• Rekabet Hukuku / Rekabet Bülteni

  • Sayı : 5 / Yıl : 2001

  • KÜRESELLEŞME ve REKABET POLİTİKASI: GLOBAL TİCARET

  • KÃœRESELLEŞME ve REKABET POLİTİKASI:
    GLOBAL TİCARET

    Av. Hakan HANLI
    Uluslararası & AB Hukuku Uzmanı
    TÜGIAD Brüksel Daimi Temsilcisi


    Giriş
    Tek Pazarın özü malların, hizmetlerin, sermayenin ve kişilerin serbest dolaşımının gerçekleşebilmesi için ticaret karşısındaki fiziki, teknik ve mali engellerin kaldırılmasıdır. Serbest ve adil rekabet garanti edilmese piyasa etkin şekilde işleyemez.

    Ekonomiler küreselleştikçe, rekabet ve onu idame politikası her zamankinden daha önemli hale gelmektedir. Hem şekil hem de yapı bakımından aynı olmasalar da rekabet kuralları piyasalara karşılıklı erişimi belirlemede temel olup, yerli ve yabancı şirketlere eşit muameleyi sağlayarak küreselleşme sürecini desteklemek üzere tutarlı ve adil şekilde uygulanmalıdır.

    Bu anlamda, rekabet politikası günümüzde eskiye oranla daha fazla ön plana çıkmaktadır. Bu, son yıllarda tanıklık ettiğimiz ekonomik değişikliklerin bir ürünü olmuştur. Dünya çapındaki ekonomik trendler piyasadaki kapitalist sistemin her zamankinden daha geniş kabulü ve benimsenmesine doğru aşamalı bir ilerleme kaydetmiştir. Bu trendler en çok gelişen dünya ekonomilerinde ve merkezden planlanan ekonomilerin göze çarpan dönüşÃ¼münde açıkça sergilenmiştir.

    Ancak sözkonusu trendler ABD, Avrupa ekonomilerinde ve sanayileşmiş dünyanın bütününde de açığa çıkmıştır. Deregülasyon süreci önceleri rekabetçi güçlerin yararlarından alıkonmuş geniş ekonomi kesimlerini serbestleştirmiştir ve Devletin ticari faaliyette yer almasının sınırları olması gerektiği konusunda artan bir kabul mevcuttur. Yeni serbestleşen bu dünyada, rekabet oyun sahasının rekabete aykırı davranışla bozulmamasını sağlamak için güçlü bir rekabet politikası izlemenin vazgeçilmezliği konusunda artan bir kabul vardır.

    Tüm dünyadaki bu ekonomik serbestleşmeye paralel olarak, ticaret engellerinde aşamalı bir azalmaya ve sınırlarda ticareti yapılan mallar ve hizmetlerin hacminde çok dramatik bir artışa tanıklık ettik. Göze çarpan teknolojik ilerlemelerle birlikte bu gelişme tüm dünyadaki ekonomiler arasında bariz bir karşılıklı bağımlılıkla sonuçlanmıştır.

    Bu küreselleşme tüm dünyadaki rekabet otoriteleri için önemli zorluklar ortaya koymakta olup, artan sayıda rekabeti uygulama sistemleri arasında maksimum düzeyde yakınlaşma ve koordinasyon sağlamaya çalışmanın önemini vurgulamıştır.


    Uluslararası Boyut: "İkili İşbirliği"

    ABD & AB ile AB & Aday Ãœlkeler arasında ikili işbirliğine gelince, bu, dünya ekonomisinin hızla gelişimi sonucunda AB'nin ve diğer ülkelerin karşılaştıkları zorluklara bariz bir tepkiyi teşkil etmektedir.

    Geçtiğimiz on yılda AB Birleşik Devletler'le rekabet hukukunu uygulamada iki işbirliği anlaşması yapmıştır. 1991 (temel anlaşma) ve 1998 ("rekabete aykırı davranışa karşı işlem talebi") anlaşmaları belirgin şekilde başarılı olmuştur. İkili AB/ABD işbirliğine ilişkin bu deneyim bunun çok etkili şekilde işlediği yönünde olmuştur - özellikle birleşme vakalarında durum böyle olup, farklı veya tutarsız hükümler riskini önemli ölçüde azaltmaktadır. Gerçekte, Avrupa Komisyonu ABD Adalet Bakanlığı Anti-Tröst Birimi'ndeki ve Federal Ticaret Komisyonu'ndaki meslektaşlarıyla yakın ve günlük temas içindedir.

