Â
4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un Ana |
Â
Avrupa Topluluğu'nu kuran Roma Antlaşması'nın 85, 86 ve 90. maddeleri Ãœye Devletler arasında mal ve hizmet ticaretinin
serbestliğini sağlamak ve Ortak Pazar'da yoğun bir rekabet ortamı oluşturmak amacıyla rekabet kurallarını tanımlamaktadır. Kurucu
Antlaşma'nın 85, 86 ve 90. maddeleri kapsamında Konsey ve Komisyon'un tüzük, yönerge, kararlar, görüşleri ve Avrupa
Toplulukları Adalet Divanı (ATAD) ve Bidayet Mahkemeleri'nin içtihatları Topluluk Rekabet Hukuku müktesebatını
oluşturmaktadır.Â
Türkiye-AT ilişkilerinde Rekabet Hukuku konumu itibariyle Türkiye Cumhuriyeti, AET - Türkiye arasındaki Ankara Anlaşması (1963)
ve Katma Protokol (1971) ile Kurucu Roma Antlaşması'nın 85, 86 ve 90. maddelerine uyumlu bir rekabet kanununu yürürlüğe almayı
taahhüt etmiştir. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti, 6 Mart 1995 tarihli ve 1/95 sayılı 36. Dönem Ortaklık Konseyi Kararı'nın 32, 33
ve 39 maddeleri ile rekabet mevzuatını kabul etmiştir. Böylelikle AT içtihat hukuku ve muafiyet rejimi Türkiye'de geçerli
kılınmıştır. Topluluk Rekabet Hukuku'na uyum kapsamında, Türkiye Cumhuriyeti 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'u 13
Aralık 1994 tarihinde yürürlüğe koymuştur. 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun çerçevesinde Rekabet Kurulu,
Kanun'un yürürlüğe girmesinden 27 ay sonra, 1997 yılının Mart ayında faaliyete geçmiştir. Rekabet Kurulu hızlı bir yapılanma
ile Rekabet Kurumu'nu oluşturmuş, uzman personel yapılanmasını sağlamış, ve 5 Kasım 1997 itibarıyla etkin olarak faaliyete
başlamıştır.Â
4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun bazı temel yasaklar getirmektedir. Rekabet Kanunu -kamu teşebbüsleri dahil olmak
üzere- mal ve hizmet piyasalarındaki tüm üreticilere ve tüm yeniden satıcılara; rekabeti engelleyici, bozucu, kısıtlayıcı
etkisi olan teşebbüsler arasındaki anlaşmaları, kararları ve uyumlu eylemleri, hakim durumun kötüye kullanılmasını, hakim durum
yaratan ya da mevcut hakim durumu güçlendiren ve rekabeti sınırlandıran birleşme ve devralmaları yasaklamaktadır.Â
Öte yandan Rekabet Kanunu çerçevesinde bir muafiyet rejimi yeralmaktadır. Kanun'un birinci temel yasak alanı olarak tanımlanan,
teşebbüsler arasında rekabeti kısıtlayıcı nitelikteki anlaşma karar ve uyumlu eylemlere; grup muafiyetleri ya da bireysel
muafiyetler ile tüketici yararına olması ve süreleri ile şartları sınırlı olarak, üretimde ve dağıtımda ekonomik ve teknolojik
iyileşmenin hedeflenmesi kaydıyla ve muafiyetin geri alınması hakkını saklı tutularak, Kanun'un 4. maddesinden muafiyet
tanınmaktadır.Â