• Rekabet Hukuku / Yayınlarımız

  • AVRUPA REKABET HUKUKU SON GELİŞMELER ve KOBİ'LER : Prof.Dr.Arif ESİN

    • Sayfa : 3/4
      <1234>



    Ayrıca Komisyon, XXI. Genel Raporu'nda (1992) rekabet politikasının Tek Pazar'ın temel unsurlarından biri olduğuna işaret etmiştir. Yukarıda belirtilen hususların ışığında, Topluluk Rekabet Hukuku'nun esas itibariyle üç temel hedefi mevcuttur:



    Birinci temel hedef, işletmeler arasında rekabeti bozucu ya da kısıtlayıcı ticari engeller geliştirilmesinin, hakim durumun kötüye kullanılmasının ve rekabeti sınırlayıcı ya da bozucu devlet yardımlarının önlenmesidir.

    İkinci temel hedef, etkin bir rekabetin tesis edilerek, Tek Pazar'ın kurulmasını sağlamaktır.

    Üçüncü temel hedef ise, ticari etkinliğin, gelişmenin ve tüketicinin yararına doğru hareket eden bir fiyat rekabetinin sağlanmasıdır.



    Avrupa Birliği Rekabet Hukuku'nun temel esasları yukarıda anlatılanların üzerine inşaa edilmiştir. Birlik Rekabet Hukuku sürekli gelişen bir hukuk dalıdır. Zaman içerisinde ihtiyaç baş gösterdikçe Komisyon vasıtasıyla bir çok değişikliğe gidilebilmektedir. Nitekim son olarak dağıtım sistemlerini düzenleyen Tüzük'ler yürürlükten kaldırılarak yeni bir düzenleme uygulamaya alınmıştır. Bu yeni uygulamayı KOBİ'ler açısından değerlendirmekte yarar vardır.



    Avrupa Birliği, teşebbüsler arası dikey anlaşmalara Amsterdam Antlaşması'nın 81 (1) maddesinden 81 (3) madde uyarınca grup muafiyeti tanıyan üç tüzüğü 1 Haziran 2000 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırarak 31 Mayıs 2010 yılına kadar yürürlükte kalacak yeni tüzüğü uygulamaya almaktadır. Teşebbüslerin, şayet önceki grup muafiyetlerine uyumlu olan sözleşmeleri 31 Mayıs 2000 yılına kadar yürürlükte ise, teşebbüsler Yeni Tüzük'ün yürürlüğe giriş tarihi olan 1 Haziran 2000 tarihinden 31 Aralık 2001 tarihine kadar yürürlükten kaldırılmış bulunan muafiyet tüzüklerine uygun sözleşmeleri ile faaliyet gösterebilceklerdir. Böylelikle teşebbüslere yeni Tüzük'ün yürürlüğe girişinden itibaren 18 aylık bir geçiş dönemi tanınmış olduğu görülmektedir.



    Yeni düzenlemenin ana felsefesi markalar-arası rekabete dayanmasıdır. Markalar-arası rekabetin arz ve talep boyutunda etkin olarak var olması durumunda, üretim, dağıtım ve yeniden satış aşamalarında kısıtlayıcı rekabet kurallarının daha esnek sınırlarda uygulanabilmesi sözkonusu olabilmektedir. Bu durumda da marka-içi rekabetin belirli ölçüde sınırlandırılmasına göz yumulabilmektedir. Yeni düzenleme, katı hukuki yaklaşımlardan öteye ekonomik yaklaşımlara önem vermektedir.



    Bu yeni düzenleme ile, iki ya da birçok teşebbüs arasında üretim ya da dağıtım zincirinin değişik seviyelerinde malların ya da hizmetlerin alımına, satımına ve yeniden satımına ilişkin akdedecekleri sözleşmeleri Antlaşma'nın 81 (1) maddesi hükümlerinin uygulanmasından muaf tutmaktadır.



    Öte yandan Rekabet Hukuku'nun dikey anlaşmalara ilişkin getirdiği en temel sınırlama, rakip teşebbüsler arasında mal ve hizmet dağıtımına yönelik sözleşmelerin yasaklanmasıdır. Ancak Yeni Tüzük bu konuda da üç esneklik göstermektedir: Yeniden satıcının yıllık cirosunun 100 milyon Euro'dan az olması veya yeniden satıcının, dağıtıcısı konumuna girdiği teşebbüsün kendisi ile rekabet halindeki mal ve hizmetlerinin bizzat üreticisi olmaması durumunda ve son olarak da sağlayıcının dağıtımın bir çok seviyesinde hizmet arz etmesi ve sözkonusu hizmetlerin yeniden satıcı tarafından verilmemesi bu teşebbüsler arasında yapılacak olan tek yönlü anlaşmaların muafiyetten yararlanması olanak dahilindedir.


      Sayfa : 3/4
      <1234>