Rekabet Hukuku Açısından Teşebbüs Tanımı
Sibel YURTTUTAN
Seçil ABALI
4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun (Kanun)'un 2. Maddesinde Türkiye Cumhuriyeti
sınırları içinde mal ve hizmet piyasalarında faaliyet gösteren ya da bu piyasaları etkileyen her türlü teşebbüsün aralarında
yaptığı rekabeti engelleyici, bozucu ve kısıtlayıcı anlaşma, uygulama ve kararların Kanun kapsamında olduğu belirtilmiş ve yine
Kanun'un 4. Maddesinde bu teşebbüsler arasındaki rekabeti sınırlayıcı her türlü anlaşma ile uyumlu eylemin hukuka aykırı ve
yasak olduğu açıkça ifade edilmiştir.
Teşebbüs kavramı da Kanun'un Tanımlar başlıklı 3. Maddesinde, piyasada mal ve hizmet üreten, pazarlayan, satan gerçek ve tüzel
kişilerle, bağımsız karar verebilen ve ekonomik bakımdan bir bütün teşkil eden birimler olarak tanımlanmıştır.
Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi teşebbüs terimi, geniş bir kavram olup hukuki durumuna ya da ne şekilde finanse edildiğine
bakılmaksızın ekonomik faaliyetlerde bulunan her türlü işletmeyi kapsamaktadır.Â
Rekabet Kanunu'nda ekonomik faaliyet bakımından herhangi bir sınırlama olmadığından Rekabet Hukuku anlamında herhangi bir mal veya
hizmet piyasasında üretim, satış, pazarlama ve dağıtım gibi ekonomik sürecin herhangi bir aşamasında faaliyet göstermek,
ekonomik faaliyet unsuru açısından yeterlidir. Aynı şekilde Rekabet Kanunu açısından, faaliyeti yürütenin hukuki niteliği de
önem taşımadığından gerçek veya tüzel kişiler ile birlikte kamu veya özel ekonomik faaliyet gösteren kuruluşlar da teşebbüs
olarak değerlendirilmektedir.
Rekabet Kurulu'nun kararları da incelendiğinde Kurul'un görüşlerinin bu doğrultuda olduğu görülmektedir. Örneğin;
Rekabet Kurulu'nun 04.03.1999 tarih ve 99-13/99-40 sayılı kararında basın kuruluşlarının sattıkları gazete ve dergiler ile
işlevleri gereği ifa ettikleri hizmetlerden dolayı teşebbüs olarak değerlendirilmeleri gerektiği belirtilmiştir.
Buna benzer şekilde Rekabet Kurulu'nun 15.12.1999 tarih ve 99-59/639-406 sayılı kararında etki doktrini sebebi ile yabancı uyruklu
firmaların Türkiye'deki pazarı etkileyen işmelerinin de Kanun kapsamında olduğu ve bu firmaların da birbirlerinden ayrı ve
bağımsız birer teşebbüs olarak değerlendirilmeleri gerektiği belirtilmiştir.
Piyasada faaliyet gösteren özel teşebbüslerin yanında kamu idareleri de kamu yetkisini kullanarak yapmış oldukları işlemler
haricinde, yapmış oldukları ekonomik faaliyetler bakımından teşebbüs olarak kabul edilmektedirler. Kamu kuruluşlarının da
teşebbüs olarak kabul edilmesi gerektiği Rekabet Kurulu'nun çeşitli kararlarında belirtilmiştir.
13.01.2001 tarih ve 01-12/114-29 sayılı ASKİ kararında, merkezi veya yerel idare bünyesinde yer alan ayrı bir tüzel kişiliği
olmayan birimlerin dahi teşebbüs niteliği taşıdığının kabul edildiği düşÃ¼nüldüğünde, müstakil bütçeye, belediyeden ayrı
gelir kaynaklarına ve ayrı bir yönetime sahip olan ASKİ'nin bağımsız olduğu ve bu çerçevede teşebbüs olarak kabul edilmesi
gerektiği şeklinde bir sonuca ulaşılmıştır.Â
Aynı şekilde Rekabet Kurulu'nun 15.05.2001 tarih ve 01-23/217-57 sayılı kararında, kamuya yararlı dernek statüsünde olan
Kızılay'ın yönetim ve temsil açısından bağımsız olduğu ve ticari faaliyetler bakımından da teşebbüs olarak kabul edilmesi
gerektiği belirtilmektedir.Â
Ancak, Milli Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Gümrük Müsteşarlığı gibi kamu kuruluşu ya da kamu kuruluşu sayılan bazı
ihale makamlarının (Gümrük Müsteşarlığı namına ihale açan Devlet Malzeme Ofisi) Kanun'un 3. Maddesindeki teşebbüs tanımına
girmeyeceği Rekabet Kurulu'nun 03.12.1997 tarih ve 41/269-19 sayılı kararında açıkça belirtilmiştir.Â
Rekabet Kurulu'nun çeşitli kararlarında da görüleceği gibi teşebbüs terimi çok geniş bir kavram olup ekonomik veya ticari
olarak mal ve hizmet sağlayan tüm kuruluşlar bu kavram altında değerlendirilmektedir.