• Rekabet Hukuku / Rekabet Bülteni

  • Sayı : 4 / Yıl : 2000

  • Bilişim Sektöründe Rekabet

  • Bilişim Sektöründe Rekabet
    Taylan UYSAL

     



    Rekabet otoritelerinin üstlendikleri görevin en zor olan kısımlarından birisi sektörler hakkında uzmanlık gerektiren bilgileri öğrenmektir. Bu bilgiler öğrenilmeden sağlıklı kararların alınması mümkün olmamaktadır. Alınan kararların önemi düşÃ¼nüldüğünde ise rekabet otoritelerinin sektörler hakkında mutlaka uzman bilgisine sahip olması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Bilişim sektörü de uzmanlaşmanın çok önemli olduğu sektörlerden biridir. Özellikle teknolojik gelişmenin sektörü sürükleyen motor olduğu düşÃ¼nülürse, bilginin sektör içindeki önemi anlaşılacaktır. Hatta bu sektörde mal kapsamına giren kimi değerler sanal olarak bulunmaktadır; bilişim bilginin kendisinin değer olduğu sektörlerden birisidir. Bilişim sektörünün rekabet boyutu incelenirken bunların gözönünde bulundurulması gerekir. 



    Burada bilişim sektörünün farklı boyutlar içerdiğini de belirtmeliyiz; örneğin elektronik ticaret ile interet ağ yapısı birbirinden farklı pazarlardır. Birinde gerçekleştirilen rekabet ihlalinin diğerinde gerçekleştirilen rekabet ihlali ile bir benzerliği olmayabilir. 



    Hızla gelişen bilişim sektöründe rekabet hukuku açısından birçok sorun mevcuttur. Her ne kadar sektörün önde gelen firmaları kendilerinin rekabeti desteklediğini, çünkü teknoloji geliştirmenin doğal olarak rekabet yarattığını iddia etseler de, gerçekte firmaların teknolojiyi de rekabet ihlalleri için bir araç olarak kullanabildiğini görmekteyiz. Rekabet Hukuku'nun sağlaması gereken ise tüketicilerin en yeni ve en nitelikli mal ve hizmetleri en ucuz fiyata elde etmesidir. Bu amaca ulaşmak için de pazarların serbest ve rekabete açık olmasını sağlamak gerekir. Rekabet Hukuku'nun avantajlarından biri, kurallarının yeni çıkan durumlara çabuk uyum sağlayabilmesidir. Bu sayede, gelişen teknolojilerin yarattığı yeni pazar şartları için yeni kuralar konulması gerekmez. Her vaka kendi koşulları içinde değerlendirilebilir. Bu açıdan bakıldığında rekabet otoritelerinin izleyebileceği iki yöntem mevcuttur. Birincisi Amerika'da izlenen tutumdur; piyasaların mümkün olduğunca serbest bırakılması ve ancak bir rekabet ihlali olduğunda müdahale edilmesi öngörülür. İkincisi ise Avrupa Birliği Komisyonu'nun izlediği, rekabeti sağlamak için müdahale edilebileceğini savunan yöntemdir. 



    Teknolojik ilerlemeye dayanan sektörlerde ortaya çıkan rekabet zaaflarının kısa süreli olduğu ve gözardı edilebileceği de tartışmalı bir argümandır. Bu sektörlerde de ciddi ve kalıcı rekabet ihlalleri ortaya çıkabilir. Rekabet otoritelerinin görevi piyasaların tüketicilerin talepleri ve yararı doğrultusunda gelişmesidir, bu açıdan rekabet ihlallerine izin verilemez. Oysa kimi firmalar kendileri hakkındaki suçlamaları sektöre ve teknolojik gelişmeye karşı yapılıyormuş gibi göstermeye çalışmaktadır. 



