• Rekabet Hukuku / Rekabet Bülteni

  • Sayı : 1 / Yıl : 1999

  • Avrupa Birliği Rekabet Hukuku’nda İdari Para Cezaları

  • Avrupa Birliği Rekabet Hukuku’nda İdari Para Cezaları

    Komisyon rekabeti kısıtlayan ya da engelleyen ve hakim durumunu kötüye kullanan teşebbüslere idari para cezası tahakkuk ettirmektedir. Ancak Rekabet Hukuku’nun Avrupa Topluluğu’nda uygulama alanı bulduğu ilk yıllardan itibaren bu cazaların miktarları üzerine bir dizi tartışmalar açılmıştır. Hatta ATAD bazı vakalarda ceza miktarlarında indirimlere gitmiştir. Bunun üzerine Komisyon, 17 Sayılı Tüzüğün 15 (2) maddesi ve AKÇT Anlaşması’nın 65 (5) maddesi uyarınca verilen para cezalarının hesaplanmasına ilişkin esaslar üzerine açıklama yayımlamıştır.

    Sözkonusu açıklamada belirtilen esaslar, gerek Adalet Divanı gerekse de teşebbüsler nezdinde Komisyon’un almış olduğu kararların şeffaflığını ve objektif niteliğini yasa koyucu tarafından Komisyon’a tanınan “işletmelerin toplam cirolarının % 10’una kadar para cezası verme yetkisi†kapsamında yansıtacak doğrultudadır. Bu %10’luk marj, ihlallerin rekabet kuralları doğrultusunda cezalandırılmasıyla uyumlu bir şekilde ayırımcılıktan uzak ve tutarlı bir çizgiyi takip eder bir yapıda şekillenmektedir.

    Bu açıklama ile getirilen yenilik, ceza miktarının hesaplanmasında uygulanacak olan yeni sistemin, ağırlaştırıcı sebeplerin varlığında artan ve hafıfletici sebeplerin varlığında da azalan bir taban miktarın belirlenmesi esasına dayanmaktadır.

    Komisyon öncelikle bir taban miktarı saptamaktadır. Bu taban miktar, 17 Sayılı Tüzük’ün 15 (2) maddesi kapsamındaki esaslar doğrultusunda ihlalin ağırlığı ve ihlalin süresi kriterlerine göre belirlenmektedir.

    İhlalin ağırlığı kriterinde bakılan husus; ihlalin niteliği, -ölçülebildiği durumlarda- pazardaki somut etkisi ve ilgili coğrafi pazarın büyüklüğü dikkate alınarak yapılmaktadır. Dolayısıyla rekabet ihlalleri “ağır olmayan ihlallerâ€, “ağır ihlaller†ve “çok ağır ihlaller†şeklinde üç kategoriye ayrılmıştır.

    • Ağır olmayan ihlaller: Mal ticaretini engelleyici ancak pazara etkisi sınırlı olmakla beraber Topluluk pazarının bir bölümünde etkili olan ve ağırlıklı olarak dikey nitelikli kısıtlamalar olarak değerlendirilmektedir. Bu tür rekabet ihlallerinde taban para cezası olarak öngörülebilecek miktar 1.000 ile 1.000.000 Ecu arasında değişebilmektedir.

    • Ağır ihlaller: Yatay veya dikey anlaşmalar, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliği kararları tahtında değerlendirilen fiiler kapsamında, ağır olmayan ihlallerde açıklanan yapıda ancak pazar üzerindeki etkisi daha ağır ve Topluluk pazarının daha geniş bir alanında etkili olan ihlaller olarak tanımlanmaktadır. Ağır ihlaller ayrıca hakim durumu kötüye kullanmaya yönelik fiiller de olabilir (satıştan kaçınma, ayırımcı uygulamalar, hakim durumdaki bir taeşebbüs tarafından uygulanan ve rakiplerini piyasa dışına çıkarmaya yönelik sadakat indirimleri, vb.)

    Ağır ihlallere öngörülen ceza miktarı 1 milyon ile 20 milyon Ecu arasında değişebilmektedir.

    • Çok ağır ihlaller: pazar paylaşım kotaları ve fiyat karteli biçimindeki yatay kısıtlamalar ve ulusal pazarların paylaşımı ve yarı tekel nitelikli teşebbüslerin hakim durumlarını kötüye kullanmaları amacıyla gerçekleştirdikleri pazarın düzenli işleyişini engelleyici eylemler olarak nitelendirilmektedir. Bu durumda öngörülebilecek idari para cezası miktarı 20 milyon Ecu’nün üzerindedir.

