Rekabet Kanunu'nun yürürlükte olduğu Türkiye'de, Rekabet Kurulu'nun Yönetmelik ve Tebliğ bombardımanı altında bazı dayanıksız
tüketim malları üreticisi serdengeçtilerin hukuka aykırı ve tüketiciye saygısız işler peşinde olduklarını yazmıştık. rnrnBir çoğu
çokuluslu dünya devi olan bu firmaların tepe yöneticilerinin Türkiye'de performanslarını arttırmaları için kendi menşe
ülkelerinden mevzuatımıza aktarılmış Rekabet Kanunu'nu hiçe sayarak pazarlama stratejileri geliştirmeleri içler acısı. rnrnBu
firmaların fiyat rekabeti yüksek piyasalara arz boykotu uygulayarak bunları by-pass'layıp kar maksimizasyonuna -hem de uyumlu
eylem içinde- gitmelerinin ve Kanuna ve muafiyet rejimine aykırı ihdas edilen distribütörlerine dahi arz boykotu uygulatmalarının
artık Türkiye'de mümkün olmadığını iyice öğrenmeleri lazım. Esasında öğreneceklerinden hiç şüphe de yok. rnrnAma öğrenmenin iki
yöntemi var. Birincisi aklı selim ile mevzuat değişimine ayak uydurarak yumuşak geçişi yeğlemek, diğeri inatla Kurul duvarına
toslamak. İşte Nestle'ye şükran iletmemizin nedeni, bir çok firmaya doğru yolu gösterici nitelikte uyguladığı "hatadan dönme
politikası". Nestle, Türkiye'nin en önemli, en büyük ve en rekabetçi piyasası olan İstanbul Gıda Sitesi'ne bir süreden beri
uyguladığı arz boykotunu sona erdirdi ve böylelikle hukuka ve tüketiciye saygısını gösterdi. Nestle; Rekabet Kuruluna, dağıtım
ağına ve tüketicilere "markama, ürünlerime, dağıtım teşkilatıma ve finansal durumuma, sağlıklı bir fiyat ve kalite rekabetine
desteksiz ve şartsız olarak girebilecek kadar güveniyorum" mesajını verdi. Marka içi rekabetin önündeki engeli kaldırdı.
rnrn"Nasılsa Türkiye'de böylesine modern bir mevzuat -özel sektör baskılarına rağmen- çalışmaz, çalıştırılamaz" söylemi ile
inatçılık eden serdengeçtilerin hizaya girmelerine az zaman kaldı, bırakın Titanik'lerine şezlonglarını seredursunlar.