Türkiye'nin makro dengeleri göz önüne alındığında ve Dünya'daki globalizasyon hareketi içerisinde yer almak zorunluluğu hasıl
olduğunda, Türkiye'de özelleştirmenin ivedilikle yapılması gerekmektedir. Bu harekete karşı durmanın ülke menfaatleri açısından
sakıncalı bir durum yarattığı kuşkusuzdur. Bu konuda gerek siyasi irade gerekse kamuoyunda milli bir mutabakat oluşmuştur.Ancak
KİT'lerin özelleştirilmesinde esnaf ve sanatkar açısından ve ülkemizin varlığı ve milli menfaatlerimiz bakımından iki hususa
önemle dikkat etmek ve çözüm bulmak gerekmektedir:Birinci husus; özelleştirme sonucu bozulan istihdam yapısının diğer
yazılarımızda değinilen gerekçeler dikkate alınarak, esnaf ve sanatkar kesiminin doğal ekonomik dengesini değiştiren ve haksız
rekabet koşulları doğuran sonuçlar vermesinin önlenmesidir. Bugün için özelleştirme olgusunda kesinleşen başlıca veri Türkiye'de
gelecek bir iki yıl içerisinde 100-150 bin yeni esnaf ve sanatkarın ticaret dünyasına ilave olacağıdır.İkinci husus; bozulabilecek
istihdam ve mesleki dağılım yapısının özelleştirmelere paralel olarak dengelenmesi ve yeni istihdam alanları açılmasını sağlayıcı
programların özelleştirme ile aynı anda yürürlüğe konulmasıdır.Türkiye'de iyi programlanmış bir özelleştirme hareketinin ekonomiye
büyük ivme kazandıracağı kuşkusuzdur. Özellikle ihracatçı sektörler ve işletmelerine ciddi bir uluslararası rekabet şansı ve
avantajı verecektir. Özelleştirmenin makro dengelerde hızlı bir iyileşmeyi ortaya çıkaracağı ve doğrudan yabancı sermaye akımına
yol açacağı tartışılmaz olgular arasında gelmektedir.Ancak sosyal dengeleri kısa vadede bozması da çok muhtemeldir. Makro
dengelerdeki düzelme ise ancak orta vadede olumlu etkilerini gösterecektir. Bu ise yatırımlarda artışa neden olacak ve istihdam
yaratıcı etkiler gözlenecektir. Öte yandan sosyal dengelerdeki kısa vadeli bozulma ve orta vadeli olumlu etkiler bir dizi ciddi
sorunu da beraberinde taşımaktadır: İyi planlanmış özelleştirme hareketlerinde bile bu zamanlama uyuşmazlığı mevcuttur. Bu
dilemmanın aşılmasındaki temel strateji, özelleştirme programına paralel yürütülecek destek programlarının ciddi bir biçimde
hayata geçirilişine bağlı kalmaktadır. Destek programlarının yürürlüğe konulamaması durumunda ortaya çıkacak sosyo-ekonomik
sorunlar siyasi irade üzerinde etkisini gösterecektir. Bu durumda da özelleştirme konusundaki kararlılıktan tavizler verilirken,
özelleştirme etrafında oluşan milli mutabakat hızla eriyecek ve yerini özelleştirme karşıtı lobilerin doğuşuna
bırakacaktır.Türkiye, özelleştirme hareketi içerisine girerken gümrük birliğini de tamamlamaktadır. Özelleştirmenin getireceği
bazı olumsuzlukları giderirken, Topluluk normlarına uygun hareket etmek durumundadır. Bu durumda da özelleştirme ile birlikte
yürütülecek destek programlarının (örneğin, istihdam yaratıcı teşviklerin) Topluluk mevzuatına uygun olarak düzenlenmesi
gerekmektedir.Söz konusu ortamda esnaf ve sanatkarın özelleştirmeden ötürü uğrayacağİ kayıpların karşılanması amacıyla
uygulanabilecek teşvik esaslı mali yardımlar özelleştirmeye destek programı çerçevesinde Avrupa Topluluğu ve GATT hükümlerine
uyumlu olarak düzenlenmek durumundadır.Türkiye'de Özelleştirme Programı'nın başarıya ulaşması için her kesim gücü oranında
özveriye hazır olduğunu açıkça beyan etmiştir. Ancak bu programın sadece bir kesimin üzerine adeta yıkılması ileride tamiri güç
sorunları da beraberinde getirecektir. İşte bu nedenle özelleştirmeden elde edilecek gelirlerin bir destek programı dahilinde etki
altında kalacak kesimlere yüklerine doğru orantılı olarak dönmesi ve ortaya çıkacak geçici uyumsuzlukların hızla giderilmesi ilk
gelecek Hükümet'in özelleştirme programının temel öğesidir.