    Sonuç olarak yukarıda sayılan her bir kategori (özellikle de ağır ve çok ağır ihlaller kategorileri) kapsamındaki ceza dereceleri, teşebbüslere yönelik idari para cezası uygulamalarının teşebbüsler tarafından gerçekleştirilen ihlallerin niteliğine göre belirlenebilmesine olanak tanımaktadır.

    Ayrıca idari para cezaları, ihlali gerçekleştiren teşebbüslerin iktisadi güçlerinin pazarı oluşturan diğer aktörler -bir anlamda tüketiciler- üzerinde zarar oluşturma gücü de göz önünde bulundurularak yeterli caydırıcı etkiye sahip olacak bir seviyede belirlenmektedir.

    Bir çok teşebbüsün bir arada gerçekleştirdiği kartel tipli ihlallerde ve özellikle ihlali gerçekleştiren teşebbüsler arasında belirli bir büyüklük farkı olduğu durumlarda, teşebbüslerin her birine verilecek para cezası o teşebbüsün rekabeti engelleyici etkisi göz önünde bulundurularak uyumlu bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, yaptırım eşitliği ilkesi, aynı ihlal için ihlali birlikte gerçekleştiren teşebbüslere verilen para cezalarının hiç bir matematiksel hesaplama tekniğine dayanmadan farklı farklı belirlenmeleri sonucunu doğurabilmektedir.

    Yukarıda belirtildiği üzere, Komisyon’un öncelikle bir taban miktarı saptadığına işaret edildi. Bu taban miktar, 17 Sayılı Tüzük’ün 15 (2) maddesi kapsamındaki esaslar doğrultusunda ihlalin ağırlığı ve ihlalin süresi kriterlerine göre belirlenmektedir. İhlalin süresinin idari para cezalarında değerlendirilme kriterleri incelendiğinde, ihlalin süresi göz önünde bulundurulurken aşağıdaki esaslar dikkate alınmaktadır. Bu doğrultuda da para cezasına eklenecek ek miktarlar tespit edilmektedir.

    İhlal süreleri üç başlıkta toplanmaktadır:

    • Kısa süreli ihlaller (genellikle 1 yıldan kısa bir süre): Kısa süreli ihlallerde ek miktarda hiçbir ceza belirlenmemektedir.

    • Orta süreli ihlaller (genellikle 1-5 yıl arası): İhlalin ağırlığı esasına göre tespit edilen miktarın % 50’sine kadar ulaşabilen bir ek miktar belirlenebilir,

    • Uzun süreli ihlaller (genellikle 5 yıldan uzun süreli): Her bir yıl için ihlalin ağırlığı esasına göre tespit edilen miktarın % 10’una kadar ulaşabilen bir ek miktar belirlenmektedir.

    Böylelikle, uzun süreli ihlaller için uygulanan arttırma metodu, Komisyon’un daha önceki uygulamalarına kıyasla, daha ağır bir etki yaratacak şekilde düzenlenmiştir. Nitekim, bu yeni hesap tekniği de 18 Temmuz 1996 tarihli Anlaşmalara Ceza Uygulanmaması veya Ceza İndirimi üzerine Duyuru ile uyumludur. İhlalin süresinden kaynaklanan yüklü bir ceza artışı riski de teşebbüslerde ihlali ifşa etme veya Komisyon ile işbirliği içerisine girme motivasyonu sağlamaktadır.

    Bu açıklamalar ışığında, taban miktar ihlalin ağırlığı ve ihlalin süresine göre belirlenen miktarların toplamı olarak ortaya çıkmaktadır. Sonuç olarak Komisyon, oldukça basit ve doğru bir metodla cezayı hesaplamaktadır:

    X İhlalin Ağırlığı + Y İhlalin Süresi = Taban Miktar

    Yukarıda belirtilen ceza hesaplama yöntemlerine ek olarak, Komisyon ağırlaştırıcı sebeplere ya da hafiletici sebeplere göre nihai cezayı saptamaktadır.

    Komisyon’un taban ceza miktarının artışına yol açan ağırlaştırıcı sebeplere gösterdiği örneklere bakıldığında;

    • aynı tipteki rekabet ihlallerinin aynı teşebbüsler tarafından tekrar edilmesi durumu,
    • Komisyon ile işbirliğine yanaşmama ve hatta soruşturmanın akışını engelleyici girişimlerde bulunma durumu,
    • ihlalde elebaşı veya ihlali başlatıcı konumunda bulunma durumu,
    • diğer teşebbüsler üzerinde, bu teşebbüslerin de ihlale katılmalarını ve teşebbüsler arasında rekabeti engelleyici ihlale yönelik kararlara ya uyumlu eylemlere uymalarını sağlamak üzere baskı kurma durumu,
    • rekabet ihlalleri yoluyla elde edilen haksız kazançların nesnel (objektif) olarak bir değerlendirmeye tutulabilmesinin mümkün olduğu durumlarda, yaptırımın, haksız biçimde elde edilen kazancı geçecek şekilde arttırılması gerekliliğinin ortaya çıkması durumu,
    • Komisyon’un değerlendiridiği diğer ağırlaştırıcı sebeplerin ortaya çıkması durumu,

    sayılabilmektedir.

