• Rekabet Hukuku / Rekabet Bülteni

  • Sayı : 5 / Yıl : 2001

  • Opel Hollanda Kararı: Komisyon'un Otomotiv Sektöründeki Kararlılığı

  • Opel Hollanda Kararı: Komisyon'un Otomotiv Sektöründeki Kararlılığı

    M. Fevzi TOKSOY
    ESC Consulting

    Giriş

    Avrupa Komisyonu Otomotiv Sektörü’ndeki rekabet ihlallerine taviz vermediğini ve bundan sonra da vermeyeceğini bir kez daha ve yine yüksek bir para cezası vererek gösterdi. Avrupa Komisyonu 28.02.2001 Tarihli Topluluk Resmi Gazetesi’nde yayınlanan kararıyla Opel Hollanda’ya ve General Motors Hollanda’ya Eylül 1996’dan Ocak 1998’e kadar uyguladığı, bayilerinin diğer Ãœye Ãœlkelere ihracat yapılmasını engellemeye yönelik uygulamaları nedeniyle 43 Milyon Euro para cezası verdi. Bu, Komisyon’un Volkswagen Kararı’ndan sonra aynı konuda verdiği ikinci en büyük para cezası. Ayrıca şimdiye kadar verilen tüm para cezaları arasında en yüksek meblağlı olanlarından.

    Komisyon, tüketicilerden gelen şikayetleri değerlendirerek Ortak Pazar içinde otomotiv sektörünün önemli üretici ve ithalatçılarının rekabete aykırı uygulamalarını soruşturmaya başlamıştı, bunun sonucunda ise yeni Otomotiv Tebliği’nin çıkmasına az bir süre kala sektörün en önemli markalarından ikisini ağır para cezaları ile cezalandırarak bu sektördeki rekabet ihlallerini ne kadar ciddiye aldığını göstermiş oldu.

    Komisyon’un sektörde rekabetin tesis edilmesine karşı duyarlılığının başlıca sebebi tüketici çıkarlarının son derece önemli olduğu bir sektör olması ve daha yeni yapılan bir Komisyon araştırmasına göre Ãœye Ãœlkeler arasında önemli fiyat farklılıklarının bulunması. Ortak Pazar’ın en önemli amaçlarından birisi olan tüketicilerin fiyatları en uygun buldukları Ãœye Ãœlkeden mal tedarik edebilmelerini sağlamak için Komisyon bu serbest dolaşım ilkesini engellemeye yönelik davranışları hele otomotiv sektörü gibi temel bir sektörde affetmiyor.

    Opel Hollanda vakasında, Opel marka ürünlerin Hollanda’daki tek ithalatçısı durumunda bulunan ve % 100’ü General Motors Hollanda’ya ait olan Opel Hollanda’nın, Hollanda’da diğer Ãœye Ãœlkelere oranla daha ucuz bir satış fiyatı olan ürünlerinin sözleşmeli bayilerince diğer Ãœye Ãœlkelere ihracatının engellenmeye çalışılması söz konusu. Sorunun kaynağı Hollanda’da yeni arabaların vergilendirilmeden önceki fiyatlarının (bilindiği üzere Otomotiv Tüzüğü yalnızca yeni arabaların satışını kapsıyor, ikinci el ve yedek parça satışı Tüzük kapsamı dışında kalıyor) Hollanda’ya yakın ya da sınırı bulunan Almanya, Fransa veya İngiltere gibi ülkelerden daha düşÃ¼k olmasından kaynaklanıyor. Hollanda’dan daha ucuza Opel marka araba almak isteyen tüketiciler Komisyon’a yaptıkları şikayetlerle bunun engellendiğini belirtiyorlar. Komisyon ise yaptığı soruşturma sonucunda Opel Hollanda’nın Hollanda dışına ihracat yapılmasını engellemek için kapsamlı bir strateji izlediğini ve bayilerini bu stratejiye uymak zorunda bıraktığını ortaya çıkarıyor.

