Haklı bir bayram havası esiyor. Meclisin gösterdiği kararlılık AB yolunda büyük bir engelin aşılmasını sağladı. Ancak, unutmamak
gerekir ki daha gidecek yolumuz var. İki gündür gözlemlediğim bir hava var: artık herkes sıranın Brüksel'de olduğunu, Türkiye'nin
elinden geleni yaptığını ve AB tam üyeliğimizin artık neredeyse kazanılmış bir hak olduğunu ifade ediyor. Bu çok yanlış bir
motivasyondur ve sonunda hayal kırıklığı yaşatabilir. Hem de bu hayal kırıklığı sadece bu lafları sarfedenleri değil, tüm bir
halkı etkisi altına alır. Bunu çoktan hisseden AB kurumları ise şu anda yapacakları açıklamaların dozunun ne kadar önemli olduğunu
biliyor. Ama gelin görün ki onlar da sırf Türkiye'nin motivasyonu için gerçekleri saklayacak değiller. Bir tarafta daha yapılması
gereken bir sürü ödev, diğer tarafta ise gerçekten taktir edilmesi gereken bir performans Öncelikle bir hususun açıklığa
kavuşturulması lazım: Sıra hiçbir zaman AB'ye gelmeyecek. Sıra her zaman Türkiye'de olacak. Türkiye üzerine düşenleri yaptıkça AB
süreci de tıkır tıkır işleyecek.rnŞimdiye kadar gerçekleştirilenlerin ne kadar bir "takvimi" gündeme getireceği şüpheli bence. Bu
açıdan bakıldığında Türkiye'ye bir tarih verileceği fikrine kilitlenmek biraz hata olur gibi geliyor. Gelin bakalım tamamen siyasi
platformdaki Kıbrıs sorunu'na. Sihirli bir el mi çözecek bu sorunu Bilinmez Belki de Gelin isterseniz ekonomik göstergelere.
Önümüzde dağ gibi bir tarım sektörü uyum çalışmaları var. Hafta sonu Claudia Roth sadece tarım sektörüne ve Türkiye'nin bu
konudaki ödevlerine değindi. Bunun yanı sıra, şu anda benim aklıma gelen önemli bir husus da devlet yardımlarının kontrolü ve
takibine ilişkin düzenlemeler. Daha bu hususta somut bir adım atılamadı. Hepsini bir kenara bırakın, ekonomik ve parasal birliğin
son aşamasına geçiş için Maastricht Kriterleri'ne eninde sonunda uyulması gerekiyor. Bu sizce kaç yıl alırrnAmacım karamsar olup
şevk kırmak değil Amacım işin senteden çıkmasına engel olmaya çalışmak ve daha yapacak çok şeyimizin olduğunu hatırlatmaktır. Ne
mutlu ki tüm bu yapacaklarımız zaten Türkiye'nin bir refah ülkesi olmasına yardımcı olacak şeylerdir.