• Gazete Makaleleri / Finansal Forum Gazetesi

  • Kopenhag kriterleri ve Türkiye (II)

  • Dünkü yazımızda Kopenhag kriterleri karşısında Türkiye'nin tam üyelik sürecini değerlendiriyorduk bugün devam ediyoruz.rnKomisyon, ikinci ekonomik kriter olan "Birlik içerisindeki rekabet baskılarına ve pazar güçlerine karşı koyma direncine sahip olma"nın da şu temel kriterler bağlamında değerlendirildiğini belirtiyor:rn- iktisadi birimlerin isabetli kararlar alabilmesi için gerekli olacak seviyede makro-ekonomik istikrara sahip olan işler durumda bir pazar ekonomisini tesis etmiş olmak,rn- yeterli miktarda ve makul maliyetli insan ve fiziki kaynağa sahip olmak; altyapının tamamlanmış olması (enerji arzı, telekomünikasyon, taşımacılık vb.) ve bu hususlara yönelik eğitim ve araştırmanın geliştirilmesi,rn- devlet politikalarının ve mevzuatların, rekabetçi yapıyı (ticaret politikalarını, rekabet politikalarını, devlet yardımlarını ve KOBİ'lere yardım gibi hususları kullanarak) ne oranda destekledikleri,rn- ülkenin genişlemeden önce Birlik ile arasındaki ticari entegrasyon seviyesi,rn- küçük ölçekli firmaların oranı; (bu husus, hem pazara giriş imkanlarının iyileştirilmesinden en çok küçük ölçekli firmaların fayda sağlayacak olmasından ötürü, hem de büyük firmaların istenen amaçlara ulaşılmasını geciktirecek etkiler yaratabileceklerinden ötürü önem kazanmakta).rnÖte yandan Maastricht Zirvesi'nde belirlenen Avrupa Para Birliği'ne katılma koşulları ise şöyledir:rnBu safhaya katılacak üye ülkelerin enflasyon ve uzun vadeli faiz oranları, en iyi performansı gösteren üç üye ülkenin enflasyon ve uzun vadeli faiz oranlarından sırası ile en fazla % 1,5 ve % 2 arasında farklılık gösterebilecektir. Buna ek olarak, bu ülke parasının son iki sene zarfında Avrupa Para Sistemi'nin döviz kuru mekanizmasında istikrarlı bir tutum sergilemiş olması ve gerçek bütçe açığının gayrisafi milli hasılanın % 3'ünü geçmemesi ve devlet borçlarının gayrisafi yurtiçi hasılanın % 60'ından fazla olmaması gerekmektedir.rnKomisyon'un hazırladığı Türkiye stratejisi ise şu başlıklardan oluşmaktadır:rn-Siyasi diyaloğun derinleştirilmesi ve Ortak Dış ve Güvenlik Politikası çerçevesinde Avrupa Birliği'nin ortak tutumları ve faaliyetlerine ortak olunabilmesi imkanı,rn-Tam üyelik öncesi mali yardım kaynaklarının tümünün tek bir çerçeve içinde eşgüdümünün sağlanması,rn-Bütün Topluluk Programlarına tam katılma olanağı,rn-Avrupa Birliği müktesebatına uyum sağlanmasına yönelik bir ulusal program ile birleştirilmiş bir katılma ortaklığının oluşturulması,rn-Katılma Ortaklığının uygulanmasını izlemek amacıyla Avrupa Anlaşmaları kapsamında işleyecek bir mekanizmanın kurulması,rn-Türkiye'nin mevzuat ve uygulamalarının Avrupa Birliği'ninki ile uyumlaştırılmasını teminen, Avrupa Birliği'nin müktesebatının analitik sürecinin incelemesinin başlatılması.rnTürkiye bu doğrultuda kendi Ulusal Programını hazırlayarak AB sunmuş ve onay almıştır. Şimdi bu doğrultuda ilerlenmektedir.rnTüm bu koşullar gözönüne alındığında, ekonomik kriterlerin yerine getirilmesi zor olsa da somut temellere dayandığını ve bu kriterleri yerine getirenler aday ülkelerin tam üyelik başvurusunun AB tarafından geri çevrilemeyeceğini söyleyebiliriz. Siyasi kriterler ise soyut temellere dayandığından Avrupa Birliği aday ülkeleri geri çevirmek için her zaman başvurabileceği bir kaynak yaratmıştır.