    İnternet 



    Öncelikle bu pazarı ikiye ayırmalıyız: internet altyapı pazarı ve internet hizmet pazarı. Altyapı pazarında telekomünikasyon ağlarını, televizyon bilgisayar cep telefonu gibi araçları, standartları, işletim sistemlerini sayabiliriz. Hizmetler ise bu altyapı üzerinden verilen her türlü hizmeti kapsar. Altyapı pazarına baktığımızda daha çok ağ etkileri (bir ağın kullanıcılarının artması ile birlikte değerinin de artması) ve uyumluluk sorunları ile karşılaşıyoruz. 



    Altyapı sorunları 



    1998 yılında Avrupa Komisyonu, her ikisi de ABD menşei telekom şirketleri olan Worldcom ve MCI'ın birleşme işlemlerine MCI'nin internet ağ iskeletindeki faaliyetlerinden vazgeçmesi şartıyla onay verdi. Bunun sebebi her iki firmanın da intenet ağ iskeleti pazarında dolayısıyla dünya çapında bilgi akışının sağlanmasında önemli firmalar olması yatıyordu. Komisyon bu birleşmenin internet ağ iskeleti pazarında hakim durum oluşturacağını düşÃ¼ndü. Yakın zamandaki MCI Worldcom/Sprint birleşmesinde de aynı sorun ortaya çıktı. Esasen, Sprint daha önceki Worldcom/MCI birleşmesine karşı çıkan taraflardan biriydi. Nitekim Komisyon tarafların verdikleri güvenceleri yeterli bulmayarak birleşmeye izin vermedi. Bu vaka rekabet kurallarının ne kadar etkili olduğunu gösteren güzel bir örnektir çünkü vakadan önce internet ağ iskeletinin nasıl düzenleneceği ile ilgili pek fazla fikir yoktu ancak rekabet otoriteleri sorunu görerek gerekli müdahaleyi gerçekleştirmiştir. 



    İnternetin gücü insanların coğrafi konumları nerede olursa olsun birbirleriyle iletişim kurabilmelerini sağlamasından kaynaklanıyor. Ancak kullanıcılar bu ağa telefon hatları üzerinden bağlandıklarından ve hatlar da hakim durumdaki hatta hala birçok ülkede tekel konumundaki telekom şirketlerine ait olduğundan ortaya doğal olarak rekabet sorunları çıkıyor. Komisyon geçtiğimiz yıl içinde başarısız Telia/Telenor birleşmesinde taraflara çok sıkı şartlar öne sürerek yerel ağlar konusunda da titiz davrandığını gösterdi. Komisyon tarafların dikey ve yatay birleşmelerinin hakim durum yaratacağı endişesiyle taraflardan kablo ağlarını ellerinden çıkarmalarını ve yerel telefon hatlarını üçüncü şahısların kullanımına açmalarını istedi. Bu talep kablolu ve geniş banttan erişimde rakebeti teşvik etmesi sebebi ile ilgili ülkelerde ev ve işyerlerinden internete bağlanma hızının artmasını sağlayacaktı. Tüm ağ pazarlarında gözlenen ağ etkisi yani bir ağın kullanıcılarının artmasıyla orantılı olarak değerinin de artması beraberinde rekabet sorunlarını da getiriyor. Yukarıda bahsettiğimiz vakalarda Komisyon'un özellikle üzerinde durduğu husus, önemli iletişim altyapılarının nasıl kontrol edildiğidir; ilk ikisinde internet ağ iskeleti, sonuncusunda ise yerel altyapılar söz konusu olmuştur. Altyapıları elinde bulunduran firmalar bu avantajlarını pazardaki güçlerini artırmak için kullanabilmektedir. 



