Daha önce İskandinav ülkelerinde uydu yayınları konusunda çıkan anlaşmazlıklardan ve Komisyon nezninde görülen davalardan size
bahsetmiştim. Komisyon uydu yayıncılığı alanında patlama yaşanan 1998 yılı sonlarında ve 1999 yılında ilgili pazarları uydu yayını
kapasitesi olan birkaç bildirimi değerlendirdi. Bu bildirimler aynı zamanda iki büyük birleşme vakası ile olan bağları dolayısıyla
da önem kazanıyordu: Telia/Telenor vakası ve NSD vakası.rnrnİlk birleşmenin tarafları, Kuzey Ülkelerinin en önemli uydu yayını
kapasitesi sağlayıcısı olan Telenor, bir ücretli kanalın hissedarı, ve son olarak da Telia idi. Telia çok büyük bir kablo
operatörünün sahibiydi ve o zamanlar diğer uydu yayını kapasitesi sağlayıcısı olan NSAB'dan önemli miktarda kapasite kiralamıştı.
Komisyon, bu iki birleşme vakasının değerlendirilmesinde daha önce bildirimlerden kazanılan bilgilerden yararlandı. Özellikle uydu
yayını kapasitesi ve ücretli televizyon kanalları konusunda geniş bir bilgi sahibi olmuştu.rnrnİkinci birleşme vakasında ise
ücretli televizyon kanalı sektörüyle alakalı birçok taraf bulunuyordu ve Komisyon 1995 yılında birleşmenin Kuzey Ülkelerindeki
uydu yayını kapasitesi pazarını rekabete kapatacağını ve ücretli televizyon kanalı ve kablolu televizyon pazarlarında ve bunlarla
ilgili hizmet pazarlarında rekabeti önemli ölçüde bozacağını belirterek başvuruya izin vermedi. NSD vakası benzer durumlar için
emsal oluşturdu. Eğer yapılacak bildirimin tarafları NSD vakasına benzer şekilde bir uydu yayını kapasitesi sağlayıcısı, bir
ücretli televizyon kanalı operatörü ve bir kablolu televizyon operatörü ise birleşmenin aynı amaçla kurulması halinde yine
Komisyon engeline takılacağı ortaya çıktı. Komisyon tüm bu vakaları birarada değerlendirdiğini açıkladı ve başkalarının da benzer
girişimlerde bulunmasını önlemek amacıyla Avrupa Birliği Resmi Gazetesi'nde yayınladı.rnrnİskandinav Ülkelerindeki sorunun asıl
kaynağı bütün bu bölgede yalnızca iki tane uydu yayını hizmeti veren şirketin ve yine yalnızca iki tane ücretli televizyon
operatörünün bulunması. Bu durumda söz kunusu tarafların birleşmesi açık bir hakim durum yaratacaktı ve potansiyel rakiplerin
pazara girmesini engellemek suretiyle rekabet engellenecekti. Bu kararları dikkate alan diğer girişimler Komisyon'un içtihatını
göz önüne alarak başvurularını buna göre yaptılar. Komisyon da haklı bir gerekçesi olan ve yukarıda bahsettiğimiz vakalardaki
koşulları gerçekleştirmeyen başvurulara izin verdi.