    Hem ilgili rekabet otoriteleri hem de özel şahıslar için bu yoğun işbirliğinden kaynaklanan vakayla ilişkili spesifik yararların ötesinde, AB ve ABD arasındaki yakın günlük temas karşılıklı güven inşası, birbirinin yargısındaki asli ve usuli kurallara ilişkin tahakkuk eden bilgiler, rekabet analizinde ciddi bir yaklaşım ve hem asli hem de usuli konularda "en iyi uygulamaların" gelişimi için yararlıdır. Aslında bu alandaki AB/ABD işbirliği genel anlamda transatlantik işbirliği için bir tür model haline gelmiştir.

    Ancak AB ve Ãœye Devletlerinin bir süredir fark ettiği gibi, iki taraflılığın sınırları vardır:
    AB tüm dünyadaki meslektaşlarının hepsiyle aynı yoğun işbirliği ilişkisini kurmayı gerçekçi anlamda bekleyemez - kıt idari kaynakların harcanması yönünden fatura gerçekte çok yüksek olur.


    Küresel Boyut; "Çok taraflı Yaklaşım & Küresel İdare"

    Son yıllarda anti-tröst uygulayıcılarının farkına vardığı üzere, bugünkü rekabet vakalarının ulusötesi özelliği, yerli anti-tröst kurallarının geleneksel olarak bölgesel kapsamıyla çatışmaktadır.

    Pratik anlamda bu demektir ki tüm dünyadaki rekabet otoriteleri antitröst uygulama yetkisinin bölgesel yapısında saklı olan yargısal engelleri aşmak için yollar bulmak durumundadır. Gerekli kanıtları bulmak ve ticaretin verimli şekilde idaresi için zararlı olan ve tüketicilere zarar veren küresel kartellere yaptırımlar getirmek için bir dizi yasal ve pratik engeli aşmamız gerekmektedir. Aynı şey dünya piyasasındaki hakim oyuncuların gerçekleştirdikleri kötüye kullanımlar veya tekelleşme girişimleri için de geçerlidir.

    Ayrıca, birden çok yargı çevresini içeren birleşmelerle bağlantılı olarak ortaya çıkan konuları dikkate almamız gerekir. Artan sayıda yargı çevresi farklı bildirim gereklilikleri ve asli standartlarla birleşmeyi kontrol rejimleri kabul ettikçe, çelişen kararlara varmak ve firmalara birbiriyle bağdaşmayabilecek çözümler empoze etmek yönünde artan bir riskle karşı karşıyayız. Birleşmeleri, devralmaları ve ortak girişimlerini kontrol etmek için yetki iddia eden farklı rejimleri dikkate alması gereken iş bakımından, durum artan işlem maliyetleri ve belirsizlikten ibarettir.

    Yanısıra, burada küresel idare sorunu vardır. Konunun özü, rekabet otoritelerinin, piyasalarda uluslararası entegrasyonun sürekli rekabetçi sonuçlara yol açmasını ne şekilde sağlayabileceği, böylelikle küreselleşme sürecini hem ekonomik bakımdan verimli hem de toplumsal yönden kabul edilebilir kılabileceğidir. Bu bağlamda, küreselleşmeye karşı nefretten ve korumacı bir reaksiyondan kaçınacaksak, rekabet politikası ve özellikle rekabet politikası konusunda uluslararası işbirliği önemli role sahiptir.

    Gelişmekte olan ülkeler oyuna dahil edilmeyi beklemektedir. Rekabet politikasının getirilmesi, rekabet etmek için yeni fırsatlardan yararlanabilmek amacıyla ekonomilerini yeniden yapılandırmak ve bunları tamamen dünya ekonomisine entegre etmek üzere gelişmekte olan ülkeler ve geçiş sürecindeki ülkelerin çabalarının önemli bir bölümüdür. Küreselleşmenin sağladığı yararlarda paylarını iddia etmek için, daha fazla gelişmekte olan ülke tüm sektörleri serbestleştiren, devlet mülkiyetindeki işletmeleri özelleştiren ve rekabet kanunları ile politikaları getiren ekonomik reform paketleri kabul etmektedir. Bunlar işbirliği, destek ve teknik yardım için doğal olarak, yerleşik Rekabet Otoritelerine yönelmektedirler.

    İkili işbirliğinin ötesinde, bu zorlukları çok taraflı forumlarda ele almak için gayretler sarf edilmiştir. UNCTAD, DTÖ ve OECD gibi kuruluşlar son yıllarda sorunları inceleme çabalarını çoğaltmış olup, değerli içgörüler elde etmişlerdir. AB pek çok DTÖ üyesinin kabul etmiş olduğu bir teklif olan, Rekabet Konulu Bir DTÖ Anlaşması talep etmektedir. Rekabet Konulu Bir DTÖ Anlaşması, yerli rekabet kanunları tesis edip uygulamak konusunda üye ülkelerin taahhüdüne dayalı olacaktır. Bu kanunlar "çekirdek ilkelere" dayanmalıdır: ayrımcık yapmama, şeffaflık ve DTÖ üyeleri arasında uzlaşmayı yansıtan uygun bir süreç. Ayrıca, DTÖ üyeleri yerleşik kartelleri ortadan kaldırmak için gereken tüm tedbirleri almayı taahhüt etmelidir.

