• Rekabet Hukuku / Yayınlarımız

  • 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun Çerçevesinde KOBİ'lere Etkiler Prof. Dr. Arif Esin

    • Sayfa : 3/8
      <12345...8>

    3.2. Aynı maddenin b bendi, mal veya hizmet piyasalarının bölüşÃ¼lmesi (paylaşılması), hammadde ve yan sanayi girdileri, teknoloji kaynakları dahil piyasa kaynaklarının ve unsurlarının bölüşÃ¼lmesini (paylaşılmasını) ya da kontrol edilmesini uyumlu eylem gerekçesiyle yasaklamıştır. 



    Bu madde, rekabet halinde bulunması gereken firmaların belirli piyasalarda faaliyetlerini yoğunlaştırarak, diğer rakip firmaların faal olduğu alanlara girmeyerek, piyasalarda rekabetin oluşmasını engellemelerini yasaklamaktadır. 



    Türkiye pazarı genelinde farklı ürün gruplarında coğrafi paylaşımın yaygın olduğu göz önünde bulundurulduğunda, ilgili maddenin yeni pazar yapılanmalarını beraberinde getireceği açık olarak görülmektedir. Bu noktada temel hedef, navlun ve dağıtım giderleri gibi makul gerekçelerin dışına çıkılarak, Türkiye pazarını bölgeler itibarıyla paylaşmak marifetiyle teşebbüslerin uzlaşmalarına mani olmak ve teşebbüsleri aynı piyasalarda faaliyete sokarak rekabetin sağlanmasıdır. Bu husus tüm sektörleri ilgilendirmektedir. Özellikle ana sanayilerin aralarında girdikleri uzlaşmalar Rekabet Kurulu tarafından karine kabul edilerek, prosedür açılması söz konusu olacaktır. Çimento, ilaç, temizlik malzemeleri ve gıda üreticilerini ve toptancılarını, ayrıca otomotiv, beyaz ve kahverengi eşya üreticilerini oldukça zora sokacak bir düzenleme kapıda beklemektedir. 



    Geniş Türkiye coğrafyasında yaygın dağıtım yapan üretici işletmelerin, yatay yapılanma içerisinde kendilerine rakip konumda bulunan diğer üretici işletmelerle çoğu kez uzlaşma içerisinde piyasaları paylaştıkları dikkati çekmektedir. Piyasaların paylaşılması çoğunlukla çimento, demir-çelik, temizlik malzemeleri ve gıda ürünlerinde ve dayanıklı tüketim mallarında görülmektedir. Geniş coğrafyaya dağıtım yapılırken navlunun maliyetler üzerine oluşturduğu yük ile bazı üretici firmaların uzak bölgelerde faaliyet gösterememelerini açıklayabilmektedir. Fakat, pek çok durumda navlun farkları ile açıklanamayacak şekilde, bir üretici firmanın diğer üretici firmanın bulunduğu coğrafi bölgede satış faaliyetleri göstermediği, bununla birlikte kendi faaliyet bölgesine de diğer üretici işletmenin girmediği görülmektedir. Böyle bir durum her iki piyasada da rekabet ortamının bilinçli bir şekilde oluşturulmaması olarak ele alınacaktır. Bu tip piyasa paylaşımları, Rekabet Kurumu tarafından gözlenecek ve karine tespit edilmesiyle birlikte prosedür Rekabet Kurulu tarafından re'sen başlatılacak ve bildirim yapılan firmalar piyasaları paylaşmadıklarını ispatlamak durumunda kalacaklardır. Bu konumdaki iki firma, inceleme dönemi boyunca gerçekleştirdikleri satışları, ilgili evraklar ile birlikte incelenmek üzere Rekabet Kurulu'na teslim edeceklerdir. Böylelikle firmaların satış haritaları dönemler itibarıyla tespit edilebilecek ve piyasaların paylaşılması fiilinin var olup olmadığı kolaylıkla tespit edilebilecektir. Bu incelemeler sürecinde, üretici firmaya bağlı bulunan ya da ekonomik bütünlük sergileyen ya da üretici firma tarafından kontrol edilen bir dağıtıcı firma ile satışların gerçekleştirilmesi durumunda, ilgili dağıtıcı firma da soruşturma kapsamına alınacaktır. 



