• Gazete Makaleleri / Finansal Forum Gazetesi

  • Teşviklerin İzlenme ve Denetlenmesi Meselesi (III)

  • Türkiye'de devlet yardımlarının izlenme ve denetlenmesinin Rekabet Kurulu tarafından yapılması zarureti üzerine tüm kesimlerin hemfikir olduğu artık süphe götürmez olgular arasında yer almaktadır. Nitekim Avrupa Birdliği'ne aday ülkelerde de bu izleme ve denetleme işi rekabet otoriteleri tarafından yapılmaktadır.rnÇek Cumhuriyeti'nde Rekabetin Korunması Ofisi Çek Cumhuriyeti'ndeki hem rekabet hem de devlet yardımları konularından sorumludur. rnEstonya'da Maliye Bakanlığı bünyesindeki Rekabet ve Devlet Yardımları birimi devlet yardımları konularından sorumludur. Görüldüğü gibi rekabet ve devlet yardımları aynı birimi ilgilendirmektedir. Ancak Maliye Bakanlığı bünyesinde olduğundan özerk kabul edilmemektedir.rnLitvanya'da ise Rekabet Konseyi hem rekabet hem de devlet yardımları konularından sorumludur. rnPolonya'da Rekabetin ve Tüketicinin Korunması Ofisi hem rekabet hem de devlet yardımları konularından sorumludur. Burada tüketici meseleleri de rekabet otoritesine bağlanmıştır. Bu uygulama çok yanlış ve ilgisiz bir deneyim olarak tartışılmaktadır.rnRomanya'da Rekabet Konseyi rekabet konularında karar alma ve soruşturma organı olup, Devlet yardımlarının denetlenmesinden de sorumludur.rnSlovakya'da Anti Tekel Ofisi rekabet konularından sorumludur. Devlet Yardımları Ofisi ise devlet yardımları konularından sorumludur. Slovakya örneğinde benim savunduğum fikrin tersine iki ayrı kurum olduğu görülmektedir.rnGörülmektedir ki, büyük bir çoğunluk ile teşviklerin denetimi işi rekabet otoriteleri tarafından yapılmaktadır. rnAvrupa Birliği ile olan ortaklık hukukumuz böyle bir denetimi emretmektedir. Türkiye'nin ekonomik menfaatleri zaten böyle bir denetimi gerektirmektedir. Eşit olarak dağıtılmayan teşviklerin işletmeler arasında rekabeti bozduğu özel sektörün uzunca bir süredir yakındığı bir konudur. Burada Avrupa Birliği istiyor diye değil ama kendi kendimize bir düzen getirmemiz gerekiyor şeklinde düşünürsek istediğimiz sonuca daha rahat uzanabiliriz. Ancak önümüzdeki düzgün işleyen yegane model AB modelidir. İşte bu modeli alıp ülkemizin koşullarına uygun olarak Avrupa Birliği'den tercüme kopya etmeden uygulamamız gerekiyor.