Avrupa Birliği yolunda çıkartılan uyum paketinin içeriğini bir kez daha hatırlamak üzere incelememize devam ediyoruzrnVakıflar
Kanununun birinci maddesindeki değişiklikle çok uzun süredir bir sorun teşkil eden Türkiye'deki azınlıklara ait cemaat
vakıflarının taşınmazları konusu çözüme kavuşturulmakta ve bu suretle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 14. maddesindeki
ayırımcılık yasağı ile Ek 1 nolu Protokolün 1. maddesindeki mülkiyetin korunması hükümleriyle uyum sağlanmıştır. Bu çerçevede,
Katılım Ortaklığı Belgesi'nde yer alan Tüm bireylerin, herhangi bir ayırım yapılmaksızın ve dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi
görüş, felsefi inanç ve dinine bakılmaksızın tüm insan hakları ve temel özgürlüklerinden tam olarak yararlandırılmasının temini
beklentisi karşılanmaktadır. Böylece, Ulusal Programda yer alan Ülkemizde yaşayan ve Türk vatandaşı olmayan gayrimüslim kişilerin
de mensup oldukları dinin vecibelerini yerine getirmelerinde ve kendileriyle ilgili diğer uygulamalarda gerekli pratik
kolaylıkların kamu düzeninin korunmasına ilişkin mevzuatımız çerçevesinde geliştirilmesini sağlayacak tedbirlerin alınması
taahhüdüne paralel değişiklikler de gerçekleştirilmiş olmaktadır.rnrnVakıflar Genel Müdürlüğü'nün Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararname Ek Madde 3'deki değişiklikle, yabancı ülkelerde kurulmuş olup, Türkiye'de şube açmış ve açmak arzusunda
olan vakıfların faaliyetlerine ilişkin düzenlemeler getirilmektedir. Bu sayede, bir süredir yabancı vakıfların Türkiye'deki
faaliyetleri açısından eksikliği hissedilen hukuki dayanak sağlanmış olmaktadır. rnrnHukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu 445, 448 ve
Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu 327 ve 335 maddelerinde yapılan değişikliklerle hukuk ve ceza davalarına ilişkin olarak, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi kararları ışığında muhakemenin iadesi imkanı getirilmektedir. Bu sayede, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
içtihatlarının doğrudan hukuk sistemimize yansıtılması mümkün olabilecek ve insan hakları ihlallerine ilişkin tashih imkanları
güçlendirilmiş olacaktır. Bu çerçevede, Katılım Ortaklığı Belgesi'nde yer alan Tüm insan hakları ihlallerine ilişkin tashih
imkanlarının güçlendirilmesi beklentisi karşılanmaktadır. rnrnRadyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun 4/I,
4/f, 4/v ve 26 maddelerindeki değişiklikler esas itibariyle; Kanunun 4/I maddesi değişikliğiyle, Türk vatandaşlarının günlük
yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerde de yayın yapılmasının önündeki hukuki engeller kaldırılmakta
ve yayın imkânı güvence altına alınmıştır. Bu yayınların çerçevesinin RTÜK tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle belirleneceği
düzenlenmektedir. 4/f ve 4/v değişiklikleriyle yayın ilkeleri arasında yer alan ve çok eleştirilen Kamu çıkarlarının gerektirdiği
durumlar dışında kişilerin özel hayatının yayın konusu yapılmaması ifadesi ve muğlak bir ifade olan karamsarlık, umutsuzluk,
kargaşa ve şiddet eğilimlerini körükleyici ifadeleri madde kapsamından çıkartılarak özel hayatın gizliliğine ve ifade özgürlüğünün
genişletilmesine yönelik olarak düzenlemeler yapılmaktadır. 26. madde değişikliğiyle de yeniden iletim konusu açıklığa
kavuşturularak, Avrupa Sınırötesi Televizyon Sözleşmesine uyum sağlanmaktadır. Bu çerçevede, Katılım Ortaklığı Belgesi'nde yer
alan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesiyle uyumlu olarak, ifade özgürlüğüyle ilgili hukuki garantilerin
güçlendirilmesi beklentisi karşılanmaktadır. Böylece, Ulusal Programda düşünce ve ifade özgürlüğü bağlamında yer alan RTÜK
Kanunu'nun gözden geçirilmesi taahhüdüne paralel değişiklikler de gerçekleştirilmiş olmaktadır.