    Taraflar

    General Motors firması Opel marka araçlarını Hollanda’ya bir münhasır ve seçici dağıtım anlaşması çerçevesinde Opel Hollanda firması aracılığı ile gerçekleştirmektedir. Opel Hollanda bu çerçevede bayilerle Opel ürünlerinin satışına dair imtiyaz sözleşmeleri imzalamıştır.

    Adalet Divanı’nın içtihatlarına bakıldığında ekonomik faaliyetlerini farklı düzeylerde gerçekleştiren teşebbüsler arasındaki anlaşmalar (dikey anlaşmalar) Kurucu Antlaşmanın 81(1). Maddesine aykırılık gösterebilme niteliği taşırlar. Sözkonusu vakada teşebbüsler Opel ürünlerinin Hollanda’daki tek dağıtıcısı durumunda bulunan Opel Hollanda ve anlaşmalı bayileridir.

    İhlalin söz konusu olduğu 1996 1998 yılları arasında Opel, Avrupa Birliği içinde en büyük pazar payına sahip iki firmadan birisi konumunda bulunuyordu (% 15 civarı, en önemli rakibi ise yine benzer bir soruşturmaya muhatab olan Volkswagen Grubu idi). 1992 yılından itibaren ise Hollanda’dan diğer ülkelere yapılan Opel marka araba ihracatında önemli bir artış gözlenmekteydi, bunun sebebi ise diğer Ãœye Ãœlkelerle olan fiyat farklılıklarıydı. Verilere bakıldığında 1996 yılında Opel’in Hollanda’daki satış fiyatı ile diğer Ãœye Ãœlkeler arasındaki fiyat farklılığı % 20 civarında seyrediyordu, bu oran % 28’lere kadar çıkabiliyordu. Son kullanıcıların arabalarını Hollanda’dan almak istemelerinin haklı sebebi işte burada yatıyordu. Opel firması Hollanda’daki fiyatlarını artırarak bir dengelemeye gidemiyordu çünkü bu Hollanda pazarındaki rekabet yüzünden pay kaybetmelerine yol açacaktı. Ancak Hollanda’dan başta Almanya ve diğer Ãœye Ãœlkelere yapılan paralel ticaret ise söz konusu ülkelerdeki Opel bayilerinin satış yapamamaktan şikayet etmelerine yol açıyor ve daha da önemlisi fiyatları düşÃ¼rüyordu.

    Rekabet İhlalleri

    Opel Hollanda, ürünlerinin Hollanda dışına ihracını engellemek için üç ayaklı bir strateji izledi. Öncelikle Otomotiv Tebliği’nin izin verdiği ve bayilik sözleşmelerinde yeralan satış hedeflerinin yanızca Hollanda içine yapılan satışları kapsayacağı bayilere bildirildi. Daha sonra bayiler için önemli bir gelir kaynağı olan satış primlerinin ihraç edilen ürünler için verilmemesi kararlaştırıldı. Üçüncü yöntem olarak ise özellikle sınır bölgelerinde yeralan bayilere Opel Hollanda üst düzey yöneticileri tarafından yapılan uyarılarla ihracat yapılmaması söylendi ve bayilerden bu yönde taahhütler istendi.

    Her ne kadar söz konusu rekabet ihlalinde teşebbüslerce izlenen genel strateji Opel Hollanda ile bayileri arasında kararlaştırılmış bir anlaşma ile gerçekleşmese de, ihlal Opel Hollanda’nın aldığı tedbirlerden de anlaşıldığı üzere taraflar arasındaki bayilik anlaşmasının bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu tedbirler bayilere sınırlı miktarda mal tedarik etme, bayilik sözleşmelerinin bir parçası durumunda bulunan çeşitli kampanyalardaki prim uygulamasının sınırlanması ve son olarak da kimi bayilere doğrudan ihracatın durudurulması yönünde uyarı ve tavsiyelerde bulunulması şeklinde gerçekleşmiştir. Tüm bu uygulanan tedbirlerin tek bir amacı bulunmaktadır, o da Opel marka araçların Hollanda dışına ihracatını engellemektir. Bu tedbirler Opel Hollanda’nın bayilik sözleşmesinin adeta bir parçası haline dönüşmüştür.

