• Gazete Makaleleri / Ekonomik Çözüm Gazetesi

  • İstanbul İçin Kentsel Dönüşüm Projesi (II)

  • Dünya'da kentleşme olgusu ile birlikte İstanbul için kentsel dönüşüm çabalarına katkı niteliğindeki yazımıza bu sayfimizda da devam ediyoruz.rnİleri sanayileşmiş ülkelerin gecekondulaşma tarzında bir sorunu artık mevcut değildir. Bu ülkelerde temel sorun: Kent merkezlerinde çöküntü bölgelerinin oluşması, bunların ağır suç odaklarının barınakları haline dönüşmesi ve yaşam kalitesinin bozulmasıdır. Periferik alanlarda ise eski bina parklarının sevimsiz görüntüsü, sosyalden dışlanan, yalnızlığa itilen buhranlı bireyler ve bunların sonucu bozulan global kent imajı.rnYeni sanayileşmiş ülkelerde ise: Yukarıda gözlenen olgulara ilave olarak gecekondulaşma hareketi vardır. Bu hareket geniş ölçekli bir arazi yağması, mafya türü örgütlenmeler ve bunların terör odaklarıyla ciddi ve kanıtlanmış bağlantıları ve işbirliğini doğururken, bunun sonucunda da Büyük Kent gerçeği üzerinden sağlanan rant gelmektedir. rnİstanbul Metropolü hem ileri sanayileşmiş hem de yeni sanayileşmiş ülke küyük kentlerinin sorunlarına sahiptir. rnO halde İstanbul Metropolü'nün önünde iki büyük mesele vardır.rn oluşmuş gecekonduların ve çöküntü bölgelerinin ıslahı,rn ve bu harekete son verilerek, sorunların kontrolden çıkmasının önlenmesirnBugün İstanbul'a bakıldığında iki çarpıcı coğrafya tüm çıplaklığıyla kendini göstermektedir.rnBirinci coğrafya, tüm hatlarıyla bozulmuş Büyük Kent; ikinci coğrafya bozulan hatların marifetiyle ve bu hatların altında varolan Büyük Kent... Bunun açık anlamı, İstanbul'da her metrekarenin kayıp bir sahibi, günün 24 saati içinde sürekli değişen bir rantiyesi, bu rantın bir dizi haraç sahibi ve yoktan varedilen bu cazibenin de beslediği dalga dalga yayılan kümeleri bulunmasıdır.rnÖzellikle bu iki coğrafyanın kırılması gerekmektedir. Bunun polisiye tedbirlerle ve zabıta kuvvetiyle başarılamayacağı tartışılmaz bir gerçektir. Zaten söz konusu talan manzumesinin altında yasaklar yatmaktadır. Her yeni yasak yeni kanun dışı eylem ve rantların kaynağıdır.rnİstanbul'un yeniden yapılanması için öncelikle kente özel sektörün ilgi duyması sağlanmalıdır. Bu temel prensip doğrultusunda İstanbul'un ıslahında kenti iki boyutta düşünmek gerekmektedir:rnMerkez İstanbul ve Çevre İstanbulrnMerkez ve çevreye ait belediyelerin yeniden tespiti mevcut arazi ve bina parkı degerlendirilerek düzenlenmelidir.rnMerkez ve Çevre olarak düzenlenen kentte öncelikle yerel yönetimin niteliğinin saptanması gerekmektedir.rnİstanbul'a en uygun model: Yarı - Merkeziyetçi Model'dir. Bu modelde yetkiler merkezi yönetimde kalırken, belli alanlardaki yetkiler yerel yönetimlere devredilmektedir. Almanya, İngiltere ve İtalya'da uygulanan bu modelde bütçe ve yerel vergi politikaları yerel yönetime verilmemektedir. Böylelikle devredilen imar ve iskan politikası kontrol altında tutulmaktadır. Son dönemlerde Devletin İstanbul'dan dışlanma macerası tamamen işgalci ve kayıt-dışı ekonomik aktörlerin finanse ettiği bir stratejidir.rnKent'in % 80'inin kaçak yapılandırıldığı bir ortamda, özerk İstanbul idealinden ciddi kuşkular duymak gerekir. İstanbul Bakanlığı veya halkoyu ile seçilmiş vali fikirleri gecekondu-mafya valilerinin mevcut talanı meşrulaştırma çalışmalarından öteye gitmeyebilir.rnBu modelin kabulünden sonra kamunun düzenleyici çevreyi oluşturması gerekmektedir.rnBuna göre ulusal düzeyde ve kentleşmeye esas teşkil eden bazı kurallar benimsenmelidir.rnUlusal düzeyde:rn Büyük kentlerden küçük ve orta boy kentlere göçü özendirici vergi ağırlıklı teşvikler yürürlüğe konulmalıdır.rn Büyük kentlerin dışına taşınan işletmelere lojman zorunluluğu getirilmesi, ancak inşaa edilen lojman parkının vergi muafiyetleri yoluyla finansman giderlerinin işverene iadesi düşünülmelidir.rn Küçük ticari işletmeciligi özendirici programlara öncelik verilerek kayıt dışı ekonomik faaliyetlerin önlenmesi ve bu amaçla göçüp "ne olursa yaparım, ne olursa satarım" ilkesinin çürütülmesi gerekmektedir.rn Etnik kökenin kente göçte birincil etken olduğu bilindiğinden bu konuda ciddi sosyo-kültürel ve demografik çalışmalar yapılarak iç-göç yoluyla kente gelme ihtimali bulunan potansiyel grupların önceden tespiti ve bu yörelerde alınacak tedbirler ile bu türde maceralara atılmalarının önlenmesi gerekmektedir.