• Rekabet Hukuku / Rekabet Bülteni

  • Sayı : 11 / Yıl : 2004

  • Komisyon, Ulusal Rekabet Otoriteleri ve Ulusal Yargı Arasındaki İşbirliği

  • Komisyon, Ulusal Rekabet Otoriteleri ve Ulusal Yargı Arasındaki İşbirliği
    Stj. Av. Meryem İpeklioğlu



    Avrupa Birliği Komisyonu, Birliğin rekabet hukukuna ilişkin uygulamalarını adem-i merkeziyetçi bir biçimde yapılabilmesi için ulusal yargı organları ve Komisyon arasındaki işbirliğini arttırıacak bazı yeni uygulamalar planlamaktadır. Bilindiği üzere, Avrupa Birliği'nde Komisyon ve üye ülkelerin rekabet kurumlarının birbirleriyle uyumlu biçimde hareket ve bunlara Adalet Divanı ve Bidayet Mahkemesi'nin de dahil olduğu bir rekabet hukuku sistemi uygulanmaktadırlar.

    Ulusal rekabet kurumlarının ve Komisyon'un görevleri, hakları ve gücü 17 sayılı tebliğin 9uncu maddesine dayanılarak verilmiştir. Bu maddeye göre üye ülkelerin imzaladığı kurucu Roma Antlaşması'nın 85 ve 86ncı maddeleri ve Amsterdam Antlaşması'nın 81 ve 82nci maddelerinin belirttiği kurallar dahilinde ülkelerin ulusal erkleri güçlerini Komisyon'a devredip, Komisyon'un belirlediği kuralları uygulamakla yükümlü hale geldiler. Diğer yandan, ulusal rekabet kurumları 81inci maddenin 3ncü bendinde belirtilen mufiyetleri vermek hakkına sahip değillerdi. Öte yandan Bireysel muafiyet verme durumlarında Komisyon'un koyduğu, belirlediği kanun ve kararlar çerçevesinde hareket etmek durumundalardır. Ancak bu durum taşımacılık sektöründe geçerli değildir.

    Avrupa Birliği Komisyonu ulusal rekabet otoritelerinin gücünü ve otoritesini arttırmanın Birlik dahilinde rekabet kurallarının daha iyi uygulanabilmesini sağlayacağını düşÃ¼nmektedir. Avrupa Birliği'ni ilgilendiren rekabet düzenlemeleri ve uygulamaları tek bir kurum tarafından çözüme ulaştırılmalıdır. Bu kurum Komisyon ya da ülkelerin ulusal rekabet otoriteleridir. Ãœye ülkelerin rekabet otoriteleri soruşturmaların konusunu oluşturan pazar hakkında Komisyon'dan çok daha ayrıntılı ve iyi bilgilere sahip olmaları doğal bir olgudur. Aynı zamanda hangi kısıtlayıcı davranışın o pazar içinde hakim durum yaratabileceğini ya da hakim durumun kötüye kullanımına yol açabileceğini daha iyi belirleyebilmektelerdir.

    Komisyon'a göre, ulusal rekabet otoriteleri Komisyon'un koyduğu ve belirlediği kuralları doğrudan uygulamalı ya da ülkenin kendi rekabet kanunları doğrultusunda Komisyon'un benzer davalarda verdiği kararlarla çelişmeyecek kararlar vermesi gerekmektedir. Kurumlar arasında kurulacak işbirliği birbiriyle çelişen kararlar verilmesini engelleyecektir. Bunun tam tersi durumlarda ise ulusal rekabet otoriteleri Avrupa Birliği rekabet hukukundan ziyade kendi ülkelerinin rekabet kanunlarına uygun kararlar verebilirler. Ancak ulusal kanunların uygulanması Birlik kurallarının uygulanmasını engellememelidir.

    Komisyon'a göre en doğrusu ulusal rekabet otoritelerinin, eğer kendi kanunlarına da uygunsa, Avrupa Birliği rekabet hukukunun kurallarına göre davalara bakması ve karara bağlamasıdır. ŞÃ¶yle ki; eğer bir üye devletin rekabet otoritesi her hangi bir davada Avrupa Birliği rekabet hukuku kurallarını uyguluyorsa, verilecek kararın daha önce Komisyon'un buna benzer bir davada verdiği kararla çelişmemesi gerekmektedir. Yine Komisyon'a göre, eğer bir konu için Komisyon tarafından yazılmış bir onay mektubu bulunmaktaysa, her ne kadar bu mektup ulusal mahkemeleri bağlayıcı olmasa da ulusal mahkemelerin gözönünde bulundurması gereken bir durum oluşturmaktadır. Eğer Komisyon daha evvel benzer konuda bir başka davada bireysel ya da grup muafiyeti verdiyse ulusal mahkemelerin ve ulusal rekabet kurumlarının kendi kanunlarını ne dereceye kadar uygulayabilecekleri karışık bir konu haline gelmiş olsa da Komisyon, kendisi tarafından verilmiş muafiyetleri ulusal rekabet kurumlarının yasaklamasının mümkün olmayacağını belirtmiştir. Davaların Komisyon ve ulusal merciiler tarafınddan nasıl paylaşılacağı şu şekilde belirtilmiştir:

    -Eğer sözkonusu dava üye ülkelerin birbiriyle olan ticareti etkiliyorsa ve ulusal hukuk değil Avrupa Birliği hukukuna aykırı bir hareket sözkonusu ise, ve
    -her ne kadar pratikte kararlar dava konusunu yaratan hareketlerin etkilediği pazara göre o ülkenin merciileri ttarafından çözümlense bile, Komisyon bu tür davalaarı karar bağlama hakkını kendinde saklamıştır.

    Komisyon Antlaşmanın 81inci maddesinin 3üncü bendine dayanarak mutlak güce sahiptir. İşbirliğinin gerektiği ancak ilk önce Komisyon'un değerlendirdiği vakalar üç türlüdür.

    Resen: Kapsamı dolayısı ile ulusal merciilerin incelemesine gerek olmayan davalar.

    Bildirimler: Bildirim sahipleri doğrudan Komisyon'a başvurmaları durumunda ulusal mahkemelerin yetkisi bulunmamaktadır.

    Şikayetler: Komisyon'un yetki alanına giren bir muafiyetin iptali gibi konularda ulusal merciiler bu konu ile ilgilenmezler.

    Bazı vakalarda da bunun tam tersi olarak ilk önce ulusal merciiler konu ile ilgilenmek durumundadır. Örneğin bazı vakalarda- ki bu vakalar Komisyon'un görev kapsamında da olabilir- ulusal merciiler kendi insiyatiflerini kullanarak konuları inceleyebilir ve karara bağlayabilir. Rekabet otoritesi bu gibi durumlarda Antlaşma'nın 81 ve 82nci maddelerine göre veya kendi rekabet kanunlarıına göre vakayı sonuçlandırabilir. Ancak, sözkonusu vakalar Komisyon'un ilgilenmesi ve incelemesi gereken vakalardan biri ise, ulusal merciilerin araştırma, inceleme ve karar aşamalarında Komisyon'u bilgilendirmeleri gerekmektedir. Böylece Komisyon bu bilgileri diğer üye ülkelerin rekabet kurumlarına verebilecektir. Bu iletişim ağı ve işbirliği özellikle kanunda yeni durumlar oluşturabilecek davalarda önem kazanmaktadır. Bu işbirliği ve koordinasyon çalışmaları ile bir davada verilen kararın buna benzer başka bir davalarda verilen kararla çelişmemesi amaçlanmaktadır. Böyle durumlarda üye ülkelerin rekabet kurumları Komisyon'a başvurabilir, bilgi isteyebilirler.

    Yukarıda da belirtildiği gibi, Avrupa Birliği kapsamında üye ülkelerin rekabet hukuklarının birbiriyle uyumlu olması Komisyon'un çok önem verdiği bir konudur. Bu bağlamda sadece Avrupa Birliği Komisyon'una ve üye ülkelerin rekabet kurumlarına değil ulusal mahkemelere de pek çok sorumluluk düşmektedir. Zira Komisyon sadece üye ülkelerin rekabet kurumları arasındaki işbirliğine ve uyuma değil, bu ülkelerin ulusal mahkemeleri arasında da işbirliği olmasına çok önem vermektedir. Belirtildiği üzere, bu nedenle üye ülkelerin ulusal mahkemelerine de pek çok görev düşmektedir.

    Her ne kadar Komisyon'un ve üye ülkelerin kendi mahkemelerinin görevleri kesişiyor görünse de Amsterdam Antlaşması'nın 81 ve 82. maddelerine göre bu merciilerin güçleri ve görevleri sadece amaç ve yapısı bakımından değil, aynı zamanda uygulanış bakımından da fark göstermektedir.

    Ulusal otoritelerin en önemli görevi kendi insiyatifleri ile açtıkları soruşturmaların ve teşebbüslerin başvuruları ile açılan soruşturmalarda rekabet kanunlarının düzgün bir biçimde uygulanmasını sağlamaktır. Buna karşılık Komisyon'un çeşitli hareketlere veya Antlaşmalara bireysel veya blok muafiyet çıkartma konusunda mutlak güce sahiptir. Komisyon bu kararları verirken 17 sayılı Tüzüğü kullanırken, ulusal makamlar kendi yetkilerini ulusal rekabet kanunlarından almaktadır. Bu noktada dikkat edilmesi gereken en önemli husus ise, üye ülkelerin ulusal rekabet hukuklarının Komisyon'un uyguladığı Birlik hukukuna uyumlu olması ve Birlik rekabet kurallarının etkili bir biçimde uygulanmasını sağlamaktır.