    Olaylar göstermektedir ki, Opel Hollanda ve bayilerinin aralarında yaptıkları münhasır ve seçici dağıtım anlaşmaları bazında bir pazar paylaşımı söz konusudur. Opel Hollanda tarafından izlenen strateji bayilere ihracat yasağı getirilmesi ya da kimi zorluklar çıkarılması üzerine kurulmuştur. Bayiler sürekli denetim altında tutulmuştur. Opel Hollanda, Komisyon’ca elde edilen kanıtlara bakıldığında bu uygulamalarını saklamak için titizlik de göstermiş değildir, firma içi yazışmalarda ihracat yapan bayilerden adeta “fiyat kırıcılar†olarak bahsedilmiştir. Bayilere uygulanan baskı politikası ise sistematik olarak üçe ayrılmıştır: arz kısıtlaması, prim kesintileri ve doğrudan yapılan uyarılar. Uygulamalarında bir öncelik sırasının bile gözetildiği bu rekabete aykırı tedbirler sonuç vermiş ve ihracat yapan bayilerin tamamı bu gelirlerinden feragat etmeyi kabullenmişlerdir.

    Bu tedbirlerin alınmasının altında yatan en önemli sebep kuşkusuz Ãœye Ãœlkeler arasındaki fiyat farklılıkları ve söz konusu dönemde Hollanda’dan yapılan ihracatın hızlı bir artış eğilimine girmesidir.

    Opel Hollanda, öncelikle Hollanda dışına yapılan satışlara prim verilmeyeceğini bayilerine duyurmuştur. 1996-1998 yılları arasında yapılan birçok kampanyada gerçekten söylendiği gibi Hollanda dışına yapılan satışlara prim verilmemiştir. Oldukça uzun süren bu kampanyalar boyunca ithalatçı, özellikle sınır bölgesindeki bayilerinin çok önemli bir gelirden mahrum kalmasına sebep olmuştur.

    Bu tedbirlerin bayilerinin ihracat yapmalarına engel olamadığı gören Opel Hollanda son olarak ise bayilerini, diğer Ãœye Ãœlkelerdeki Opel bayilerine veya son kullanıcılara ihracat yapmamaları için doğrudan uyarma yolunu seçmiştir ve sıkı bir denetim mekanizması getirmiştir. Opel Hollanda’nın üst düzey yöneticileri bayilerine ziyaretler düzenleyerek ve uyarı mektupları yazarak baskı kurmuşlardır.

    Söz konusu rekabete aykırı davranışlar Opel Hollanda’nın tek taraflı tasarrufları değildir, bayilerle aralarında bulunan münhasır ve seçici dağıtım anlaşmalarının bir parçası olarak gerçekleşmiştir. Adalet Divanı içtihatlarında belirtildiği üzere bir dağıtım ağına giren bayi, üreticinin/ithalatçının koyduğu koşullarla satış yapmayı kabullenmiş demektir.

    Arz kısıtlamasını gerçekleştirmek için Opel Hollanda bayilik sözleşmesinde bulunan ve yasal bir hüküm olan “satış hedeflerini†kullanmıştır. Bir bayinin yıl içinde gerçekleştirmek zorunda olduğu en az satış miktarını belirleyen bu hedefin yurtiçi satışlara yönlendirilmesi istenmiş ve mal tedariğinin satış hedeflerinde belirtilen miktarla sınırlı olacağı söylenmiştir. Bu bayilerle ithalatçı arasında yapılan bir anlaşmadır ve 81. Madde kapsamına girmektedir.

