Rekabet Kurulu'nun oluşturulması gecikmişti.. bu gecikmeyi hep eleştirdik. Topluluktan büyük baskılar ile karşılaştığımızı yazdık
durduk. Ama bu kez talih bizden yana davrandı ve Kurul'un oluşturulamaması, rekabet yasaları alanında Avrupa Birliği'ndeki çok
mühim değişikliklere eş değer düzenlemeler yapabilmemiz açısından bir şans oldu. Şimdi pırıl pırıl bir Kurul ve hızla yapılanan
bir Kurum'a sahibiz ve Birlikteki yeni düzenlemeleri güzelce hayata geçirebileceğiz. rnrn rnrn rnrn rnrnAvrupa Birliği 22 Ocak
1997 de rekabet piyasalarının en önemli konusu olan dikey yapılanmalar üzerine Yeşil Kitabı yayımladı. Birlik ve Türk rekabet
hukukunda bu bahis, rekabetin özel koşullar dahilinde çetin şartlarından muhafiyetleri içeriyor. Diğer bir anlatım tarzı ile
kurucu Antlaşma'nın 85/3 maddesi, bizim mevzuatımızda ise 4054 sayılı yasanın 5. maddesi ve Birlik mevzuatını aynen uygulamamazı
karar altına alan 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı'nın 39. maddesinin 2/a paragrafı. rnrnİşte bu üç önemli madde Türkiye'nin
Birlik mevzuatını aynen tanıdığı ve olası değişiklikleri bir yıl içerisinde milli mevzuatına aktarmasını emrediyor. rnrnŞayet
Kurul zamanında kurulsa idi, 1.1.1996 tarihinden 31.12.1997 tarihine kadar tüm blok muafiyet tüzüklerini çıkartması gerekecekti.
Ancak aynı dönemde Birlik rekabet hukukunda çok önemli değişiklikler olmaya başladı. Öncelikle otomotiv dağıtımını selektif hale
sokan tüzüğün süresi bitti ve büyük tartışmalardan sonra yeni tüzük yürürlüğe girdi. Lisans ve teknoloji transferi ve patent
lisansları tüzükleri birleştirilerek tek tüzük haline getirilerek yeni bir yapıya kavuşturuldu. rnrnVe nihayet bu yılın başında
Avrupa Birliği tüm dağıtım sistemlerini tartışmaya açtı ve malum Yeşil Kitabı yayımladı. rnrnİşte Türkiye üzerine düşenleri
zamanında yapsaydı, bugün yine bir dizi değişiklik zarureti doğacaktı. Meseleyi çok iyimser yorumladığımı düşünenler olacak şimdi.
Ama bu rekabet işleri, sistemin ilk kurulduğu dönemlerde iyimserlik, çalışma ve işbirliği ister; yoksa İtalya gibi sistemin
çalıştığı ilk yıl onbinlerce şikayet dosyası ile karşılaşıverirsiniz. O bakımdan da sanayinin yeni yapıya ayak uydurmasının zaten
sancılı olması beklenirken, bir de düzenlemelerin kısa sürede değişmesi sanayinin uyumunu içinden çıkılmaz bir duruma itebilirdi.
rnrnYeşil Kitap üzerine Komisyon tarafların görüşlerini soruyor. Taraflar, sanayici, dağıtım ağları, Odalar, Borsalar, Ekonomik ve
Sosyal Komite, vb, bu arada hukuk bürolarının da görüşlerini istemiş, biz de kendi görüşümüzü geçen hafta Topluluk Komisyonu'na
bildirdik. Ancak bu görüşümüzü bu sütunda yazmamız Kurul'u etki altında tutmak açısından yorumlanabilir ve ayrıca da Kurul'un,
Topluluk Komisyon'u misali, bu tür taleplerini kamuoyuna duyurmadan görüş beyan etmek yasaktır. Bu nokta çok önemli, Türkiye'de bu
işlerle ilgilenen özel kesim mensupları açısından bu felsefelerin Rekabet Hukuku Ahlakı olarak bilinmesi gerekmektedir. rnrnYeşil
Kitap mal ve hizmet dağıtımı sistemleri üzerine ilgililere dört seçenek sunarak tartışmayı başlatmış. Birinci seçenek mevcut
sistemin aynen korunması, ikinci seçenek blok muhafiyet alanlarının genişletilmesi ve özellikle selektif dağıtımın bir tüzük
haline getirilmesi, üçüncü seçenek blok muafiyet tüzüklerinin daha belirli hedeflere yönlendirilmesi ve işletmelerin pazar payının
% 40'ın üzerine ulaştığı durumlarda muhafiyet kapsamından yararlandırılmaması ve dördüncü seçenek olarak da blok muhafiyet
tüzüklerine 85/1'in özelliklerinin yansıtılması (4054 sayılı yasanın 4. maddesi). rnrnAvrupa Birliği, dağıtım sistemini yeniden
düzenliyor ve bu düzenleme Dünya'daki küreselleşme, AB/Japonya/ABD rekabeti gibi hususları da göz önüne alınarak yapılıyor.
Türkiye'de gelişmelere göre kendi hukukunu üretecek. Burada önemli olan özel sektörün gelişmeleri yakından takip etmesidir. Sonra
bu düzenlemeler çıktığında şaşırıp kalıverirsiniz.