• Gazete Makaleleri / Ekonomik Çözüm Gazetesi

  • Çoğulcu Demokrasi ya da Çoğunlukçu Demokrasi

  • Son günlerde siyasi literatürde sıkça kullanılmayan bir kavram ile yatıp kalkmaya başladık: Çoğunlukçu demokrasi.rnrnGenel olarak demokrasiler çoğulcu özellik üzerine bina edilmiştir. Bunun anlamı şudur. Bireylerin hiçbir baskı ve etki altında kalmadan çıkarları ve vicdanları doğrultusunda hür iradeleriyle serbest seçimler marifetiyle kendilerini yönetecek kişiler ya da siyasi partileri seçmeleridir. Sonuç olarak bir ya da bir kaç siyasi parti üyesi serbestçe seçilmiş yasama organı içinden çıkarak yürütme görevini üstlenirler. Bu görevin dışında kalanlar ise yasama görevlerini ifa ederken diğer bir bölümü de yürütmenin denetimini yapar. rnrnYürütme ise kendi programını benimsememiş kişilerin de beklentilerini, ve hassasiyetlerini gözardı etmeden çoğunluğu elde ettiği zümrenin menfaatleri doğrultusunda işlevini sürdürür. Burada esas nokta kendisi ile hemfikir olmayanların da hak ve hürriyetlerinin güvence altında olması ve yönetimin aslında ona muhalif olanların da özgürce kendilerini ifade edebilmeleri sağlamasıdır. İşte buna çoğulcu demokrasi denir, örneğin Fransa, İtalya, Almanya bu tür rejimlerle yönetilmektedirler. Burada esas, bir anlamda, siyasi uzlaşı kültürünün egemen olmasıdır.rnrnÇoğunlukçu demokrasi ise çoğunluğu elde edenlerin azınlığın hak ve duyarlılıklarına bakmaksızın kendi programlarını izlemeleri şeklindedir. Buradaki esas ise yürütmenin izlediği politikanın beğenilmemesi durumunda yine serbest seçimler marifetiyle iktidardan indirilmesidir. O bakımdan da iktidar kendi yandaşları dışında hiçbir konuya duyarlılık göstermez, bildiğini okur. Bunda bir sorun da yoktur, zira seçmen hiçbir partinin malı değildir. Ancak biz buna kıta Avrupasında demokrasi demiyoruz. Bu anlayışın tam olarak eğemen olduğu ülke ABD'dir. Çoğunluğu elde etttiğiniz zaman istediğiniz gibi yönetirsiniz, yürütmeyi beğenmeyenlerin sayısı arttıkça gelecek serbest seçimlerde o iktidar da tasfiye olur, biter. rnrnBurada bir uzlaşı kültürü yoktur. Sınırları net bir kanun düzeni içinde hukukun yaratıcılığına başvurmadan kurallar düzeni içerisinde yürütme ülkeyi yönetir. O nedenle de kanunlara saygı teknik bir hukuk düzenini beraberinde getirir. Zira azınlığı gözardı ettiğiniz için çerçevesi belli sınırlar içinde hareket etmek durumundasınızdır. Aksi halde muhalif kalanların haklarını bilmeden bile çigneyebilirsiniz. rnrnABD'de herşey mutlak çoğunluk isteğine bağlıdır. Örneğin kamunun inşaa ettiği bir yolu mahalle sakinleri aralarında oylama yaparak kendi mülkleriymiş gibi trafiğe kapatabilirler. Buna karşı olanlar kaderlerine razı olmak durumundadırlar. Bu somut örneğin Avrupa'da tartışılması bile sözkonusu değildir. Zira kamu yollarında trafiğin ne şekilde düzenleneceği üzerine yetkili kurullar ve bunların bağlı olduğu bakanlıklar ya da özel idareler mevcuttur.rnrnİşte AKP'nin kapatma davasının bazı çevrelerce anlaşılamamasının ana nedeni budur. Çoğunluğu elde etmiş bir siyasi oluşumun siyasetten men edilmesi çoğulcu demokrasi ile uyuşurken; çoğunlukçu demokrasi ile asla uyuşmaz. Nitekim AB içerisinde kapatmaya karşı olanların siyasi oluşumları ideolojik olarak kıta Avrupa demokrasisini çoğulculuktan çoğunlukçuluğa çevirmeye çalışanlardır.rnrnİki rejim de demokrasidir. Bu bir tercih meselesidir. Tayyip Erdoğan ve AKP'si bu ikinci modeli seçmiştir. Halbuki Türkiye bugüne kadar birinci model ile yönetilmiştir. İşte çatışma budur.