Avrupa Birliği doğuya doğru genişledikçe Birlik kurumlarının da yükü artıyor. Bunların içinde başta gelenlerden biri de
Komisyon'un rekabetten sorumlu IV. Genel Müdürlüğü. İşlerin artmasının başlıca sebebi liberalleşen doğu bloku ülkelerindeki çok
geniş kapsamlı özelleştirme işlemleri. Özelleştirilen işletmelerin hemen hemen hepsi tekel, bu da özelleştirmeden sonra hakim
durumlarını koruyacaklarının göstergesi. Komisyon genişleme sürecinde tüm bunları dikkate almak zorunda ama işi başından aşkın.
İşte tüm bu faktörler Komisyon'u rekabet kurallarıyla ilgili usulü değiştirmeye yöneltti. Girişimi eski Komiser Karel Van Miert
başlatmıştı halefi Mario Monti ise devam ettirdi. rnrnKarel Van Miert inceledikleri birçok bildirimin rekabet kurallarını ihlal
etmediğini ve artık yüklerinden kurtulup yalnızca önemli vakalarla ilgilenmeleri gerektiğini söylemişti. Ama şirketlerin de bu
değişikliği benimsemeleri gerekiyor, prosedürleri kolaylaştıran bu yeni sisteme şirketlerin de çok fazla itiraz etmesi
beklenmiyor. rnrnPeki yeniliğin kapsamı ne; firmalar ortak girişimler ve benzeri işbirliği anlaşmaları için Komisyon'a bildirim
yapmak zorunda kalmayacaklar, ancak Ortak Pazarı etkileyen birleşme ve devralmalar, üretim amaçlı ortak girişimler ya da fiyat
belirleme amaçlı anlaşmalar yine Komisyon tarafından inceleme altına alınacak. Ayrıca ilgili pazarda % 30'dan fazla paya sahip
dikey anlaşmalar ve spor sektöründeki anlaşmalar yine Komisyon'un onayına tabi olacaklar. Komisyon'un feragat ettiği yetkileri
ise ulusal rekabet kurumlarına gidiyor, böylece üye ülkelerin rekabet kurumları güçleniyor ve Komisyon'un iş yükü de azalıyor.
rnrnŞirketler ise ulusal rekabet kurumları arasındaki farklı yorumlardan korkuyorlar; mesela bir üye ülkede onay almış bir ortak
girişim bir diğer ülkede onay alıp alamayacağını bilemiyor ve eğer alamazsa mevcut sistemde olsaydı kazanılmış olacak olan bir
hakkını kaybetmiş oluyor. Şirketler, ulusal kurumların yargıçlarının da rekabet davaları için gerekli eğitimden ve tecrübeden
yoksun olduklarını savunuyorlar. Komisyon ise girdiği yoldan dönme niyetinde değil ve ulusal kurumlarla işbirliği içinde
olacaklarını belirtiyor. Şirketler ayrıca rekabeti kısıtlayıcı anlaşmalara verilen cezaların artmasından da endişe ediyorlar.
rnrnYeni sistemde yaptıklara anlaşmaların rekabeti kısıtlamadığını kanıtlamak taraflara düşüyor, ancak eğer daha sonra anlaşmanın
rekabeti kısıtladığına karar verilirse taraflara ceza veriliyor. rnrnUlusal rekabet kurumları arasında da görüş farklılıkları
mevcut, Alman Rekabet Kurumu bildirim usulünün rekabete aykırı işlemler için filtre işlevi gördüğünü ve yararlı olduğunu
savunurken Fransız Rekabet Kurumu işlerin kolaylaşması açısından, bu değişikliğin gerekli olduğunu belirtiyor.