• Gazete Makaleleri / Ekonomik Çözüm Gazetesi

  • Teknoloji Transferinin Önemi ve yasal düzenlemesi

  • 19. yüzyıl içinde gelişen endüstrileşme kavramı ile birlikte tarım toplumundan sanayi toplumuna doğru hızlı bir geçiş yaşandı. Bu gelişme neticesi olarak teşebbüsler doğdu ve işte tam bu noktada büyüme olgusuyla da birlikte gerçek anlamda rekabet kendini göstermeye başladı. Yirminci yüzyıl sonlarına kadar zaman zaman savaşlarla çöken ama sonrasında yeniden yapılandırılan sanayiler ekonomik büyüme ve güç kavramının en temel simgesi olmaya devam etti. Günümüzde ise, küreselleşme ve milenyumla birlikte gelen ve ne zamana kadar devam edeceği tahmin bile edilemeyen bilgi çağı ile birlikte teknolojiyi keşfeden iş dünyası bilgisayar ve internet kullanımı ile birlikte sonsuz sayıda yenilik ve kolaylıklara kendini adapte etmeye çalışıyor. rnrnAslında firmaların kendilerini teknolojiye uyarlamaları son derece önemli, özellikle de üretim yapanların. Zira üretim teknikleri her geçen gün gelişmekte ve yeni teknikleri uygulamayanlar geride kalmakta ve her yönden zarar etmekteler. Modern tekniklerle üretim yapmanın sonsuz faydası var. Öncelikle, üretimde gelişmiş tekniklerin kullanılması zamanın da daha verimli şekilde kullanılmasını beraberinde getiriyor. Bu da daha az zamanda daha çok üretim anlamına geliyor. Bu tekniklere yatırım yapmak ise bu işin maliyet yönü olup, firma tarafından yapılan bu harcamalar yüzen maliyet dediğimiz, firmanın faaliyetine herhangi bir sebeple son vermesi durumunda karşılığı alınamayan yani likiditesi mümkün olmayan maliyetler. Bu sebeple bu tür kalemler nitelikle itibariyle firmaların aynı zamanda gözünü korkutuyor. Ancak görülen o ki, uzun vadede bu yatırımların karşılığı fazlasıyla alınmakta olup hatta kriz dönemlerinde bile teknoloji sahibi teşebbüsler üretimlerine devam edebiliyorlar. rnrnTeknolojik yeniliklere adaptasyonun ikinci faydası ise sahip olunan teknolojiyi çeşitli hukuki vasıtalarla başka üreticilere aktarabilme imkanıdır ki, buna literatürde teknoloji transferi deniyor. Buna göre daha önce örneği görülmemiş o sektöre özgü üretim tekniklerini bulan ve uygulayan teşebbüs bu uygulama ve teknikleri patent ve know-how lisans anlaşmaları yoluyla başka teşebbüslere aktarabiliyor. Bu yolla kullandırıcı firma bir yandan kazanç sağlamakta diğer taraftan da mevcut bilgilerin sektörde yaygınlaştırılması yoluyla rekabet artmakta ve bundan tüketici de fayda sağlamaktadır. Bu sebeplerledir ki kullandırıcı firma tarafından kullanıcı firmaya yönelik olarak ilgili transfer sözleşmeleri ile getirilen rekabete yönelik çoğu kısıtlama, bu konuda AB mevzuatına giren yeni Tüzük kapsamında grup olarak muafiyete tabi tutulmuştur. Türkiye'de maalesef bu mevzuat bulunmamaktadır. rnrnÖte yandan 1/95 Sayılı Ortaklık Konseyi Kararı'nın (halk arasında Gümrük Birliği Anlaşması şeklinde anılan Karar) 39uncu maddesi sözkonusu uyumu öngörmektedir. Hatta Bakanlar Kurulu tarafından resmi gazetede 2004 yılının haziran ayında yayımlanan Ulusal Program'da mezkur düzenlemenin 31 Aralık 2004 tarihine kadar yapılması öngörülmüştü. Bir an önce yetkili mercinin bu tebliği çıkartması gerekiyor. Zira gümrük birliği yükümlülükleri yerine getirilmeden tam üyelik müzakerelerinin başlamas mümkün değildir.