    Yukarıda belirtilen ağırlaştırıcı sebeplerin yanısıra, rekabet ihlallerinde bir dizi hafifletici sebeplerden söz etmek mümkündür. Bu durumda Komisyon, cezanın taban miktarında idirime gitmektedir. Taban miktarında indirime yol açan hafifletici sebeplere bakıldığında;

    • ihlalin oluşumunda teşebbüsün pasif veya takip edici rolünün belirlenmesi,
    • ihlal oluşturan eylemlerin veya anlaşmaların uygulanmaması,
    • ihlal uygulamalarına Komisyon’un ilk müdahelesinden hemen sonra son verilmesi,
    • teşebbüsün, rekabeti kısıtlayıcı eylemin ihlal yönüne ilişkin makul tereddüt veya şÃ¼phelerinin varlığının tespiti,
    • ihlalin kasıt yönünün bulunmayıp ihmalden kaynaklanması,
    • teşebbüsün, 18 Temmuz 1996 tarihli Anlaşmalara Ceza Uygulanmaması veya Ceza İndirimi üzerine Duyuru kapsamı haricinde soruşturmaya somut katkıda bulunması,
    • Komisyon’un uygun bulduğu diğer hafifletici sebepler,

    görülmektedir.

    Komisyon yukarıda belirtilen genel esaslar doğrultusunda idari para cezalarını uygularken, bir dizi temel esası da teşebbüslerin bilgi ve dikkatine sunmaktadır.

    Para cezasının yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda şekillenmesi (taban miktarın hafifletici veya ağırlaştırıcı sebepler dikkate alınarak hesaplanması) sonucunda ortaya çıkacak olan miktar, 17 sayılı Tüzük’ün 15 (2) maddesi hükmü doğrultusunda, hiçbir şart altında teşebbüslerin Dünya çapındaki toplam cirolarının % 10’unu geçememektedir.

    Ayrıca, AKÇT Antlaşması kapsamında değerlendirilecek hukuka aykırı anlaşmalarda ise, Antlaşma’nın 65 (5) maddesi tahtında belirtilen limit, ihlale konu üründen elde edilen cironun iki katıdır. Bu değer, bazı durumlarda, ilgili teşebbüsün AKÇT kapsamında yer alan ürünlerinin cirosunun %10’una tekabül edebilmektedir.

    Öte yandan teşebbüslerin Dünya çapındaki toplam cirolarının hesaplanması esnasında dikkate alınacak olan mali dönem, mümkün olduğu sürece kararın alındığı yıldan önceki yıl olarak değerlendirilmektedir. Bu mümkün değilse, hemen bir önceki mali yıl dikkate alınmaktadır.

    Yukarıda esasları belirlenen hesaplamaların yapılması akabinde, belirli bir ekonomik çerçeve içerisinde, ihlali gerçekleştiren teşebbüslerin elde etmiş oldukları mali ve iktisadi kazanımlar, ilgili teşebbüslerin kendilerine has özellikleri ve bu teşebbüslerin para cezalarını ödeyebilme güçleri gibi bazı objektif verilerin de ceza miktarları hesaplanırken şartlar elverdiği ölçüde dikkate alınması gerekmektedir.

    Teşebbüs birliklerine kapsayan vakalarda, kararların ve para cezalarının şartlar elverdiği derecede birlik üyesi teşebbüslere yönlendirilmesi önem taşımaktadır. Bunun imkansız olduğu durumlarda ise, (örneğin, üye sayısı böyle bir uygulamayı imkansız kılacak derecede kalabalık olan teşebbüs birlikleri) teşebbüs birliklerine verilecek olan para cezaları yine yukarıdaki esaslara göre üye teşebbüslere ayrı ayrı verilecekmiş gibi bulunan toplam bir değer olmaktadır. Ancak AKÇT Anlaşması kapsamındaki soruşturmalarda böyle bir uygulama mümkün değildir.

    Öte yandan Komisyon, ihlalin ağırlığı ve ihlalin süresine yönelik hiçbir hesaplama tekniğini dikkate almayacak şekilde 1.000 Ecu’lük sembolik bir para cezası verme yetkisini elinde tutmaktadır. Ancak bu sembolik cezanın gerekçesi de karar içerisinde belirtilmektedir.

    Â