    Sayısal televizyonlar 



    Televizyonlar üzerinden yayın dışında hem bilgi alınmasını hem de verilmesini sağlayan dijital alıcı kutularında yani setüstü kutularda belirli standartlar kullanılıyor. Ancak televizyon kanallarının ille bu standartları kullanmak gibi bir zorunlulukları yok. Standartların kendi başlarına rekabeti ihlal eder bir özellikleri de yok ama teknolojiyi elinde tutan firmanın bu avantajını pazardaki konumunu güçlendirmek için kullanabileceğini gözönünde bulundurmak zorundayız. Mesela, ücretli televizyon yayınları pazarında hakim durumda olan bir firmanın setüstü kutular üretmesi sakıncalar yaratır. Almanya'da da faaliyet gösteren İngiltere menşei BSkyB televizyonunun rakibi olan birkaç firmayla Open adlı bir ortak girişim kurmak isteklerine Komisyon ancak firmanın üçüncü kişilerin setüstü kutularını serbestçe temin edebilmelerini sağlamak koşulu ile izin verdi. Bir başka vakada Komisyon, Microsoft'un Telewest adlı şirketle birleşmesine setüstü kutu yazılımı pazarında hakim duruma geleceği gerekçesiyle izin vermemiştir. 



    Microsoft hem Amerika'da hem de Avrupa'da rekabet soruşturmalarına konu oldu. Amerika'da Windows işletim sistemi aracılığıyla Nestcape Navigator ve Sun Microsystems'in Java yazılımlarının konumlarını zayıflatmak istediği ve internet tarayıcı yazılımı pazarında tekel olmaya çalıştığı gerekçesi ile Avrupa'da ise sunucu işletim sistemi pazarında faaliyet gösteren firmalara kendi işletim sistemi ile ilgili yeterli bilgi vermediği gerekçesi ile soruşturma açıldı. Microsoft; kişisel bilgisayar, sunucu, cep bilgisayarı ve setüstü kutulardaki işletim sistemi pazarlarında faaliyet göstermektedir. Burada önemli olan Microsoft'un kişisel bilgisayarların işletim sistemlerindeki tartışmasız hakim durumunun girdiği diğer pazarları nasıl etkileyeceği ve tüketicilerin bundan nasıl bir fayda göreceğidir. 



    Yukarıda saydığımız vakalar bilişim sektöründe bir pazarda elde edilen gücün diğer bir pazarda da güç elde etmek için kolayca kullanabildiğini göstermektedir. 



    Cep telefonları 



    Benzer kararlar cep telefonları ile ilgili olarak da verildi. Vodafone ve Vivendi'nin bir ortak girişimi olan Vizzavi, bilgisayarlardan, televizyonlardan ve cep telefonlarından bağlantı kurulabilecek bir portal olarak düşÃ¼nüldü. Komisyon, ortak girişime taraf firmaların komşu pazarlardaki gücünü portal pazarına yansıtabileceği gerekçesi ile ortak girişime ancak üçüncü kişilerin de tarafların yararlanacağı avantajlardan yararlanabilmesi koşulu ile izin verdi. 



    Hizmetlere ilişkin sorunlar 



    Özellikle, B2B olarak adlandırılan teşebbüsler arası elektronik ticaret konusu son zamanlarda oldukça gündemde ve yakın zamanda birçok davanın açılması bekleniyor. B2B ile amaçlanan satıcı ve alıcı teşebbüsleri elektronik bir platformda buluşturmak. Komisyon, bunun kendiliğinden rekabet açısından sakıncalı bir durum olmadığını düşÃ¼nüyor. Bu platformların üye sayıları arttıkça güçleri de artıyor. Rekabet açısından tehlikeli olabilecek durumun ise söz konusu teşebbüslerin aralarında hassas bilgilerin değişimini yapması ya da bu platformların bağımsız firmaları pazar dışına itmek amacı ile kullanılmaları sonucu ortaya çıkabileceği belirtiliyor. Komisyon bu türden rekabet ihlallerinin yaşanmaması için, önerilen her türlü B2B anlaşmanın titizlikle inceleneceğini ve bu konuda üye ülkelerin rekabet otoriteleriyle ve ABD rekabet otoriteleriyle de yakın çalışma içinde olacaklarını belirtiyor. 



