• Fikri Mülkiyet Hukuku / Yayınlarımız

  • Fikri Sinai Haklar Çerçevesinde Paralel Ticaret ve Taklit Mallar

    • Sayfa : 5/5
      <1...345

    Diğer taraftan, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname çerçevesinde marka sahibinin haklarına ithalat yoluyla tecavüz edildiğinin iddia edilmesi halinde; dikkate edilecek husus; bir markanın mevcut yasalar kapsamında tescil ettirilerek marka korunmasından yararlanabileceği, başka bir ülkedeki marka tescilinin Türkiye'deki marka korumasından yararlanma hakkını vermeyeceği, aynı şekilde Türkiye'deki tescilin de başka ülkelerde koruma hakkını vermediği, ithalatçıların, ithal ettikleri ürünleri taşıyan markayı Türkiye'de tescilli ise marka sahibinden markanın kullanma hakkını (lisans) almaları gerektiği, aksi durumda marka hakkına tecavüz fiili işlenmiş sayılacağıdır.


    Yine Gümrük Kanunu’nun 57nci maddesinin ikinci fıkrasında vazedildiği şekliyle; Gümrük İdareleri gerek ithalatçının hakkını gerekse kamu hakkını koruma amacıyla haklı çıkması halinde iade edilmek üzere başvuru sahibinden bir teminat isteyebilir. Burada aslolan amaç; başvuru sahibinin haksız çıkması halinde ithalatçının zarar görmesini engellemek olduğu gibi rakip durumda olan bir ithalatçının zarar görmesi amacıyla başvuru sahibinin kötü niyetli hareket etmesini engellemedir.


    Eşyanın sahte veya kopya eşya olduğuna mahkemenin karar vermesi halinde aynı zamanda bu eşya hakkında şunlardan birisine de karar verir:


    Eşyanın imhasına, asli nitelikleri değiştirilerek sahibine iadesine veya devlete terkine. İmhasına karar verilmesi halinde; eşyanın yakılması, toprağa gömülmesi gibi yöntemler izlenir. İmha işlemlerine ait tüm masraflar eşya sahibine aittir.


    Eşyanın niteliklerinin değiştirilmesi, eşyanın mevcut haline dönüştürülemeyecek ve mevcut halindeki kullanım amacı ile kullanılamayacak hale getirilmesi halidir. Etiketlerinin sökülmesi, birleştirilecek şekilde parçalara ayrılması asli niteliklerinin değiştirilmesi anlamına gelmemektedir. Hammadde haline getirilmesi ise asli niteliklerinin değiştirilmesi anlamına gelmektedir. Keza asli niteliklerinin değiştirilmemesi halinde eşyanın sahibine verilmemesi mümkün değilken, yeniden ihracı veya mahrece iadesi de mümkün değildir. Yine devlete terk edilen eşyanın asli nitelikleri değiştirilmeden satış suretiyle tasfiye edilmesi mümkün değildir.


    Gümrük Kanunu'nun 5inci maddesinin 6ncı fıkrası; yolcu beraberinde getirilen şahsi ve hediyelik eşya ile posta yoluyla gönderilen ticari mahiyette olmayan eşyada fikri ve sınai mülkiyet haklarının ihlal edilmesi hallerinde buna ilişkin kanunda öngörülen müeyyidelerin uygulanmayacağı hüküm altına alınmıştır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus yolcu beraberinde veya posta yoluyla gelen eşyanın ticari mahiyette olmaması gerektiğidir.


    Fikri ve sınai mülkiyet hakkını ihlal eder nitelikteki eşyaya ilişkin gümrük işlemlerinin durdurulması talebi hak sahibi veya temsilcisi tarafından “Fikri Sınai Mülkiyet Haklarını İhlal Eden Eşyanın Gümrük İşlemlerinin Durdurulmasına İlişkin Başvuru Formu†ile yapılır. Ayrıca henüz gümrüğe gelmemiş bir eşya ile ilgili olarak da başvuru yapılabilir. Ancak gümrüğe gelmemiş bir eşya ile ilgili olarak yapılan başvuru dilekçesinde muhtemel bir hak ihlalinin önlenmesi amacıyla gümrük idaresince müteyakkız olunmasının talep edildiği sürenin de belirtilmesi gerekmekte olup bu süre de başvuru dilekçesinin gümrük idaresi kaydına girdiği tarihten itibaren otuz günü geçemez.


