Kalkınmış veya bu süreçte olan ülkelerde faaliyet gösteren teşebbüslerin küreselleşme eğilimiyle birlikte JV'ler, şirket
ortaklıkları, stratejik ortaklıklar yoluyla uluslararası işbirliğine yönelmeleri, özellikle rekabet kurallarının işletilmesine
ilişkin bir çok araştırmaya konu olmuştur. Yapılan araştırmaların gösterdiği üzere, genel olarak rekabeti kısıtlayıcı eylemler
Rekabet kurallarının işletilmediği veya varolmadığı ülkelerde ortaya çıkmakta. rnrnGünümüzde, sözkonusu rekabeti kısıtlayıcı
eylemler sonucunda ortaya çıkan ya da çıkması olası zararların giderilmesi için, kendi iç pazarlarının zarar görme olasılığının
bulunduğu durumlarda birçok ulusal Rekabet Kurumu yargı yetkilerini sınırötesi boyutlarda kullanmaya çalışmaktadır. rnrnDiğer bir
çok ülke ile karşılaştırıldığında, ABD bu uygulamayı en çok yapan ülke olarak ön plana çıkmaktadır. Bu durumun oluşmasında en
büyük etken, ABD'nin kendi iç pazarının ve tüketicilerin etkilenip etkilenmediğine bakmadan, kendi ihracatının engellendiği
durumlarda bu tip uygulamalara başvurmasıdır. rnrnBu uygulamalar özellikle ABD-AT arasında, AT sınırları dahilinde gerçekleşen
olaylarda siyasi rahatsızlıklara yolaçmaktadır. rnrnAynı zamanda, siyasi anlaşmazlıklarla beraber bazı uygulama sorunları da
bulunmaktadır: Şirketlerin ikili soruşturmalara ve çelişen kararlara maruz kalmaları veya yetkili bir kurumun bulunmayışı,
yurtdışında delil toplamanın zorluğu, vb. rnrnUluslararası pazarlarda faaliyet gösteren şirketlerin rekabet dışı uygulamalarının
izlenebilmesi ve kontrol altına alınması için Rekabet Kurulları'nın birbiriyle işbirliği yapmaları gerekmektedir. Bu tip ortak
çalışmalar hem Rekabet Kurulları'nın sağlıklı çalışmasını sağlayacak, hem de şirketlerin yararına olacaktır. rnrn
rnrnİşbirliğinin sağlayacağı yararları gözönünde tutan ABD ve AT, 1991 yılında tarafların koordinasyonunu kolaylaştıracak bir
anlaşma imzalamışlardır. Bu anlaşma, taraflardan birinin rekabetin korunması amacına yönelik uygulamaları sırasında, diğer tarafın
önemli çıkarlarını da gözönünde bulunduracağı şeklinde hükümler içermektedir. rnrn rnrn1991 anlaşması, taraflardan birinin diğer
tarafın sınırları dahilinde gerçekleşen eylemlerden dolayı zarar görmesi halinde; diğer tarafın gerekli önlemleri almasını talep
etme hakkını içeren Uzlaşma Komitesi kavramını içermektedir. rnrn rnrnAT Komisyonu açısından bakıldığında, AT sınırları içinde
yürütülen soruşturmalarda, ABD'nin yetkisini kullanma hakkını ileri sürmekten vazgeçmesi anlamına gelen bu anlaşma, birçok siyasi
rahatsızlığın daha doğmadan önlenmesini sağlayacak niteliktedir. rnrnAynı şekilde, Komisyon'un talebiyle, ABD Rekabet Kurulu
tarafından, ABD'de yürütülecek soruşturmalarda daha sağlıklı ekonomik veri toplanması, şirketlerin benzer masraflardan
kurtarılması ve çifte baskıya maruz kalmalarının önlenmesi yolunda, önemli gelişmelere imkan tanımaktadır. rnrn1991 yılında
imzalanan anlaşma ışığında, şimdi de, bu anlaşmanın bazı maddelerinin daha da geliştirilmesiyle rekabet kanunlarına ilişkin
uygulamalarda Uzlaşma Komitesi ilkelerinin yürürlüğe konulması doğrultusunda bir anlaşma taslağı ortaya çıkmış durumda.
