Teşebbüs, herhangi bir piyasada mal veya hizmet üreten, pazarlayan, satan gerçek ve tüzel kişiler ile bağımsız olarak ekonomik
kararlar verebilen ve ekonomik bakımdan bir bütün teşkil eden birimlerdir.
Öte yandan Rekabet Hukuku'nda tüzel kişilerin
yanı sıra gerçek kişiler de teşebbüs kabul edilmektedir. Şöyle ki, kişisel, somut ve soyut unsurlardan oluşarak bir bütün teşkil
eden, hukuken bağımsız bir özneye bağlı, belirli bir ticari amacı sürekli bir biçimde güden örgütlenmeler teşebbüs kabul
edilmektedir. Burada belirleyici kriter belirli bir ticari amacın sürekli bir biçimde güdülmesidir. Zira bir teşebbüs, kendi şahsı
adına veya bir kuruluş adına ticari faaliyetler içerisinde bulunan bir geçek kişi de olabilir.
Ayrıca teşebbüs tanımı
içerisinde çok önemli bir kavram saklıdır: Ekonomik bütünlük. Bu terim hukuken bağımsız olmakla birlikte ekonomik olarak ya
birbirlerine ya da ortak bir ana şirkete bağlı teşebbüsler hakkında kullanılmaktadır. Bu ifadeden anlaşılması gereken ekonomik
olarak birbirlerine ya da ortak bir gerçek veya tüzel kişiye bağlı ekonomik unsurların ekonomik bütünlük oluşturduğudur. Öte
yandan ilişkili kuruluşlar arasında yapılan anlaşmaların Kanun kapsamına girip girmediği konusunda bir takım tereddütler
mevcuttur. Bu konu ile ilgili olarak gözönünde bulundurulması gereken ilk olgu rekabet ilişkisidir. Örneğin bir kuruluşla bu
kuruluşun tamamına sahip olduğu bir başka kardeş kuruluşun aralarında yapacağı bir anlaşma Kanun kapsamına girmemektedir, çünkü
aralarında bir rekabet ilişkisi yoktur.
Sonuç olarak bir teşebbüsün diğer bir teşebbüs üzerindeki kontrolü aralarındaki
ilişkiyi belirlemektedir. Örneğin, bir teşebbüsün %50 hissesine sahip olup ticari faaliyetlerinde belirleyici bir kontrol gücüne
sahip olmayan teşebbüs ile bu ortak teşebbüs arasındaki anlaşmalar Kanun kapsamı içerisinde yorumlanabilir. Tam tersine azınlık
hissesi ile bir teşebbüsün ticari faaliyetlerinin kontrolü durumu ise ekonomik bütünlük kavramı içerisinde yorumlanır. Kesin olan
ise bir teşebbüsün hisselerinin yarıdan fazlasına sahip olunması durumunun ekonomik bütünlük içerisinde inceleneceğidir.