    Komisyon Birliği politik, ekonomik veya hukuki açıdan etkileyen davalarda yargı gücünü kullanırken özellikle bildirimleri ve şikayetleri dikkate almaktadır. Eğer sözkonusu vaka Avrupa Birliği'ni politik, ekonomik ya da hukuki açıdan etkilemiyor ise Komisyon bu tip vakaları onay mektubu ile çözümler, bunlardan ayrı olarak Avrupa Birliği'ni yine yukarıda belirtilen şekillerde etkilemeyen vakalarda şikayetler ulusal mahkemeler veya üye ülkelerin rekabet kurumları tarafından sonuçlandırılır.

    Bu bağlamda, üye ülkelerin ulusal mahkemelerinin Birliğin rekabet hukukunu uygulaması pek çok açıdan yararlıdır. Öncelikle, ulusal mahkemeler Komisyon'dan daha çabuk bir biçimde davaları sonuçlandırıp, geri çekilmesi gerekilen antlaşma ve eylemlerin Birliğe zarar vermeden ortadan kaldırılmasını sağlamaktadır. Yine bu şekilde ulusal rekabet kanunları ve Birliğin rekabet kuralları birbirine daha iyi bir biçimde bağlanmaktadır.

    Bunlarla birlikte, ulusal mahkemelerin rekabet konularında yargı yetkisini kullanırken dikkat etmesi gereken bazı hususlar da bulunmaktadır. Öncelikle, mahkemelerin önüne, Birlik rekabet hukukuna aykırı bir dava ya da konu geldiği takdirde, mahkemeler özellikle Komisyon'un sözkonusu davalar için çıkarttığı kararlar ve yönetmelikleri ve Adalet Divanı'nın içtihatlarını dikkate almak durumundadır.

    Bundan başka, ulusal mahkemelerin önüne bir anlaşma yada herhangi bir eylem geldiğinde sözkonusu harekete Komisyon tarafından bireysel ya da grup olmak üzere herhangi bir muafiyet verilip verilmediğine dikkat edilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda mahkemeler Komisyon'un verdiği muafiyetlere uyum göstermeli, Komisyon'un verdiği kararlarla çelişen kararlar vermemelidir. Bu nedenle, öncelikle Komisyon'un verdiği grup muafiyetlerine uygun anlaşmalara grup muafiyeti vermeli ve grup ya da bireysel muafiyet verilmeyen durumlarda ise davayı incelemeli ve karara bağlamalıdır. Bu noktaya gelindiğinde ulusal mahkemeler herhangi bir muafiyet verilmesini engelleyebilir ve rekabet hukukuna aykırı eylemin durdurulmasını sağlayabilir, ya da sözkonusu anlaşmaya veya eyleme muafiyet uygulayabilir.

    Yukarıda belirtildiği gibi, Komisyon ulusal mahkemelerle oluşturulacak işbirliğinin Birlik rekabet hukukunun doğru ve tutarlı bir biçimde uygulanması açısından büyük önem taşıdığını belirtmektedir. Bu nedenle, ulusal mahkemeler kendi kanunlarının izin verdiği ölçüde bazı davalarda Komisyon'a aşağıdaki konularda danışabilir, bilgi alabilirler:

    Söz konusu davanın hala sürüp sürmediği,

    Söz konusu davanın herhangi bir bildirime maruz kalıp kalmadığı,


    Söz konusu anlaşmaya ne kadar süre içinde bireysel muafiyet verilip verilmeyeceği,

    Amsterdam Antlaşmasının 81 ve 82nci maddelerindeki yorumu için danışılması,

    Söz konusu anlaşma için bireysel muafiyet verilmesi konusunda mahkemeler kararsız kaldığında,

    İstatiksel bilgiler, Pazar araştırmaları ve ekonomik analizler.

    Daha evvel de belirtildiği gibi, Birlik çerçevesinde rekabetin korunması ve rekabeti kısıtlayıcı davranışların önlenmesi Tek Pazar için çok büyük önem taşımaktadır. Bunların sağlanması için de Komisyon ve üye ülkelerin rekabet otoritelerinin sıkı bir işbirliği içinde olması gerekmeketedir. Bu durumda, Komisyon'a ve üye ülkelerin rekabet otoritelerine çok önemli görevler düşmektedir. Türkiye'de ise Rekabeat Kurumu'nun üye ülkelerin rekabet otoriteleri ve Komisyon ile ilişkilerini güçlendirmesi Türkiye'deki soruşturmaların daha anlamlı bir şekilde sonuçlandırılabilmesi bakımından gereklidir.