• Devlet Yardımları Hukuku / Yayınlarımız

  • GÜMRÜK BİRLİĞİNİN KÜÇÜK VE ORTA BOY İŞLETMELERE ETKİLERİNİN AVRUPA BİRLİĞİ'NE UYUMLU TEŞVİKLERVE MESLEKİ EĞİTİM PROGRAMLARI İLE GİDERİLMESİ

    • Sayfa : 2/7
      <1234...7>

    1. Genellemeler :

    Avrupa Birliği ile Türkiye arasında 12 Eylül 1963 yılında imzalanan ve 
1 Aralık 1964' te yürürlüğe giren Ankara Anlaşması, Gümrük Birliği marifetiyle Türkiye'yi Birliğin tam üyeliğine taşıyacak bir anlaşmadır.

    Ankara Anlaşması, Atina Anlaşması ile birlikte nihai aşamada tam üyelik perspektifini öngören yegane ortaklık anlaşmasıdır. Yunanistan'ın tam üye olduğu (1981) düşÃ¼nüldüğünde; mevcut durumda, Türkiye'nin dışında Avrupa Birliği hiç bir ülke ile tam üyeliği esas alan herhangi bir anlaşma imzalamamıştır.

    1986 yılında Birliğe tam üye olan İspanya ve Portekiz'in bu tip anlaşmaları bulunmamaktadır. Söz konusu ülkeler Roma Antlaşması'nın 237. Maddesi uyarınca Birliğe tam üye kabul edilmişlerdir.

    Bu maddeye göre " Her Avrupalı devlet, Birliğin üyesi olmayı isteyebilir. İstemini Konsey'e gönderir, Konsey de Komisyon'a danıştıktan ve kendisini oluşturan üyelerin mutlak çoğunluğu ile karar alan Avrupa Parlementosu'nun uygun görüşÃ¼nden sonra oybirliğiyle karar verir ".

    Yakın gelecekte Birliğe kabul edilmesi düşÃ¼nülen İsveç, Norveç, Finlandiya ve Avusturya ise yine bu Madde'nin aynısı olan ve Maastrich-Avrupa Birliği Antlaşması'nın "O" Maddesi doğrultusunda Birliğe katılacaklardır.

    Halbuki Türkiye'nin konumu tamamen bu durumun dışındadır. Türkiye önce gümrük birliğini tesis edecek, ardından Birlik ile ekonomi politikasını uyumlaştıracak ve tam üyeliğe kabul edilecektir.

    Avrupa Birliği'nun 6 kurucu üye ülkesi dışında Birliğe genişlemeler ile tam üye olan tüm ülkelerin ve Türkiye'nin durumu arasında temel bir farklılık vardır: Diğer ülkeler tam üye olurken gümrük birliğine girmekte, halbuki Türkiye önce gümrük birliğini tesis etmekte ve ardından tam üyeliğe kabul edilmektedir.

    Bunun açık anlamı diğer ülkeler tam üye olduktan sonra kurdukları gümrük birliğinde ekonomilerinin hassas alan ve sektörleri için geçiş dönemlerine sahip olurken; Türkiye bu geçiş ve hazırlık dönemlerine gümrük birliğinden sonra sahip değildir. Bunun nedeni Türkiye bu dönemleri 1963 yılından itibaren kullanmaktadır ve 1995 yılında gümrük birliğini tamamlamayı kabul ve beyan etmiştir. Türkiye'ye gümrük birliği için tanınan süre 32 yıldır.

    Türkiye'yi tam üyeliğe taşıyan Ankara Anlaşması, bu aşamaları üç ayrı döneme ayırmıştır.

    - Hazırlık Dönemi (l964-l972) : Türkiye'nin hiç bir mükellefiyeti üstlenmeden, Birliğin yardımı ile ikinci ve üçüncü dönemlerdeki yükümlülüklerini üstlenebilmek için ekonomisini güçlendirmesi hedeflenmiştir. Türkiye'nin bu düzeye geldiği Ortaklık Konseyi kararı ile tespit edilerek 1973 yılında ikinci döneme geçilmiştir.

    - Geçiş Dönemi (l973-l985/l973-1995) : l973 yılında Katma Protokol ile başlayan bu dönem, karşılıklı ve dengeli yükümlülükler esasına dayanmakta ve Türkiye ile Avrupa Birliği arasında Gümrük Birliğini kademeli olarak yerleştirmeyi hedeflemektedir. Halen içinde bulunulan bu dönem 1.1.1995 tarihinde gümrük birliğine erişilmesi ile son bulacaktır.

    Avrupa Birliği 1 Eylül 1971 tarihinde Türkiye'den ithal ettiği sanayi ürünlerine gümrük vergilerini, eş etkili vergileri ve miktar kısıtlamalarını kaldırmıştır.

    Türkiye ise bu esasları 12 ve 22 yıllık listeler halinde düzenlenen mal gruplarına uygulamayı kabul etmiştir. 22 yıllık sürenin sonu olan 1.1.1995 tarihinde son dönem başlayacaktır.

    - Son Dönem (1995-) : Son dönem gümrük birliğine dayanmakta ve akit tarafların ekonomi politikaları arasındaki koordinasyonun güçlendirilmesini gerektirmektedir.


      Sayfa : 2/7
      <1234...7>