• Gazete Makaleleri / Finansal Forum Gazetesi

  • Rekabet Hukuku Uygulamalarında Ayrımcı Davranılabilir mi?

  • 4 Eylül 1999 tarihli Resmi Gazete'den Rekabet Kurulu'nun 13 Ağustos 1998 tarihli Kararı'nı okudum. Karar Amasya, Kayseri ve Konya'daki özel kesimin şeker fabrikalarının Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.'nin hakim durumunu kötüye kullandığına ilişkin bir şikayetle ilgili.rnrnİddiaya göre bir KİT olan T.Şeker Fabrikaları piyasada % 80 pazar payına sahip ve müşteri ve rakiplerinden bağımsız olarak davranabilme olanağı sağlayacak ölçüde hakim durumda. Yine iddiaya göre maliyetlerinin altında fiyat uygulamaları yapıyor ve bu yıkıcı fiyat uygulamaları, şikayetçilerin piyasadaki faaliyetlerini zorlaştırıyor.rnrnRekabet Kurumu incelemelerini yapıyor ve görün bak neleri tespit ediyor: Evet, TŞF'nin pazar payı % ... ve hakim durumda, fakat uygulayacağı fiyatları serbestçe belirleyemiyor. Fiyatları belirleyen Başbakanlık ve Bakanlıklar. Onlar da 4054 sayılı Kanun çerçevesinde bir teşebbüs değil. Yani TŞF'nin hakim durumunu kötüye kullandığından söz edilemez. Şikayet reddediliyor.rnrnAcaba devlet rekabeti bozarsa, Rekabet Kurulu da Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'a dayanarak rekabeti bozanı korursa, Amasya, Kayseri ve Konya'daki özel kesmin şeker fabrikalarında maaşları kim ödeyecekrnrnBütün rekabet kuralları sağlıklı bir piyasa ekonomisinde başarılının başarısızdan tefrik edilebilmesi ve müdahalesiz ortamda piyasa başarısının pirim görmesini temin etmek için değil mi Rekabet Kurulu'nun da yalnızca ve yalnızca bu hedefe kilitlenmek haricinde bir görevi var mı Rekabeti bir özel şirket bozduğunda ardında haksız kazanç ararken, rekabeti devlet bozarsa bunun ardında kamu yararı aramak nasıl bir yaklaşım olabilir Anlaşılan geçen yılın Ağustosu'nda Rekabet Kurumu'nda bir kopukluk olmuş. Bu KİT'ler kurulurken, 233 sayılı KHK'de her birinin özerk ve bağımsız olarak piyasa şartlarına göre faaliyet göstereceği esası benimsenmemiş miydi Eğer bu sağlanamamışsa, bozulan rekabetin faturasını mağdur özel fabrikalar mı ödeyecek Bu şartlar altında özel kesimin rekabet kurallarına uyma zorunluluğunun meşru zemini zedelenmiştir. Zira Kanun teşebbüsü "piyasada mal veya hizmet üreten, pazarlayan, satan gerçek ve tüzel kişilerle, bağımsız karar verebilen ve ekonomik bakımdan bir bütün teşkil eden birimler" olarak tanımlamışken; Rekabet Kurulu Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.'nin bir teşebbüs olmadığına hükmetmiştir. Sebebi fiyatlara hükümetin kamu yararı doğrultusunda müdahale etmesi. Acaba kamu yararı nedir Bir tebliğ ile bunu da belirlemekte fayda var. Mesela dünyada 220 $'lık şeker fiyatlarını Türkiye'de 660 $'a tırmandıran destekleme alım fiyatları gibi uygulamalar Kamu yararınadır. "Atatürk yarının Türkiye'sini aval aval oturup taban fiyatı açıklanmasını bekleyen ve ekonomik üretim yapmaktan uzak olan fakat fevkalede eyi oy atan çiftçilere emanet etmiştir" gibi bir dibaçe de yazılabilir tebliğe.rnrnBirisi de çıkar, rekabet kurallarının devlete uygulanamayacağı gibi, yerli sermayeli şirketlere de uygulanmaması gerektiğini söyler. Düşünce sistematiğinde haklı da çıkar. Kamu yararı var ya.rnrnNe KİT'leri Kanun Hükmünde Kararname'de belirtildiği gibi ekonominin kurallarına uygun olarak yönet, ne onları özelleştirmelerine izin ver. Diğer kanunların uygulanmasından da muaf tut.rnrnSakın bunlara izin vermeyin beyler, Kanun ne diyorsa o olsun. Karar hatalıysa Danıştaydan dönsün, vebali de Danıştaya ait olsun. Ama Rekabet Kurulu, rekabet kurallarını piyasada mal veya hizmet üreten, satan, pazarlayan her türlü ekonomik birime uygulasın. İyiler Türkiye'yi başarılara taşısın, kötüler, kötü politikacılar gibi, şeker pancarının küspesi olsun.