    Gümrük idaresince başvurunun kabul edilmesi yönünde bir karar verilmesi halinde söz konusu kararın ne kadar süreyle geçerli olduğunun da belirtilmesi gerekmektedir. Keza başvurunun kabul edilmemesi halinde de gerekçeleri belirtilmek ve itiraz yolu açık olmak suretiyle yine hak sabine bildirilmesi gerekmektedir.


    Hak sahibinin başvurusunun kabul edilmesi halinde gümrük idaresi eşyanın gümrük işlemlerini durdurabilir veya eşyaya el koyabilir ve bu durumu eşya sahibine ve başvuru sahibine işlemin yapıldığı günü takip eden ilk iş günü içerisinde bildirir. Bununla birlikte durumun hak sahibine tebliğinden itibaren on gün içinde esas hakkında yetkili mahkeme nezdinde dava açılmaması veya dava açılmış olsa dahi mahkemeden tedbir niteliğinde karar alınmaması veya yargı kararının eşyanın üzerine bir tedbir konulmasına gerek bulunmadığı yönünde olması hallerinde, eşya hakkında beyan sahibinin talepte bulunduğu gümrük rejimi hükümlerine göre işlem yapılır.


    Diğer taraftan ihracata konu eşyanın fikri ve sınai mülkiyet haklarını ihlal eder cinsten olması durumunda ne yapılacaktır Esas olarak ihracata konu eşyanın fikri ve sınai mülkiyet haklarını ihlal eder olduğunun tespiti halinde serbest dolaşıma giren eşya ile ilgili olarak uygulanan işlemler aynı şekilde uygulanmakla birlikte ihracat eşyasının özelliklerine göre ayrıca aşağıda yer alan hususların da göz önünde bulundurulması gerekmektedir.


    Bazı eşyaların ihracatındaki gümrük işlemlerinde fikri ve sınai mülkiyet haklarının korunması bakımından gümrük idarelerince yapılacak işlemler Gümrükler Genel Müdürlüğü'nün 13.02.2004 günlü, 3643 sayılı tasarruflu yazısında ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Buna göre; bedelsiz ihracat tebliği kapsamında yurtdışı edilen yolcu beraberi eşya için fikri ve sınai mülkiyet haklarının korunması kapsamında herhangi bir müeyyide uygulanmayacaktır. Keza Türkiye'de yerleşik firmalarla lisans, royalti veya patent anlaşması imzalamış yabancı firmaların Türk menşeli eşyada kullanılmak üzere gönderecekleri etiketlerin Türk menşeli eşyaya takılarak ihracat edilmesi halinde de fikri ve sınai mülkiyet haklarının ihlalinden sözedilemeyecektir. Ancak lisans, royalti veya patent anlaşması olmayan yani sahte etiket vasfında olan etiketlerin ithaline de izin verilmeyecektir. Diğer taraftan Türkiye'de tescil edilmiş bir yabancı marka ile üretilmiş olan ticari nitelikteki ihraç eşyasının üreticisi olan firma ile alıcısı olan firma arasındaki lisans sözleşmesinin gümrük idaresince aranılabilmesi için, eşyanın ithalatçısı, ihracatçısı ve hamiline ilişkin bilgilerin hak sahibi tarafından yazılı olarak gümrük idaresine bildirilmesi gerekmektedir.


    Bugün için, Dünya Ticaret Örgütü üyesi bir ülke olmanın yanı sıra Avrupa Birliği ülkeleri ile Gümrük Birliği’ni tesis etmiş Türkiye’nin, hem ulusal sanayii ve ticaretinin gelişimi için hem de uluslararası ticaret ve rekabette hak edilen bir yer edinebilmesi için ülke içinde sınai mülkiyet haklarının uluslararası standartlarda ve etkin biçimde korunmasına çok daha fazla önem verilmesi gerekmektedir.


    Uluslararası alanda başka ülkelerle çok daha etkin bir şekilde rekabet etmek isteniliyorsa oyunun kuralına göre oynanması gerekmektedir. Oyunun kuralı uluslararası işbirliği ve ticarette fikri ve sınai haklar da dahil olmak üzere uluslararası mevzuata uyumlu hareket etmektir. Bunun yolu da; taklit ürün üretim, ithalat ve pazarlanmasından kaçınmak; yeni ve özgün üretim ve pazarlama yollarını bulmak ve bunları uygulamak; elde edilebilecek tüm sınai haklara; hem yurtiçinde hem de yurtdışında sahip olmaktan, geçmektedir. Aksi takdirde her geçen gün rekabetin daha da arttığı uluslararası ticari arenada yaşamsal fonksiyonların durması ile karşı karşıya kalınabilecektir.

      Sayfa : 5/5
      <1...345