    B2C olarak adlandırılan tüketicilere yönelik elektronik ticaret ise daha önemli rekabet sorunlarını barındırmakta. Öncelikle internet üzerinden yapılan satışların normal alışverişle aynı pazar olarak kabul edilip edilemeyeceğini belirlememiz gerekiyor. Mesela amazon.com faaliyette bulunduğu ülkelerdeki kitap satıcıları ile rakip olarak kabul edilebilir mi Bu soruyu yanıtlarken her ürünü ayrı incelemek gerekir. Mesala internet üzerinden alınan bir kitapla kitapçıdan alınan bir kitap arasında hiçbir fark yoktur, demek ki bunların aynı pazarda yer aldığı söylenebilir. Aynı şekilde bir müzik CD'sinin de aynı pazarda yer aldığı düşÃ¼nülebilir ancak örneğin veri olarak internetten kişisel bilgisayarlara indirilen müzik dosyalarının reel müzik pazarı ile rekabet halinde olup olmadığını kestirmek zor bir meseledir. Bilgisayarın hafızasında yer alan ve elle tutulur bir nesne olmayan dosyaların CD'lerden farklı bir pazar oluşturduğu savunulabilir ancak gelişen teknoloji bu dosyaların CD'lere kaydedilebilmesine de olanak tanımaktadır. Bu durumda pazarlar birleşme eğilimine gireceklerdir. Bir başka ilginç konu internet üzerinde hızla yaygınlaşan dosya paylaşma programlarıdır. Kullanıcıların birbirlerinden dosya çekmesine olanak tanıyan bu programlar rekabet ortamını nasıl etkileyecektir Yeni yeni gelişen bu pazarlarda henüz çok fazla karar alınmamıştır ama sağlıklı bir içtihatın kısa sürede oluşturulacağına inanıyoruz. 



    Sonuç 



    Yeni teknolojiler ve özellikle de internet kimi pazarlarda rekabetin artmasını sağladı. Ancak rekabeti engelleyen hususlar da yok değil. İnternetin hızlı büyümesi hakim durumda olan kimi teşebbüslerin güçlerini artırmasına ve rekabet kuralları açısından sakıncalı durumlar doğmasına yol açtı. Hızlı büyüme pazara ilk girenlere pazarı kapatma olanağı verdi. Bu konuda yalnızca pazar yapısı ve pazar payları ile değil sektörlerin yapısı ile de ilgilenmeliyiz. Mesela, müzik ve yayıncılık endüstrilerinin ticari çıkarları açısından pazarın mevcut yapısını koruma istekleri internet üzerinden verilen hizmetlerin gelişmesini engelliyor mu engellemiyor mu, bu gibi meselelerin incelenmesi gerekir. 



    İnternetin gelişmesinin önünün açılması için yapılması gereken ilk şey telekomünikasyon sektörünün rekabete açılması, böylece bağlantı ücretlerinin düşmesini sağlamaktır. Türk Telekom'un özelleştirilmesi bu konuda atılacak en önemli adım olacaktır. Ãœlkemizde görüşme ücretlerinin dünya standartlarının üstünde seyretmesi gözönüne alındığında Rekabet Kurumu'na bu konuda önemli görevler düşmektedir. Ayrıca ülkemizde bilişim sektöründe birçok rekabete dair sorun yaşanmaktadır. Bu sorunların bir kısmı hali hazırda Rekabet Kurumu'na inkal etmiştir. Rekabet Kurulu'nun ülkenin teknolojik gelişmesi açısından son derece önemli olan bu sorunları sağlıklı bir şekilde çözeceğini ve tüketicilerin çıkarları açısından birçok olumsuzluğun söz konusu olduğu bilişim sektöründe sağlıklı bir rekabet ortamını tahsis edeceğini umuyoruz.