AB'de bu gün için yürürlükte bulunan otomotiv ürünlerinin dağıtım ve servis anlaşmalarına ilişkin grup muafiyeti 2002 yılında
yürürlükten kalkacak ve yerine yeni bir düzenleme getirilecek. Bunun değişimin paraleli Türkiye'de de yaşanacak. Şu günlerde AB'de
yürürlüğe sokulacak yeni düzenleme üzerinde yoğun lobi çalışmaları sürüyor. Tartışılan konuların başındaysa otomotiv yedek
parçalarının bağımsız üreticilerinin ana firmalardan bağımsız olarak ürünlerini yetkili servislere satabilmeleri önündeki ticari
engellerin aşılması geliyor. Hatta bu konu, çıkarılacak yeni düzenlemenin dışında, hakim durumun kötüye kullanımı olarak da
nitelendirilebildiği için, Komisyon'un ajandasında önemli bir yer tutuyor. rnrnUzakdoğu'daki otomotiv komponenti üreticilerinin AB
pazarındaki payının son yıllarda önemli ölçüde artış kaydetmesinin ardında, AB OEM'lerinin AB yan sanayi üretimlerine göre daha
yüksek kar marjları ile uzakdoğu ürünlerine yönlenmelerinin ve buna paralel olarak AB yansanayi üreticilerinin yedekparçalarının
OEM'lerin yetkili servislerde bağımsız olarak satılmalarına engel olma gayretinin bulunduğu söyleniyor. Bu konunun rekabet
kurallarının yanında sınai mülkiyet hakları, sınai mevzuat (standartlar) ve tüketici mevzuatı çerçevesinde ne denli derin bir
tartışma konusu olduğu ortada. Fakat Birlik sanayi politikası ile rekabet politikasının kavşağında yer alan bu konunun, tüketici
açısından daha ucuza araç yedek parçası tedarik edilebilmesini sağlayacağı, bununsa araç fiyatlarını da düşürecek bir süreçte
üretim ve ihracatı tahrik edeceği iddia olunmakta. Standartlar yönüyle gerekli objektif denetimlerin sağlanması halinde, bağımsız
üreticilerin ucuz yedek parçaları yetkili servisler aracılığı ile rahatça pazara sürebilmelerini sağlamaya yönelik bu tedbirlerin,
orta vadede OEM üreticilerinin de çıkarlarına hizmet edeceği ifade ediliyor.rnrnKonunun KOBİ boyutundaki otomotiv yan sanayinin
teknoloji geliştirme ve iç-dış satışlar yönüyle ekonomik verimliliğin artırılması açısından, rekabet kuralları ile ilintisinin
ülkemizde de AB ile aynı takvimde gündeme alınması gerekiyor.