    Opel Hollanda’nın bu tedbirleri almaktaki temel amacı marka içi rekabeti önlemektir. Firmanın savunmasında belirtildiğinin aksine yalnızca dağıtım ağının dışında yeralan aracılara değil diğer Ãœye Ãœlkeler’deki resmi Opel bayilerine ve son kullanıcılara da ihracatın yapılmasının önüne geçmek hedeflenmiştir. Yani söz konusu rekabet aslında Opel’in Hollanda’daki bayileri ve diğer Ãœye Devletler’deki bayileri arasında gerçekleşmektedir. Amaçlanan Hollandalı bayilerin Ãœye Ãœlkeler arasındaki fiyat farklılıklarından kaynaklanan karlılıklarını engellemektir. Bu amaçla gerçekleştirilen tüm tedbirlerin doğal olarak her biri kendi başına rekabete aykırı dolayısıyla 81(1). Madde kapsamında uygulamalardır. Ortak Pazar’ın ruhuna tamamen aykırı bu davranışlar ile coğrafi pazar üye ülkeler bazında bölünmek istenmiş ve fiyat farklılıklarının korunması ve rekabetin önlenmesi sureti ile karlılığın düşmesini engellemek amaçlanmıştır.

    Opel Hollanda bu amacı doğrultusunda gerçekten de başarılı bir strateji izlemiş ve istediğini elde etmiştir. Örneğin yukarıda saydığımız Opel Hollanda tarafından gerçekleştirilen üç tedbirden birisi olan primlerin ihraç edilen mallar için verilmemesi bayiler açısından çok caydrıcı olmuştur çünkü bu primler bayinin reklam gibi ek harcamalarını ya da müşteri ile pazarlık payını hesaplamada güvendiği gelirlerdir. Bu ödemeden mahrum kalacağını bilen bayi, doğal olarak ihracat yapmaktan kaçınmış ve zaten satış hedefleri oranında tedarik edilen stoğunu yurtiçinde, özellikle de kendi satış bölgesinde tüketmeye gayret göstermiştir. Zira, satış hedefinin tutturulması sözleşmede yeralmaktadır ve bayinin ithalatçı karşısındaki kredibilitesi bu hedefin tutturulmasına bağlıdır. Ãœstelik bu hedefin gerçekleştirilememesi bayilik sözleşmesinin feshedilmesine yol açabilecektir. İhracat sayesinde hedefin üzerinde satış yapsa dahi, ithalatçı satış hedefinden fazla mal tedarik edemeyeceği için bu sefer yurtiçi talebi karşılayamayacak ve öngörülen satış hedefini tutturamayacaktır. Prim verilmediği için bayinin ihraç ettiği üründen geliri azalmıştır, buna mukabil ürünlerin fiyatlarını da arttıramamaktadır çünkü bu da yurtiçindeki diğer bayilere karşı rekabet gücünü azaltacaktır. Sonuç olarak, bayi ithalatçı tarafından kuyruğundan yakalanmıştır ve elinde hiçbir kozu bulunmamaktadır; nitekim, karalisteye alınan tüm bayiler ihracat yapmayacaklarını taahhüt etmek zorunda kalmışlardır.

    Opel Hollanda tarafından uygulanan tüm bu tedbirler hem tek tek, hem de genel bir strateji olarak rekabete aykırıdır çünkü açık olarak pazar paylaşımını hedeflemektedir. Topluluk Hukuku’na göre tüm Birlik vatandaşları en uygun buldukları fiyat ve koşullarla istedikleri Ãœye Ãœlkeden mal tedarik edebileceklerdir. Bu hak paralel ticaretin serbestisi ilkesi ile korunmuştur. Bu açıdan bakıldığında sözleşmeli bayilere arz boykotu yaparak pazarın paylaşılmaya çalışılması kabullenebilecek bir davranış değildir.

    Opel Hollanda savunmasında yanlış hukuki tavsiyeler sonucunda bu noktaya geldiklerini ve rakiplerinin de aynı yöntemleri kullandığını belirtmiştir. Ancak, ne türlü olursa olsun ihracata yönelik satışlara prim verilmeyeceğinin belirtilmesi firmanın asıl amacının rekabeti önlemek olduğunu açıkça ortaya koymaktadır, dolayısıyla, izlenen yöntemler ya da ihlalin piyasaya olan etkisi önemli değildir. İçtihata göre de, amacı rekabeti engellemek olan bir anlaşmanın 81. Madde kapsamına girdiğini kanıtlamak için piyasaya olan etkilerini araştırmaya gerek yoktur.

