirken, öte yandan Komisyonun izleme ve denetim (monitoring and notification) ihtiyacını karşılayabilecek şekilde yeniden
organize olmak durumunda. Zira, rekabet ve devlet yardımları ile ilgili tüm yasal düzenlemeler ve mevcut uygulama kuralları
ülkemiz açısından bağlayıcı bulunuyor. Bu konuda Türkiye'nin işi azımsanamayacak kadar çok.