• Rekabet Hukuku / Rekabet Bülteni

  • Sayı : 8 / Yıl : 2002

  • III. Telekomünikasyon Arenası Sonuç Raporu

  • III. Telekomünikasyon Arenası Sonuç Raporu

    Ãœnver ÇEKEMOĞLU
    STEAM Yönetim Kurulu Başkanı

     

    Stratejik teknolojik ekonomik araştırmalar merkezi STEAM’in, 9-10 Ekim 2002 tarihlerinde istanbul Hyatt Regency otelinde düzenlediği ve sektörün çok önemli isimlerinin katıldığı ııı.telekomünikasyon arenasında çok önemli tespitler ve öneriler ortaya çıkmıştır.

    Birinci Telekomünikasyon Arenası’ndan bu yana, tam iki yıl geçmiştir. önceki arena sonuç bildirgelerine baktığımızda, fevkalade önemli tespitler yapıldığını, bunlardan bazılarında, o gün için çok radikal sayılabilecek öneriler getirildiğini, değerli konuşmacı ve katılımcıların katkılarıyla, türkiye'de telekomünikasyon sektöründe çağın koşullarına uygun gelişim için adeta bir reçete üretildiğini görmekteyiz. Ancak bu bildirgelerde yer alan hususların önemli bir bölümünün, aradan geçen süreye rağmen hala geçerliliğini koruduğunu görmek, geleceğe endişeyle bakmamıza neden olmaktadır.

    Türkiye’nin bilgi toplumu olabilmesi için çözmesi gereken teknik ve yasal altyapı sorunları vardır.

    Dünya’da evrensel gezgin iletişim sistemleri devreye verilmektedir. gelecekte yapının tüm dünyada tek bir ağa dönüşmesi beklenmektedir.

    İnternet’e ucuz ve hızlı giriş sağlanmalıdır. ADSL, geniş bant kablosuz erişim gibi teknolojilerin uygulanmasına imkan verilmelidir.

    Görüldüğü gibi, geçen sürede türk telekom’un hisselerinin % 51 den fazlasının satışına cevaz veren kanunun çıkması, uydu üzerinden data iletişimi ve ınternet servis sağlayıcı lisanslarının verilmeye başlanması gibi olumlu gelişmeler yaşanmasına rağmen yapılan tespitlerin çoğu geçerliliğini korumaktadır.

    Türk Telekom’un özelleştirilmesi için çıkarılan kanun incelendiğinde, bu kanunun gerek içerik, gerekse kanun hazırlama tekniği açısından aksaklıklar içerdiğini ve amacın hasıl olmadığını görmekteyiz. Bu aksaklıkların neler olduğu ikinci areneda detaylı olarak ele alınmıştı. Bu gün gelinen noktada türk telekom'un hala özelleştirilememiş olması ve yaşanan bir dizi olumsuzluklar bu tespitlerin doğruluğunu teyit etmektedir.

    Kamuoyunda, Türk Telekom’un özelleştirilmesiyle, tekelin kaldırılarak pazarın serbest rekabete açılmasının birbiriyle ilintilendirilmesi gibi bir yanlışlık yaşanmaktadır.

    Türk Telekom özelleştirilmese bile, tekelin kalkarak pazarın serbest rekabete açilmasi gerektiği, bu durumda Türk Telekom’un rekabet ortami içinde yer alan işletmecilerden biri olacaği, öte yandan Türk Telekom’un, oluşacak bu rekabetçi pazar dinamikleri içinde yerini sağlıklı bir biçimde alabimesi, gerekli dinamizme kavuşabilmesi için özelleştirilmesi gerektiği, aksi taktirde yakin bir gelecekte D.D.Y gibi zarar eden ve devletin sirtina kambur olan bir kurum haline gelebileceği değerlendirilmelidir.

    O halde, Türk Telekom yapısal reformlar gerçekleştirerek kendisini liberal pazarın gerektirdiği dinamizme hazırlamalıdır. ancak türk telekom’un kendini hazırlaması için liberalleşmeyi geciktirmek kabul edilebilir bir görüş değildir.

    Liberal pazar ve özel sektör dinamizmi, bir an önce devreye sokulmalıdır.

    Türk Telekom’un özelleştirme gerekçesi ile yatırımlarını yavaşlatması, yeni yatırımlar yapmaması, fevkalade stratejik bir hatadır.

    Türkiye, telekom alanında bir miladın eşiğindedir. mevcut kanunlara ve dünya ticaret örgütüne verilen taahhütlere göre, 2004 yılı Ocak ayından itibaren tekelin kalkması ve serbest pazar koşullarına sağlıklı bir rekabet ortamı içinde geçilmesi gerekmektedir.

    Türkiye’de, telekom sektöründe, mutlaka serbest rekabet koşullarına göre işleyen bir pazar, ivedilikle oluşturulmalıdır.