    Opel Hollanda’nın ihracatı engellemek için elinden geleni yaptığı ortadadır. Bayiler ise ithalatçıları kendilerine baskı uygulayana kadar yurtiçi ve yurdışı talepler arasında ayrım gözetmemişlerdir. Diğer Ãœye Ãœlkeler’deki dağıtım ağı içindeki Opel bayilerine ve son kullanıcılara mal tedarik ettikleri gibi ithalatçının Avrupa Birliği Otomotiv Tüzüğü’ne dayanarak yasaklama hakkı olan dağıtım ağı dışındaki aracılarla çalışmaktan da kaçınmamışlardır.

    Komisyon söz konusu rekabet ihlalinin ciddi addedilmesi gerektiğini belirtmiştir; nitekim, Ortak Pazar’ın önemli ilkelerinin ihlali sözkonusudur. Gerçekten de, Hollanda’dan ihracatın önünün kesilmesinin Almanya ve İngiltere gibi otomobil fiyatlarının nispeten yüksek olduğu ülkelerdeki etkisi belirgin olmuştur. Ortak Pazar içindeki tüketicilerin % 12’den başlayıp % 28’e kadar varan fiyat avantajını değerlendirememelerine sebep olmuştur.

    Opel Hollanda’nın yasal olmayan satışları engellemek için söz konusu tedbirlere başvurmak zorunda kaldığı argümanını ise Komisyon, Firma’nın tüm ihracatı aktif olarak engellemeye çalıştığını belirterek reddetmiştir. Belirtilen Tüzük’te üretici/ithalatçının dağıtım sistemini korumak için getirilen bu hükümle, dağıtım ağının dışında yeralan aracılara mal satışının engellenebileceği belirtilmiştir, ancak, dağıtım ağı içinde yeralan diğer bayilere ya da son kullanıcılara satış yasağı getirilmesi söz konusu değildir. Firma tedbirleri uygularken yasal olan ihracat ile olmayan arasında herhangi bir fark da gözetmemiştir.

    Komisyon karara varırken firma yetkilililerinin davranış biçimlerini de kanıt olarak göstermiştir. Bayiler kendilerine yapılan uyarılara karşılık olarak gerçekleştirdikleri satışların bayilik sözleşmesi çerçevesinde ve Topluluk normlarına uygun olduğunu belirtmişlerse de, Opel Hollanda yetkilileri ihracatın bütün olarak durdurulması yönünde baskıcı tutumlarını sürdürmeye devam etmişlerdir. Opel Hollanda tarafından bayileri üzerinde yapılan denetimlerde de ihracatın kime yapıldığına dikkat edilmemiştir.

    Opel Hollanda’nın rekabete aykırı davranışları için Komisyon’dan herhangi bir muafiyet talebi de olmamıştır, ayrıca belirtmek gerekir ki böyle bir talebin kabul edilmesi de mümkün olmazdı.

    Komisyon ihlalin ciddiyetini gözönüne alarak, Opel Hollanda ve General Motors Hollanda’yı ağır para cezası ile cezalandırmıştır. Bayiler ise baskı altında ihlale iştirak ettikleri için herhangi bir cezaya çarptırılmamışlardır. Verilen para cezasının bu derece büyük olmasının sebepleri arasında Opel’in Avrupa’nın üçüncü en çok tercih edilen araba markası olması yanında, ihlalin bilinçli yapılmış olması da vardır. Firma tarafından öne sürülen rakip firmaların da aynı yöntemlere başvurduğu tezi ise, Komisyon’ca bu konuda kendilerine danışılabileceği halde böyle bir girişimin olmadığı savı ile reddedilmiştir.

