Avrupa Birliği, 2000 tarihli Lizbon Zirvesi'nde hedef olarak benimsediği 2010 yılında dünyanın en verimli ve rekabetçi ekonomisine
sahip olma amacını gerçekleştirmek için yoğun bir çalışma başlatmış bulunuyor. Bu konuda üye ülkelerden de çeşitli yardım ve
işbirliği talep eden Komisyon Avrupa ekonomisinde mevcut sektörlere ilişkin yayımladığı son raporunda, Ortak Pazar yapısının tüm
Avrupalılar özellikle tüketiciler açısından önemli sayılacak ölçüde yarar sağladığını açıklıyor. rnAncak rapora göre, özellikle
finansal hizmet sektörü ve kamu ihaleleri konularında potansiyel şekilde kullanılmayı bekleyen kaynaklar hala mevcut. Bu
kaynakların verimli şekilde kullanımını sağlamak ve belirlenen hedefleri gerçekleştirmek için üye ülkelerin, zaman kaybetmeden bu
konularda mevcut Avrupa mevzuatını kendi iç hukuklarına aktarmak ve Avrupa sistemiyle uyumlaştırma çabalarına hız vermeleri
gerekiyor. Aksi halde, raporda da belirtildiği üzere Amerikan ekonomisiyle yoğun rekabet yaşayan Avrupa Birliği'nin bu yarışta
arka saflarda kalma tehlikesi doğacaktır. Avrupa Ortak Pazar sisteminden sorumlu komiser, Lisbon'da belirlenen ajandaya acilen
uyulması gerektiğini ancak bu şekilde ekonomik büyüme ve yeni iş alanları yaratılarak dünyada mevcut durgunluğun Topluluk içinde
aşılabileceğini belirtiyor. Bu hedeflerin gerçekleştirilmesi için de üye devletlerin Topluluk Patenti konusunda aralarında
anlaşmaya varmaları ve kamu ihalelerine ilişkin paketle ilgili Avrupa Direktiflerini acilen mevzuatlarında uygulamaya koymaları
gerekiyor. rnAB Komisyonu raporunda, Ortak Pazar yoluyla bugüne kadar sağlanan faydalara da değiniyor. Bunlardan en önemlisi,
Ortak Pazar uygulamasını takiben sunulan mal ve hizmet fiyatlarının tüketici lehine düşmesi. Daha da önemlisi fiyatlar önceleri
birbirinden farklı seyirler izlerken Ortak Pazar uygulaması ile birlikte birbirine yaklaşmıştır. Ancak 2005 yılında bu eğilim
yavaşlamış ve fiyat seviyeleri ülkeler arasında değişmeye başlamıştır. Özellikle hizmet sektöründe ülkelerarasında yoğun şekilde
fiyat farkları gözlenmektedir. Bu bağlamda, hizmet sektörü de Avrupa ekonomisinin sorunlu alanlarından birisidir. Ortak Pazar
uygulaması ile Avrupa ekonomisinden alınacak azami fayda hizmet sektörünün kötü işlemesinden dolayı tam anlamıyla
sağlanamamaktadır. Bu husus raporda da özellikle vurgulanmakta. Ayrıca finansal hizmet sektörünün iyileştirilmesi de diğer
sektörlerdeki rekabeti canlandıracağından son derece önemlidir. Raporda değinilen bir başka nokta ise, kamu ihalesi reformlarında
meydana gelen gecikmeler. Söz konusu gecikmeler, son derece önemli ve büyük bir sektörün entegrasyonu neticesi ekonomiye
aktarılabilecek faydalardan yoksun kalınması anlamına gelmekte.rnAvrupa ekonomilerinin uluslararası piyasalarda rekabetçi
özelliğine kavuşturulma çalışmaları esas itibariyle bir dizi direktifin ve tüzüğün üye ülkeler tarafından kabulü anlamını
taşımaktadır. Müzakerelere başlayacak Türkiye'nin AB'nin rekabetçi yapısını güçlendirmeye çalışan bu hukuki düzenlemeleri yakından
takip etmesi gerekmektedir. Zira AB Türkiye'den de bu uyumu isteyecektir. Bu tür uyumlar oldukça sancılı ve özverili işlerdir.
Bunların önceden bilinmesinde büyük fayda vardır. Ama Türkiye maalesef bir Kıbrıs meselesine takılıp kalmıştır.