    DTÖ küresel rekabet anlaşmasını talep ederken, ulusal otoritelerin egemenliğini yıpratmaya çalıştığımız hurafesini yıkmanın zamanıdır. Bunun aksine, güçlü ulusal uygulama kurumları bir çerçeve anlaşmasının başarısı için vazgeçilmezdir.


    Ticaret & Rekabet Arasındaki Bağlar: "Global Ticaret"

    Rekabete aykırı özel uygulama etkili piyasa erişimi kadar rekabet sürecini de engelleyebilir: yerel olarak hakim firma durumunu kötüye kullanarak ve rakipleri saf dışı bırakmaya çalışarak piyasaya mal tedariğini sınırlar vs...Ticaret tedbirleri de rekabet sürecini engelleyebilir ve piyasaya etkili erişimi bloke edebilir. Çeşitli düzenlemeler hem piyasaya erişimi hem de rekabet sürecini örseleyebilir, ör. standartlar...

    OECD, ticaret ve rekabet politikalarının karşılıklı olarak güçlendirici yapısını fark etmeye başlamıştır. OECD devletleri
    • Ulusal rekabet otoriteleri arasında işbirliğini iyileştirmeyi
    • Rekabet kanunları ve politikalarının yakınlaşmasını artırmayı
    • Rekabet kanunlarının kapsamı ve içeriğini genişletmeyi
    • Rekabet kanunlarının fiili uygulamasının değerlendirmeyi taahhüt etmiştir.

    Durumu hem rekabet hem de ticaret politikası perspektifinden inceleyin...

    Hedef, ağır bir bürokratik yapı veya daha kötüsü ulus üstü bir rekabet otoritesi yaratmak değildir. Rekabet ve ticaret politikası giderek küreselleşen bir ortamda ülke içi rekabet kurallarımızı uygularken ihtiyaç duyduğumuz bir araçtır. Uluslararası rekabet politikasında daha fazla tutarlılık, daha fazla koordinasyon, daha fazla idare taleplerine cevap vermemizi sağlayacak bir araçtır.


    Türkiye'deki Durum

    Türkiye "topluluk müktesebatı" ve Gümrük Birliği Anlaşması'nın yükümlülüklerine uyum sağlamak amacıyla antitröst politikası alanındaki yasama çerçevesini düzenlemiştir. Özellikle grup muafiyeti tüzükleri alanında olmak üzere, önemli bir ikincil mevzuat kabul etmiştir.

    Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun 1994 yılında kabul edilmiştir. Suç işleyenlere yönelik cezalarda artışla ilgili olarak 1999 yılında değişikliğe uğramıştır. Büyük ölçüde AB Anti-tröst kurallarının ana ilkeleri üzerinde inşa edilmiştir. Devlet Yardımlarına ilişkin olarak, Türkiye Gümrük Birliği Anlaşması çerçevesinde Devlet Yardımlarıyla ilgili kuralların etkili olarak uygulanması ve icrasını sağlamak durumundadır. Tekelin (ticari nitelikte devlet tekeli) uyumu konusunda önemli güçlükler mevcuttur. Gümrük Birliği Anlaşması'nın öngördüğü, uyum için geçiş süresi 1 Ocak 1998'de sona ermiştir.

    Türk Rekabet Kurumu, teşebbüsler için kuralların etkili şekilde uygulanmasına imkan vermek için gerekli idari yapılarla birlikte işlevsel olarak bağımsız bir organ şeklinde oluşturulmuş, 1997 yılında faaliyete geçmiş, bir dizi düzenleme kabul etmiş ve yayımlamıştır, ör. Birleşme & Devralmalar, tek elden dağıtım veya satınalım anlaşmaları, grup muafiyeti, franchising anlaşmaları vs...


    Sonuç
    Rekabet politikası dünya ekonomilerinin küreselleşmesinin ayrılmaz bir parçasıdır.

    Rekabet oyununda giriş ve oyun kurallarını tanımlar. Rekabet politikası entegrasyon sürecinde hem reaktif hem de proaktiftir, ancak küreselleşme devam ettikçe, ilki daha netleşmektedir. Küreselleşme süreci sürerken, başlangıçta aynı norma dayalı olan ulusal kuralları yeniden oryante etme yönünde gelişen bir süreç mevcuttur. Zaman içerisinde, küresel düzeyde daha fazla yeniden oryantasyon baskısı artmaktadır.
    Â