Avrupa'da havaalanlarında yer hizmetlerinin özelleştirilmesi halen devam eden bir süreçtir. Bu son 10 yıllık özelleştirme furyası
AB ülkeleri arasında son zamanlarda rekabeti iyice kızıştırdı. Fiyatların düşmesine, arz ve talepin artmasına yol açtı. Ayrıca,
ulusal havaalanlarının yeniden yapılanmasını sağladı. Bunlara ek olarak şirketler arasında birçok birleşme ve devralma yaşandı;
işbirliği imkanları geliştirildi, bununla beraber yine pazar dinamiği olarak iflaslar ve yeniden yapılanmalar yaşandı. Tüm bunlar
özelleştirme sürecinin meyvelerini verdiğini ve taşların bir şekilde yerine oturmaya çalıştığını göstermektedir. Tüm bu gelişmeler
üzerine ise 11 Eylül olayları ise iyice gözardı edilen güvenlik vidalarının biraz daha sıkılaştırılması hususunu da gündeme
getirdi.rnAncak bu rekabet ortamında havaalanlarının altyapısının bazı durumlarda yetersiz kaldığı da gözden kaçmıyor.
Özelleştirmeden sonra havaalanlarının daha da kalabalıklaşmasından dolayı özellikle pazara yeni giren firmalara uygun saatlerde
kalkış izinleri (slot) verilmelidir. Bu konuyu kapsayan, Komisyonun girişimleri sonucunda, verilecek kalkış izinlerinin yarısının
pazara yeni girenlere ayrılmasına karar verilmiştir. Hakim durumda olan şirket birleşmeleri takip edilmelidir. Örneğin Almanya ve
İskandinavya arasında bariz bir hakim pozisyona sahip olan Lufthansa Havayolları ve SAS Havayolları hakkında Komisyon kısıtlayıcı
tedbirler almıştır. Aynı durum Atlantik ötesi uçuşlar içinde sözkonusu olmuştur. rnÖzelleştirmeden önce uçuşlar ikili anlaşmalar
çerçevesinde ulusal havayollarıyla yapılmaktaydı. Havayolu şirketleri ve havaalanları ulusal yetkililerle çok yakın ilişkiler
içerisindeydi. Ancak halen sektöre ilişkin kararların ulusal yetkililerce alındığını ve bu kararların rekabeti etkilediği
düşünülürse, şirketlerin karlılığının ulusal çıkarlarla çakıştığı ortaya çıkar. Böyle bir durumda diğer havayolları şirketlerinin
eşit şartlardan yararlanamaması Antlaşmanın 82. maddesine yani Hakim konumun kötüye kullanılmasına girer.rnŞöyle açıklayayım:
Havaalanlarında rekabet hukuku açısından doğal olarak bir hakim durum söz konusudur, bu yüzden Komisyon havaalanlarının
işletmesine dair ciddi tedbirler alır. Nitekim Komisyon tarafından verilen ve benim de bu yazımda bir kısmına yer verdiğim
kararlar, kurumun konuya gösterdiği hassasiyeti kanıtlıyor. Havaalanlarında altyapıyı sağlayan şirketler ve hizmet sağlayıcı
şirketler hakim durumlarını kötüye kullanmamalıdır. Topluluk içi seferler ile iç hat seferleri arasında iniş ücretleri farklı
olmamalıdır.rnHavaalanlarına iniş bedelleriyle ilgili bir vakada Belçika'daki Zaventem Havaalanına inişlerde Sabena şirketinin
kayırıldığını belirleyen Komisyon, bu durumu yasakladı. Aynı şekilde Portekiz ve Finlandiya'da iniş ücretleri konusunda iç hat
seferleriyle dış hat seferlerinin farklı ücretlendirildiğini belirleyen Komisyon, bu eylemleri yasakladı. İç hatlar için iniş
bedelleri Finlandiya örneğinde %'de 60 ve Portekiz örneğinde %'de 40 daha ucuzdu. Üye devletler tutumlarını destekleyecek bir
ekonomik sebep (ekonomik gelişme sağlanması gibi) gösteremediler. Ancak, Finlandiya'da havaalanından kaynaklanan bir durum söz
konusu iken, Portekiz'de devletin yönlendirmesi söz konusu.rnHizmetlerin kalitesi de ayrımcılık yaratabiliyor. 1996 yılında
Komisyon, Paris Havayolları Şirketinin verilen hizmetlerin kalitesi bakımından AirFrance grubunu kayırdığını belirledi. Orly
Havaalanının daha modern olan batı terminalinin münhasıran Air France tarafından kullanılmasını ve diğer şirketlerin eski güney
terminalini kullanmasını kararlaştırılmıştı. Güney terminali bu durumda yükü kaldıramaz oldu. Sonuçta Komisyon, verilen
münhasırlığın kaldırılmasını ve güney terminalinin yenilenmesini istedi. rnAtina Havaalanı'nda ise, şirketler havaalanı
yetkililerinin yer hizmetleri konusunda Olympic Havayollarını kayırdığı yönünde şikayette bulunmuşlar. Bu hizmetler yetersizmiş ve
ücretleri de belirsizmiş. Komisyon da Yunan Hükümeti'nden yabancı şirketlerce kullanılan havaalanının tadilata sokulmasını,
istihdamın arttırılmasını, Olympic şirketine bir rakip yaratılmasını ve şeffaf ve maliyet üzerinden hesaplanan bir tarife
uygulanmasının istemiş.rnTüm bu örneklerden anlaşılıyor ki; havaalanı yetkililerinin ya da devlet yetkililerinin karar alırken
havaalanını kullanan havayolları şirketleri arasında ayrımcılığa yol açacak durumlara sebebiyet vermemesine özen
göstermelidir.rnYarınki yazım ise yine havayollarıyla bağlantılı olarak güncel bir konu olan IATA tarife Konferanslarına yönelik
AB grup muafiyeti tüzüğünün süresi uzatılarak yenilenmesine ilişkin olacak.