    Bu alanda özelleşme ve liberalleşme çok ivedi başlamalıdır. özelleşme, genel izin, ruhsat ve lisanslar devlet tarafından para kaynağı olarak görülmemelidir.

    Bu sayede sektörde; rekabet, yeni teknoloji uygulamaları, yabancı sermaye girişi, kalite, ucuzluk ve istihdam sağlanabilecektir.

    Devlet, sektörün gelişimine ön ayak olmak için lisans, ruhsat ve izin ücretlerinden değil, bu faaliyetlerin sağlayacağı gelirlerden alacağı vergilerden para kazanma yolunu seçmelidir. ancak telekom hizmetleri üzerindeki vergiler çok ağırdır. Bu da pazarı daraltmakta, karlılığı ve verimliliği azaltmaktadır. esasen devletin, vergileri ve oranlarını artırarak daha çok gelir elde edemeyeceği kanıtlanmış bir ekonomik gerçektir. o halde hem sektörün önünün açılması hem de devletin gelirlerini artırabilmesi için bu vergiler ivedilikle düşÃ¼rülmelidir

    Aksi taktirde, bırakın yabancı sermayenin gelmesini, içerdekiler de kaçmaya başlayacaktır. bu koşullarda 2003 yılı yabanci sermaye yönünden kaybedilmiştir.

    Şu anda, Türkiye’deki telekom pazarının büyüklüğünün 8 milyar $ civarinda olduğu görülmektedir. Ancak potansiyel pazar büyüklüğünün 15 milyar $ civarinda olduğu tahmin edilmektedir. Bu büyüklüğe ulaşilabilmesi, sektörün önünde duran engelleri kaldıracak tedbirlerin ivedilikle alınmasina bağlıdır.

    ALINMASI GEREKEN TEDBIRLER;

    • Çok yüksek olan vergi oranlari düşÃ¼rülmelidir.
    • Türkiye’de sanal operatörler oluşmaya başlamalidir. Bu hem mevcut alt yapıya katma değer getirecek hem de yeni işletmeciler oluşmasını sağlayacaktır.
    • Türk Telekom’un alt yapı hizmetlerinin kullandırılmasında maliyet esasina dayalı tarife yapısı oluşturulmalı ve kullanım ucuzlatılmalıdır.
    • Yeni RTÃœK. yasasıyla internet hizmetlerine getirilen kısıtlamalar düzeltilmelidir.
    • 2004 yilina kadar tüm yönetmelikler çıkartılmalıdır.
    • Sektörün istifadesine sunulacak finansman araçları ve modelleri ile yatırım teşviklerinin esasları, bir an önce belirlenmelidir.
    • Uluslararasi geçiş hakları kolaylaştırılmalı, uluslararası fiber optik kablo yatırımları desteklenmelidir.

    Nisan 2002 lizbon yaptırımları/direktifleri, rekabeti ön plana çikartmakta ve bir noktada Türkiye’yi de bağlamaktadir.

    Pazarı rekabete açmak “gerek şarttir†ancak “yeter şart†değildir.

    Bu tedbirler alinmadiği taktirde, gerçek anlamda rekabet oluşamayacaktir. Sektörde hakim durumda olan kurum ve şirketler (Türk Telekomünikasyon A.Ş., Türkcell) varlıklarını sürdürecek, diğer şirketler ya iflas edecek ya da pazardan çekileceklerdir. Bir kısmı da birleşme yolunu seçerek bir süre daha dayanmaya çalışacaklardır. sonuçta, kamu tekeli daha da güçlenecek ve rekabetçi pazar “doğmadan öldürülmüşâ€ olacaktır.

    2004 yılına kadar olan süreyi değerlendirebilmek ve rekabetçi pazarı sınırlı da olsa başlatabilmek için, FCC’nin (Federal Communication Commision) Amerika’da en başlangıçta uyguladığı strateji, Telekomünikasyon Kurumu tarafindan değerlendirilmeye alınmalıdır. Buna göre, tekel konumunda olan operatör alt yapısını, pazarda hizmet vermek üzere lisans almış şirketlere, belli bir tenzilat uygulayarak kullandırmakta, böylece bu şirketlere de bu marjlar mertebesinde bir manevra imkanı sağlanmaktadır.

    Günümüzde, işletmeci, üretici, ar-ge işbirliği zorunluluk haline gelmiştir. yerli üretim ve ar-ge desteklenmelidir. Bu görevi Telekomünikasyon Kurumu üstlenmelidir.

    İçindekiler

    ESC Yayınları

    Yayın Sorumlusu
    Prof. Dr. Arif ESİN

    Adres
    Akaretler Sıraevleri
    S.Seba Caddesi No: 35
    Beşiktaş 80680
    İstanbul - Türkiye
    Tel: +90 212 2369656 (pbx)
    Fax: +90 212 2614196

    e-mail
    esc@escrc.com
    Web Sitesi
    www.escrc.com
    ISSN: 1302 - 4019