Geçtiğimiz Cuma günü Avrupa Birliği'nde spor sektörüne Rekabet Hukuku çerçevesinde nasıl yaklaşıldığını inceliyorduk. rnrnMeşhur
bir Bosman kararı vardır. Adalet Divanı'nın verdiği bu karara göre FIFA'nın takımların yabancı oyuncu transferine kısıtlama
getirmesi Ortak Pazar'a aykırı bulunmuştu. Biliyorsunuz Ortak Pazar içerisinde istihdamın serbest dolaşımı mevcut. Gerçi
federasyonlar bu kararı pek yerinde bulmuyor ve oyuncu altyapısı yetişmesinin engellediğini savunuyorlar.rnrnKeyfi bonservis
bedeli belirleme üzerine kurulu transfer sisteminin değişmesi gerektiği ve sezon içi-sezon sonu ayrımı yapılmaksızın transferlerin
maliyet hesapları üzerine kurulan bir sistemle gerçekleşmesi gerektiği savunulan bir diğer husus. Bu konuda FIFA ve diğer
federasyonlarla görüşmeler sürüyor.rnrnRekabeti engelleyici özelliği olan ancak sporun sosyal ve kültürel boyutu açısından izin
verilen eylemlerde, güdülen amaca uygunluk ilkesi aranıyor; yani bu amacın ötesine geçilmemesi isteniyor.rnrnYayın hakları ise en
önemli konu olarak görülüyor. Spor müsabakalarının bu açıdan üç önemli özelliği var: naklen yayının önemi, ikame olanağının
olmaması ve federasyonların münhasır yetkilerden kaynaklanan gücü.rnrnKomisyon ancak üye ülkeler arasındaki ticareti etkileyen bir
durum söz konusu olduğunda müdahale ediyor. Yayın haklarının münhasıran satılması rekabeti engelliyor, izleyicilerin tercih hakkı
kısıtlanıyor. Bu şekilde fiyatlar sabitleniyor, yayın hakları paket halinde satıldığından yayıncıların pazar konumları güçleniyor.
Ulusal rekabet kurumları giderek bu hakların toptan değil bireysel olarak satılmasından yana tavır alıyor.rnrnAncak yayın
haklarının alınabilmesi güç olduğunda yayıncıların ortak girişimlerde bulunmasına müsaade ediliyor. Kamu yararının korunması
açısından tekelciliğin önlenmesi amaçlanıyor, üye ülkeler kimi müsabakaların ücretsiz yayınlanmasını talep
edebiliyorlar.rnrnTürkiye bu konuların hiçbirisine yabancı değil. Basketbol milli takımı, Galatasaray gibi takımlarımızın
başarıları sürdükçe yayın hakları ücretli televizyonların en önemli silahı olarak önemini korumaya devam edecek. Avrupa'dan
öğrenmemiz gereken ise kamu yararı ilkesini benimsemek.