Avrupa Birliğinde 1 Ekim 2002 tarihinden 2010 yılına kadar otomobil dağıtım ve servis hizmetlerine yönelik rekabet kurallarını
düzenleyecek olan yeni tüzük malum AB Komisyonu tarafından kabul edildi ve bu hafta başından itibaren de gerek Avrupa Birliği
gerekse Türkiye'deki otomotivciler bu yeni düzenlemelerden ne kadar hoşnut olmadıklarını ifade etmeye başladılar. Peki acaba bu
hoşnutsuzluğun kaynağı ne idi Acaba 30 Eylül 2002'de uygulamadan kalkacak olan mevcut tüzük neyi başaramamıştı da yerine yeni bir
grup muafiyeti tüzüğü geldi Bugün bu sorulara cevap arayacağız.rnÖncelikle ifade etmekte fayda var mevcut tüzük değişikliğinin ilk
habercisi eski tüzüğün ta kendisi. Tüzüğün içerisinde madde olarak belirtilmiş bu husus. Bu aşamayı geçelim. Pekala, tüzüğün bu
denli köklü bir değişikliğe tabi olacağının haberi ilk ne zaman gelmiş idi Söyleyeyim:daha 2000 yılının Aralık ayında Komisyon bir
rapor yayınlayarak mevcut uygulamanın ne kadar amacından uzak kaldığını açıklamıştı.rnİşte bu rapor daha o dönemlerde otomotiv
sektörünün 2002 yılından sonra tabi olacağı yeni mevzuat ortamının ne tür unsurlar içereceğine ilişkin ipuçlarını
barındırmaktaydı.Zaten eski uygulamaların yürürlükte kaldığı süre içerisinde motorlu taşıt üreticilerine karşı açılan davalar, bu
uygulamaların esaslı amaçlarından birisi olan tüketici haklarının korunmasının bütünüyle yerine getirilememiş olduğunu açıkça
göstermekteydi.rnYine mevcut düzenlemeler ile, bayilere ve satış sonrası hizmet sağlayıcılarına ekonomik faaliyetlerinde hareket
özgürlüğü sağlama ve ticari bağımsızlıklarını koruma hedeflerine ancak sınırlı ölçüde ulaşılabilmişti. Oysa bunlar mevcut
uygulamanın yasalaştığı 95 yılında Komisyon'un en önem verdiği hususlar idi.rnKomisyon'un mevzuat değişikliğine gitme
sebeplerinden bir diğeri de, üreticilerin, birçok markayı satan araba mağazalarını reddetme eğilimine girmeleriydi. Bu da doğal
olarak, yeni motorlu taşıt dağıtım kanallarının gelişmesine engel olmaktaydı. Süpermarketlerin motorlu araç satmak girişimi ise
üreticilerin düzenli şekilde mal tedarik etmemesi yüzünden bir türlü başarılı olamıyordu. rnTüm bu hususlar değerlendirildiğinde
mevcut uygulamanın istenilen hedeflerden bir çoğuna ulaşamadığı görülmekte. Aslında bu özellikleriyle, Tüzük artık Ortak Pazarın
oluşumuna da bir katkıda bulunmamakta. rnAnlaşılan yeni grup muafiyeti tüzüğü dağıtım ağının sağlıklı çalışması ve tüketicilerin
bundan azami faydayı sağlaması açısından hedefi aşkın bir şekilde daha katı kurallar getiriyor. Bence Komisyon, tüketicinin
uğradığı mağduriyetin faturasını başta üreticilere ve daha ılımlı olarak da dağıtım şebekelerini oluşturan bayilere kesmekte.