AB genişleme süreci içerisinde aday ülkelerin rekabet mevzuatına uyumu büyük önem taşımakta. Nitekim, rekabetçi bir pazar
ekonomisine sahip olmanın yolu AB'ye uyumlu çağdaş rekabet mevzuatlarından ve düzgün işleyen bir rekabet otoritesinden geçmekte.
Komisyon'da aday ülkelerin rekabet hukuku konusundaki mevzuat uyumu ve faaliyetlerini çok yakından incelemekte. Mevcut durumda ise
aday ülkelerden Estonya, Litvanya, Letonya ve Slovenya'nın AB kriterlerine en uyumlu ülkeler olduğu anlaşılıyor. Bulgaristan,
Kıbrıs, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Malta, Slovakya, Polonya ve Romanya ise henüz uygulama birliğini sağlayamadılar. rnAslında
Komisyon'un şu anda en çok dikkat çektiği ve aday ülkelerden mutlaka istediği husus devlet yardımlarına ilişkin mevzuat ve
uygulama birliğinini sağlanması. Nitekim, şayet doğrudan yabancı sermaye girişi istiyorsanız devlet yardımlarına ilişkin çağdaş
bir mevzuata da sahip olmanız gerekir. Kimse parasını kuralsız topraklarda batırmaya meraklı değil. Türkiye'nin de mevcut sorunu
bu değil mi AB'de, bu kapsamlı genişleme neticesinde tek pazar entegrasyonunu sağlayabilmek için tüm aday ülkelerin AB devlet
yardımları mevzuatına uymasını istiyor. rnAslında aday ülkelere tam üyelik takvimi belirlenmesinin akabinde bu ülkelere inanılmaz
bir yabancı sermaye akını da başladı. Bu çok doğal, nitekim takvim demek neredeyse tam üyelik demek. Bu açıdan bakıldığında ise
Komisyon'un aday ülkeleri rekabet ve devlet yardımları konularında bu kadar sıkıştırması mevcut AB üyesi ülkelerden gelen
yatırımların mevzuat açısından daha güvenli bir ortama kavuşması için kaçınılmaz. rnBurada dikkatle üzerinde durulması gereken bir
husus da AB genişlemesinin tam da AB rekabet kurallarının yeniden gözden geçirildiği bir reform dönemine rastlaması. Neredeyse
öyle bir zamanlama ortaya çıkacak ki, aday ülkeler tam üye olduğunda AB rekabet reformu da şekillenerek yürürlüğe girecek. Bu
durumda da aday ülke rekabet otoriteleri kendilerini büyük bir sistem içerisinde ve yepyeni yetki ve görevlerle donanmış bir halde
bulacaklar. Bu şoku atlatmak için ise aday ülke rekabet otoriteleriyle Komisyon arasında çok kapsamlı işbirliği çalışmaları
yapılıyor. Karşılıklı uzman değişiklikleri yapılıyor ve ortak eğitimler düzenleniyor. Açıkçası yoğun bir trafik var. rnTürkiye'nin
durumu ise bence pek de farklı değil. Kendisine tam üyelik takvimi verilsin veya verilmesin Türkiye, AB ile her türlü mevzuat
uyumunu bir an önce tamamlamak zorundadır. Tabi şayet yabancı yatırımların artması gerçekten isteniyorsa, mutlaka devlet
yardımlarına ilişkin düzenlemelerin gündemin en başına oturtulması gerekiyor. AB bu konudaki eksiğimizi çok yakında yüzümüze
vuracak ve hesap soracak. Benden söylemesi