    Sonuç

    Kurucu Antlaşma’nın 81(1). Maddesi bir diğer Ãœye Ãœlkedeki son kulanıcılara ya da dağıtım sistemine dahil olan bayilere yeni araba satışının kısıtlanması ve engellenmesi amacı ya da etkisini taşıyan dogrudan veya dolaylı anlaşma ve uyumlu eylemleri yasaklamaktadır. Buna getirilen tek istisna ise engellenen ya da kısıtlanan satışın dağıtım sistemi dışında yapılmasıdır.

    Opel Hollanda tarafından uygulanan tüm bu yöntemler Kurucu Antlaşmanın 81(1). Maddesi uyarınca Ãœye Devletler arasındaki ticareti etkileyen ve Ortak Pazar içinde rekabeti engellemeye, kısıtlamaya veya bozmaya yönelik etkisi veya sonucu olan anlaşmalar olarak kabul edilmiştir. Bir anlaşmanın doğal olarak en az iki tarafı olması gerektiğinden suçlu konumda bulunan diğer teşebbüs olan bayilerin ise rekabete aykırı davranışlara Opel Hollanda ile aralarında bulunan sözleşme uyarınca uymak zorunda kaldıkları belirtilmiş ve herhangi bir ceza verilmemesi kararlaştırılmıştır.

    Opel Hollanda’nın marka içi ticareti engellemek amacı taşıyan uygulamaları 1475/95 Sayılı Otomotiv Tüzüğü’nde belirtilen dağıtım sisteminin dışına yapılan satışların üretici/ithalatçı tarafından engellenebilmesi hükmünün kapsamı dışında bulunmuş ve paralel ticareti tamamen engellemeye yönelik olduğu gözönüne alınarak rekabete aykırı addedilmiştir. Volkswagen Kararında da benzer bir karar alınmıştı ve Bidayet Mahkemesi pararel ticareti engellemeye çalışmanın çok açık bir rekabet ihlali olduğunu ve rekabeti engellemek amacı güttüğü için ayrıca pazar üzerindeki etkisini araştırmaya gerek olmadığını belirtmişti. Yine bu kararda ülke bazında uygulanan, rekabeti engelleme ya da kısıtlama amacı ya da etkisi olan, mevcut ya da olası, dolaylı veya doğrudan eylem ve anlaşmaların pazarları ülkelere göre bölmeyi hedefleyen, Ortak Pazar’da yaratılmak istenen ekonomik bütünleşmeyi engelleyici eylemlerin Kurucu Antlaşma’ya aykırı olduğu belirtilmiştir.

    Komisyon, Opel Hollanda’ya verilecek para cezasının miktarını belirlerken pazarın büyüklüğü, firmanın pazar payı, cirosu gibi faktörlerin yanısıra rekabete aykırı davranışların amacının doğrudan tüketicilerin Ortak Pazar’ın sunduğu rekabet avantajlarından yararlanmalarını engellemek olduğunu gözönünde bulundurmuştur. Ayrıca Firma üst düzey yöneticilerinin rekabet ihlalini bilinçli olarak gerçekleştirdiklerini de dikkate almıştır. Opel’e Volkswagen’e verilenden daha düşÃ¼k bir para cezası verilmesinin sebebi ise, ihlalin daha az ciddi olmasından değil, boyutlarının ve süresinin daha az olmasından kaynaklanmıştır. Komisyon tarafından neredeyse arka arkaya verilen bu iki büyük para cezası, Ortak Pazar içinde tüketicilerden gelen, araba fiyatlarının Ãœye Ãœlkeler’e göre farklılığı ve serbest dolaşıma çıkarılan engeller konusundaki şikayetleri önlemek açısından Komisyon için atılan önemli bir adım olmuştur.

    Otomotiv sektörünün devleri ise Ortak Pazar içinde, coğrafi pazarı ülke bazında kabul etme ve paralel ticareti engelleme alışkanlıklarına devam edemeyeceklerini anlamışlardır. Biz de, Komisyon’un bu konudaki kararlılığına bir kez daha tanık olduk.
    Â