rnrnSözkonusu taslak, hem Uzlaşma Komitesi oluşturulması ile ilgili kuralları koyarken; hem de gerekli durumlarda taraflardan
birinin uygulamaları ertelemesi veya askıya alması durumunu içermektedir. rnrn ABD ve AT Komisyonu arasında görüşbirliğine varılan
Anlaşma taslağında, taraflardan birisinin çıkarlarının zarar gördüğü eylemin diğer tarafın sınırları dahilinde gerçekleşmesi
durumunda, zarar gören taraf diğer taraftan gerekli önlemlerin alınmasını Uzlaşma Komitesi yoluyla talep edebilir. Bu tip
uygulamalar, ABD'nin sınırötesi yetki iddialarının Uzlaşma Komitesi yoluyla yumuşatılması anlamına da gelmektedir. rnrnAskıya Alma
veya Erteleme, rekabeti kısıtlayıcı eylemlere karşı önlem alınmasına yönelik talepte bulunan tarafın tüketicilerini doğrudan,
kesin ve kapsamlı olarak etkilemediği durumlarda veya eylemlerin diğer tarafın sınırları dahilinde gerçekleştiği takdirde
düşünülecektir. rnrnAskıya Alma veya Erteleme'nin gerçekleşmesi için, bu doğrultudaki bir talebin, talepte bulunulan tarafın
yasalarına uygunluğu, talepte bulunan tarafın uygulamalar hakkında ve soruşturmanın ilerleyişi hakkında sürekli bilgilendirilmesi
ve son olarak da, konu hakkında talepte bulunan tarafın isteklerinin gözönünde tutulması gibi koşulların yerine getirilmesi
gerekmektedir. rnrnAnlaşma taslağıyla, taraflara Askıya Alma veya Erteleme için bir zorunluluk getirilmemiştir. Bu sayede,
taraflara çıkarlarının bulunmadığı durumlarda talepleri reddetme hakkı sağlanmıştır. Kimi durumlarda da, soruşturmanın karşılıklı
taraflarca paralel olarak yürütülmesi gerekecektir. Anlaşma uyarınca bu tür soruşturmalar ancak iki tarafın pazarının zarar
görmesi durumunda açılacaktır. Taraflardan birinin ihracatının korunması amacıyla kullanılmayacaktır. rnrnBirleşmeler ve
devralmalar, ABD ve AT arasında mevzuat bazında büyük farklılıklar bulunması nedeniyle anlaşma taslağının içeriğinin dışında
bırakılmıştır. rnrnAnlaşma Taslağı'nın gerekli onayları aldıktan sonra yürürlüğe girmesi, ABD-AT ilişkilerinde ve dolayısıyla
küresel ekonominin işleyişinde çok önemli bir dönüm noktasını oluşturacaktır. rnrnBu uygulama ile Dünya'daki ekonomik
etkinlikleri, firmaların faaliyet alanlarını düzenleyen ve fevkalade önemli bir yeri olan Rekabet Hukuku'nun uluslararası
işbirliğinde en etkin ve belirleyici örneği oluşturulmuş olacaktır. rnrnBunun ardından belki de DTÖ örneğinde olduğu gibi, uluslar
topluluğunun tüm üyelerinin kabul edeceği ve ulusal rekabet kurallarının birbiri ile uyumlu olduğu ve de tüm rekabet yasalarının
birbirleri ile konuşabildiği bir sistem oluşturulabilecektir. Oradan da bir Dünya Rekabet Kurulu'nun kurulması mümkün
olabilecektir. rnrnESC Consulting Ltd./Legal Dept.