    3.3. Dördüncü maddenin c bendi, mal ve hizmet arzı ile talebinin serbest rekabetin gereği olarak piyasalarda belirlenmesine olanak vermeyecek şekilde, uyumlu eylem anlaşma ve kararlar ile teşebbüsler arasında belirlenmesi ve kontrol edilmesini yasaklamaktadır. 



    Serbest rekabetin hakim olduğu piyasalarda fiyat dahil olmak üzere alım ve satım şartları, arz ve talep dengeleri ile oluştuğu halde, teşebbüslerin ortak kararlarla arzı kontrol etmeleri ve böylelikle alım satım şartlarını yönlendirmelerine mani olunmaktadır. 



    Bu durum, belirli piyasalarda faaliyet gösteren teşebbüslerin ortak karar ve uyumlu eylemler marifetiyle, arz miktarını belirli seviyelerde sınırlandırarak piyasa fiyatını azamide muhafaza etmelerini ve böylelikle rekabetin oluşmasına mani olmalarını engellemektedir. Bu durum ayrıca piyasalara yeni teşebbüslerin girmelerine mani olmak amacı ile talep ve arz miktarını kontrol etmeyi de önlemektedir. Bu durum özellikle talep eksi bir stratejisi ile üretim planlaması yapan ve piyasa fiyatlarını ve karlarını maksimize eden çeşitli sektörlerdeki işletmeleri çok zor duruma sokabilecektir. Burada sektörlerden çok işletmelerin kendi organizasyonel yapıları önem arz etmektedir. Zira talep eksi bir formülü ile üretim planlaması gerçekleştiren ve rakip konumda bulunması gereken işletmelerle uyumlu eylem halinde arz miktarını kontrol ederek kar maksimizasyonu gerçekleştiren sektörlere mensup işletmeler, pazarlama odaklı bir yönetim biçimine sahip bulunmamaktadırlar. Rekabet Kanunu ile arz miktarının kontrolünün yasaklanması, firmaların organizasyonel yapılanmalarında pazarlama faaliyetlerini geliştirmelerini zorunlu kılacaktır. 



    3.4. İlgili maddenin d bendi, piyasalarda teşebbüslerin rakiplerinin faaliyetlerini kısıtlamaları, zorlaştırmaları ya da piyasaya girişlerini engellemesi marifetiyle rekabeti bozucu fiillerde bulunmalarını ve ayrıca boykot ve benzeri faaliyetlerle piyasaya girişleri engellemelerini yasaklamıştır. 



    Geçtiğimiz dönemlerde çeşitli KOBİ'lerin boykota yönelik girişimleri görülmüştü. Özellikle fırıncıların ve gıda toptancılarının bu yöndeki uyumlu eylem halindeki boykot kararları yasa tarafından tamamen yasaklanmıştır. 



    Öte yandan belirli bölge pazarlarında küçük işletmelerin ithalat marifetiyle pazara yeni ürün sokma girişimleri sonucu ana üretici büyük işletmelerin o bölgesel pazarda diğer pazarlara oranla fiyat kırarak, ilgili teşebbüsün pazarda faaliyetlerine mani olması tamamen yasaklanmıştır. Bu durumun bir benzeri olarak bölgesel üretim yapan küçük işletmelerin büyük işletmeler tarafından faaliyetlerinin zorlaştırılması, sermaye birikimi ile diğer pazarlarda faaliyete geçme şansını yakalamasını engellemeleri yasaklar kapsamına girmektedir.


      Sayfa : 3/8
      <12345...8>